Turizmde Parlak Görünen Tablo ve Gerçekler

Özge Yavuz
Özge Yavuz

Turizm sektörüne dair veriler yüzeyde olumlu bir tablo çizse de, işletmelerin finansal durumları bunun tam tersini yansıtıyor. Gelen turist sayısındaki artışa rağmen, konkordato ilan eden otellerin sayısında gözle görülür bir yükseliş var. Peki, bu nasıl mümkün oluyor? Konuya daha yakından bakalım.

Turizm sektörünün mevcut durumunu anlamak için olaya iki farklı perspektiften yaklaşmak gerekiyor. İlk olarak, ziyaretçi sayısındaki artışa göz atalım. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın verilerine göre, yılın ilk beş ayında (Ocak-Mayıs) Türkiye’ye gelen turist sayısı geçen yılın aynı dönemine kıyasla %12,47 artarak 17.809.078 kişiye ulaştı. Bir önceki yıl, bu artış oranı %23,65 seviyesindeydi. Yani, turist sayısında hala bir yükseliş var, ancak büyüme hızı yavaşlamış durumda. Peki, bu artış neden turizm sektöründeki mali sıkıntıları çözmeye yetmiyor?

İkinci yüzüne bakıldığında, durum pek iç açıcı değil. Özellikle Rusya pazarındaki daralma, otellerin bekledikleri doluluk oranlarını yakalamalarını zorlaştırdı. Bu nedenle birçok otel, başta Rusya olmak üzere farklı pazarlarda fiyatlarını aşağı çekmek zorunda kaldı. Ancak, yükselen enflasyon ve artan işletme maliyetleri nedeniyle fiyat düşüşleri oteller için bir çözüm olamadı. Otellerde kullanılan malzeme ve hizmetlerin fiyatı %101 oranında artarken, oda fiyatlarındaki yıllık artış %92,94 seviyesinde kaldı. Üstelik, faiz oranlarındaki yükseliş borç yükünü daha da ağırlaştırdı.

Bankalar, işletmelere verdikleri kredilerin geri ödenmesi konusunda yeni stratejiler geliştiriyor. Kredi geri ödemelerinde yaşanan aksaklıklar nedeniyle doğrudan iflas yoluna gitmek yerine, borçların yeniden yapılandırılmasını tercih ediyorlar. Bu, otellerin tamamen kapanmasını önleyerek sektörde bir denge sağlasa da, borçların daha yüksek faiz oranlarıyla yeniden yapılandırılması işletmelerin yükünü artırıyor. Daha önce %17-20 faizle alınan krediler, şimdi %60-80 seviyelerinde yenileniyor. Bu da, zaten dar boğazda olan oteller için büyük bir baskı oluşturuyor.

Bu noktada, FTI iflası gibi olaylar da tabloyu daha karmaşık hale getiriyor. FTI’ın iflası doğrudan turizm sektörünü batıran bir gelişme olmasa da, mevcut sorunları daha da derinleştiriyor. Örneğin, birçok otel aylar öncesinden FTI ile belirli indirimli fiyatlar üzerinden anlaşmalar yaparak gelecek müşterilerini garantilemişti. Ancak FTI’ın iflası sonrası, bu müşterilerin yönlendirilmesi noktasında tur operatörleri otellerden ekstra tavizler koparmaya çalışıyor. Oteller de nakit akışının devam etmesi adına bu şartları kabul etmek zorunda kalıyor.

Sonuç olarak, oteller doluluk oranlarını yakalasa da elde edilen gelir büyük ölçüde işletme giderlerini karşılamaya gidiyor ve borç ödemelerine ayrılacak yeterli kaynak kalmıyor. Bu da, işletmeleri konkordato ilan etmeye zorluyor. Yani, konkordato başvurularındaki artış sadece turizm sektöründeki anlık krizlerden değil, sektörün genelinde süregelen finansal baskılardan kaynaklanıyor. Tüm bu gerçekleri göz önünde bulundurduğumuzda, turizm sektörünün yüzeyde parlak bir görüntü sergilese de, derinlerde ciddi yapısal sorunlarla boğuştuğunu görmek mümkün.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Özelleştirme Turizmi 29 Aralık 2024
Turizm Stratejileri 30 Kasım 2024
Antalya'da şehir turizmi 19 Eylül 2024
Turizmde artı ve eksiler 06 Eylül 2024
Turizmde konkordato 29 Ağustos 2024