Turizm Stratejileri

Özge Yavuz
Özge Yavuz

Türkiye’nin turizmde gösterdiği başarılı ziyaretçi artışı, aynı oranda gelir artışı ile örtüşmüyor. Rakip ülkeler olan İspanya, İtalya ve Yunanistan, turist sayısını artırmak yerine kişi başına düşen turizm gelirine odaklanarak daha yüksek kazanç sağlıyor. Türkiye ise ziyaretçi sayısında büyüme kaydetse de elde edilen gelir bu büyümeyle aynı paralelde ilerlemiyor. Özellikle turizmde "ziyaretçi sayısından çok gelir artışına odaklanma" eğiliminin giderek yaygınlaştığı bir dönemde bu durum dikkat çekiyor.

İspanya'nın Barselona ve Madrid gibi turistik şehirlerinde son yıllarda halkın "Yeter artık, daha fazla turist istemiyoruz" şeklindeki tepkileri gündeme oturdu. Bunun temel sebeplerinden biri, aşırı alkol tüketimiyle başlayan ve sınır tanımayan eğlence anlayışıyla yerel halkı rahatsız eden turist grupları. Ayrıca, bu tür ziyaretçilerin sebep olduğu kira artışları ve altyapıya getirdiği yük de yerel halkın tepkisini artırıyor. Birçok İspanyol şehrinde sokaklara dökülen halk, her ne kadar "turist istemiyoruz" dese de asıl karşı oldukları şey turizmin kendisi değil, turizmden daha fazla zarar veren, şehirlerin dokusunu bozan ve ekonomik olarak da verimli olmayan turist profili.

Bu durumu dikkate alan İspanya ve diğer bazı ülkeler, turizm politikalarında değişikliğe giderek aşırı yoğun ziyaretçi akışını kontrol altına almak için yeni önlemler almaya başladı. Amaç, sadece gelen turist sayısını artırmak değil, aynı zamanda daha fazla harcama yapan, ekonomiye daha büyük katkı sağlayan ziyaretçileri çekmek. Çünkü düşük bütçeli, sadece kalabalık oluşturan ve yerel ekonomiye katkısı sınırlı olan turist gruplarının getirdiği maliyet, kazançtan daha fazla olabiliyor. Bu gruplar nedeniyle altyapıda meydana gelen yıpranma, çevresel zararlar ve kamu kaynaklarının aşırı kullanımı turizm gelirini gölgeleyebiliyor.

İspanya’nın bu yaklaşımı meyvelerini vermeye başladı ve ülkenin turizm geliri ziyaretçi sayısındaki artıştan daha yüksek bir hızla yükseliyor. Türkiye ise bu noktada bir çıkmaz ile karşı karşıya: Ziyaretçi sayısı artıyor ancak kişi başına düşen harcama dünya ve Avrupa ortalamalarının gerisinde kalıyor. Bu durum "Acaba Türkiye'ye gelen turistler, İspanya ve diğer ülkelerin artık istemediği gruptan mı?" sorusunu akıllara getiriyor.

Türkiye’nin turizmdeki hedefi, yalnızca daha fazla turist çekmek değil, nitelikli turistleri ülkeye getirecek politikalar geliştirmek olmalı. Örneğin, Bodrum gibi destinasyonlarda bir akşam yemeği için 100 bin Euro ödeyen ziyaretçiler var. Bu, turizmde üst segment misafirlerin Türkiye’yi tercih edebildiğinin bir göstergesi. Bu tür turistler için özel mekanlar ve hizmetler artırılmalı, lüks turizm segmentine yönelik yeni yatırımlar yapılmalı. Ancak elbette, bu tür yüksek harcamalı ziyaretçiler tüm kapasiteyi dolduracak kadar fazla değil ve Türkiye’nin turizm stratejisini sadece bu gruba odaklamak da doğru bir yaklaşım olmaz.

Türkiye, geniş turizm olanakları ve çeşitliliği ile her kesime hitap edebilecek potansiyele sahip. Ancak yeni bir strateji ile elde edilen gelirin artırılması hedeflenmeli. Mevcut kapasitenin yalnızca doluluk oranına odaklanarak değil, turist başına düşen harcamanın yükseltilmesiyle değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin sürdürülebilir ve kârlı bir turizm anlayışına geçiş yapması için, ziyaretçi profiline yönelik bilinçli bir planlama yaparak, kaliteli ve ekonomik açıdan verimli bir turizm politikası benimsemesi büyük önem taşıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Özelleştirme Turizmi 29 Aralık 2024
Antalya'da şehir turizmi 19 Eylül 2024
Turizmde artı ve eksiler 06 Eylül 2024
Turizmde konkordato 29 Ağustos 2024