Uluslararası kuruluşların Pirus Zaferi: Galibiyet mi yenilgi mi?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Mert Can Duman
TİCARET UZMANI

M.Ö. 279’da Makedon Kral Pyrrhus ile Roma ordusunun karşı karşıya geldiği Asculum Muharebesi, Pyrrhus’un zaferiyle sonuçlansa da tarihe neredeyse bir yenilgiyle eşdeğer olan bir galibiyet için kullanılan Pirus Zaferi tabirini kazandırır. Günümüzde birçok farklı sınamayla eşanlı mücadele etmek zorunda kalan dünyanın endişeleri arasına bir de sorunları çözüme ulaştırmak gayesiyle tesis edilen uluslararası kuruluşların çözüm üretme yetersizlikleri ekleniyor. Her biri büyük beklentilerle düzenlenen konferanslar, zirveler, konseyler; bu uluslararası kuruluşların yetersizliklerinin gözler önüne tekraren serilmesiyle bir Pirus Zaferi gibi galibiyeti aşan birer yenilgi olarak geride kalıyor.

Uluslararası barış ve güvenliği korumak için kurulan Birleşmiş Milletler’in son dönemde sahip olduğu misyonu yerine getirme yetisi hayli sarsıldı. 2022 yılının Şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı ile Ekim ayından beri Filistin’de zulmün gölgesindeki çatışmalara etkin bir şekilde müdahale edememesi, Birleşmiş Milletler’in yeterliğinin yeniden sorgulanmasını beraberinde getiriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin karar alma mekanizması çözüm önerilerine kilit vururken küresel barış her yeni gün biraz daha gecikiyor.

Dünyanın ‘yüz yılda bir’ karşılaşacağı Kovid-19, Dünya Sağlık Örgütü’nün olağanüstü durumlara karşı ne kadar da hazırlıksız olduğunu ortaya koydu. Hatırlayalım, başlarda hastalığın ismini koymakta bile zorlanan Dünya Sağlık Örgütü, salgının giderek çok daha büyük bir hızla yayıldığı ve koordinasyonun büyük önem arz ettiği günlerdeki yetersiz tepkisi ve bilgi yönetimindeki noksanlığıyla kendisinin güdümünde olan küresel sağlık sistemlerinin güvenirliğini de derinden zedeledi.

Dünya Gıda Örgütü’nün kuruluş esaslarına baktığımızda öncelikli amaçlarının açlıkla mücadele etmek ve küresel gıda güvenliğini etmek olduğunu görürüz. Ancak Birleşmiş Milletler çatısı altında faaliyet gösteren beş uzman kuruluşun ortaklığında yayımlanan Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu Raporu, sadece 2019’dan bu yana dünyada 122 milyondan fazla ilave insanın açlıkla karşı karşıya kaldığına işaret ediyor. İklim değişikliğiyle birlikte tarımsal üretimin derinden etkilenmesi güvenli ve sürdürülebilir gıda üretimini risk altına almaya devam ediyor. Açlık ve yetersiz beslenme insanlığın tehdit ederken Dünya Gıda Örgütü bu tehdidi bertaraf etmede etkin bir liderlik sergileyemiyor ve kaynakların adil bir şekilde dağıtılmasında yetersiz kalıyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansları (COP) iklim değişikliyle mücadele için atılacak kararlı adımlar yerine konferansa katılan COP zirvelerinde sera gazı emisyonlarının azaltımı için taahhüt veren ülkelerin uygulamadaki yetersizlikleri, COP zirvelerinin politika oluşturmadaki noksanlıkları, bir kazanç gibi görülen bu toplantıların birer kayba dönüştüğünün en açık örnekleri oluyor.

Şubat ayının son haftasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dhabi’de düzenlenen Bakanlar Konferansı ve Parlamento Konferansı, yeniden yükselmekte olan uluslararası ticarette korumacılık rüzgârlarından e-ticarete birçok alanda ticaret kurallarının gözden geçirilmesi ve ticaretin yeniden küresel büyüme için besleyici rolüne dönmesi ümidiyle toplandı. Ancak Dünya Ticaret Örgütü’nün karar alma sürecinin işlevsizliği müzakereleri bir kez daha ülkelerin oynadığı bir tiyatro oyununa benzetti. Öyle ki, TEPAV’dan M. Sait Akman da çalışmasında [1] değişen küresel dengeler ışığında çok taraflı ticaret sistemlerindeki zorlukları gidermek için bir umut olarak düzenlenen DTÖ’nün en üst organı olan Bakanlar Konferansı’nda, ülkelerin katı tutumlarından vazgeçmelerini beklemenin pek de gerçekçi olmadığını ifade ederek büyük ümitlerin büyük hayal kırıklıklarıyla sonuçlandığına değiniyor.

Her biri farklı bir sorunun çözüme ulaştırılması ve kendi alanlarında liderlik etme amacıyla kurulan uluslararası kuruluşların çoğu zaman çözüm üretmekle mesul olduğu sınamaları izlemekle yetinmeleriyle ve sorunların çözüme kavuşturulmasındaki yetersizliklerine şahitlik ediyoruz. Bu durum, sorunları çözüme ulaştırarak bir galibiyet elde etmek için çıkılan yolda sorunların çözümü bir yana dursun, küresel sorunların hiçbir zaman çözülemeyeceğine ilişkin umutsuzluğu besleyerek insanlığın geleceğe dair ümitlerini de kıran bir mağlubiyete dönüşmüş durumda.

[1] Akman, M. S. (2024). ‘Dünya Ticaret Örgütü’nün 13. Bakanlar Konferansı: Umutlar başka bahara kaldı’, TEPAV Değerlendirme Notu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar