Yasak delerek COVID’le baş edemeyiz

Ömer Faruk ÇİFTÇİ
Ömer Faruk ÇİFTÇİ BURSA'dan

Dünyanın belası haline gelen COVID- 19 ile mücadelede Bursa olarak maalesef sınıfta kaldık. Son dönemde en çok COVID haberleriyle gündem oluyoruz. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Bursa’da yaptığı açıklamalardan öğreniyoruz durumun vahametini. Bursa’da bir ay öncesine göre, günlük vaka sayısı yaklaşık üç kat artmış. Yatak doluluk oranı yüzde 60, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 75, ventilatör doluluk oranı ise yüzde 38’i bulmuş.

Anadolu’da salgının ikinci zirvesinde olduğunu kaydeden Bakan Koca, “İlk zirve eylülde görülmüştü, ikincisini şimdi yaşıyoruz. Büyük illerimizde her iki zirve noktasından sonra tedbirlere ciddiyetle sarılmış ve hızla sonuç almıştık. Şimdi daha büyük bir riskle karşı karşıyayız. Seyri kendi haline bırakırsak kış, hepimiz için bir yenilgi dönemi olur” diye de uyarıyor.

Peki tüm bu uyarı ve tedbirlere rağmen salgın neden artarak yayılıyor? Etrafınızda olup bitene şahit olunca inanın şaşırmıyorsunuz. Bildiğiniz gibi düğün, nişan gibi cemiyetler bir saat ile sınırlandırıldı ve ikram yasak. Ama gelin görün ki uygulamalarda "şeytanın bile aklına gelmez" diyebileceğiniz yöntemlerle yasaklar deliniyor. Hele cemiyet sahibi, nüfuzlu bir aile ise…

Anlatayım… Cemiyet için davetliler salon ya da etkinliğin yapılacağı alana geliyor. Bir saatlik zaman diliminde nikah ve takı töreni yapılıyor. Tam “tören bitti gidelim” diyeceğiniz anda bir bakıyorsunuz gelin damat kıyafetlerini değiştirmiş alana yeniden dönüyor. Garsonlar başlıyor çalışmaya. Ordövr tabağı, ara sıcak, ana yemek, tatlı derken boş masalar donatılıyor ve ziyafet başlıyor. Maske mesafe hak getire. Anlattığım ikinci bölümün adına da şirket yemeği deniliyor. Yani siz cemiyete diye gidiyorsunuz şirket yemeğinden çıkıyorsunuz. Niye? Çünkü şirket yemeğine yasak yok. Pes vallahi!

Gece kulüpleri... Tıka basa dolu. Sosyal medya hesapları ele veriyor. Herkes dip dibe… Orada da yöntem bulunmuş. Ruhsat değişikliği yaptınız mı işlem tamam. COVID o işletmeye uğramıyor.

Bir adım ötesine gideyim. Geçtiğimiz günlerde Cuma namazı öncesi vaazında konu insan ilişkileri. Vaiz anlatıyor; "İnsanın iki önemli günü vardır düğün ve cenaze. Sevdiklerini bu iki günde görmek ister. Cenazede acısını paylaşmak, helallik almak... Cemiyetlerde hem sevincini yaşamak hem de getireceği takı ile düğün sahibine katkıda bulunmak", “şimdi” diyor vaiz; “COVID bahanesi ile ne cenazeye ne de düğüne gidiyor insanlar.” “COVID movid bahane” diye de ekliyor. Normal bir dönemde vaizin anlattıklarına katılırım ama böylesi bir salgın ortamında bu şekilde açıklamalar yapmak çok yanlış. Devletin en tepesinden başlayarak hemen hemen her gün herkesin, “kalabalık ortamlardan uzun durun, böylesi ortamlar yaratmayın” diye demeç verdiği bir süreçte, maalesef bu tür açıklamalar hem kafaları karıştırıyor hem de mücadeleye büyük zarar veriyor.

COVID’le mücadelede gecesini gündüzünü, canını ortaya koyan sağlık çalışanlarının vebali bize yeter de artar bile.

Bilip anlayana…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar