Yılsonu düzeltmelerine hazır olun

Yılı nasıl tamamlarız? Tahminle şimdiden başladı....Politika faizi %40’a dayanır. Döviz enflasyon patikasında tutulur. Borsa 8 binden adım adım yükselir.  Yılın sonunu ne şiş yansın ne kebap modunda tamamlarız. Yılbaşından sonra ne mi olacak? Söyleyeyim bir şey olmayacak.

Gündemdeki ana başlıklara bakalım… Kıpır kıpır gelişmeler var. KKM cazip olmaktan çıkmış durumda; Mevduat faizi %50’ye dayandı. Bunun yanı sıra kredi risk primimiz (CDS) düşüyor; 334'e iniveriyor. Yabancı kuruluşlardan art arda gelen açıklamalar sıkılaştırma adımlarında yavaşlamaya işaret ediyor.

EY DÖVİZ NE OLURSAN OL YİNE GEL

Öte yandan ekonomi yönetimi yeni döviz bulma ataklarında… Şimşek, yurt dışına sunulan hizmetlerde kazanç istisnası oranının 30 puan artırılacağını belirtiyor...  Tüm bunların yanında, 25 bin TL ve altı limite sahip kredi kartlarında limit kullanım oranının artışı sürüyor. İlginç bir gelişme…

İnşaat malzemesi sanayi endeksleri ise düşüşe işaret ediyor. Tahsilat hızı ekim ayında durağan kaldı. Türkiye ekonomisi gidişat endeksi Ekim’de hız kesti. Önümüzdeki 3 aya ilişkin alınan yurt içi siparişlerde düşüş yaşanıyor. Sıraladığım bu gelişmelerden ne çıkardınız diye soracak olsam; akılda kalan dövizin ülkeye getirilmesini teşvik olacaktır. Neden? Çünkü dışarıda bulamadık. Her türlü atraksiyonu deneyeceğiz.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Reel sektör hangi sinyali veriyor?

Reel sektör apaçık yavaşlama sinyali veriyor. Ekonomi yönetimi de bunu görmüş olacak ki hem para politikasında sıkılaştırma adımlarını yavaşlatma hem de döviz arayışında yeni uygulamalar peşinde.

Finansal piyasalar hangi sinyali veriyor?

Finansal piyasalar seçim ekonomisini yansıtıyor. Kıpırdamamak üzerine kurulu neredeyse hayat… Sanki kıpraşırsak zar zor kurduğumuz faiz-döviz-enflasyon dengesi bozulacakmış gibi…

NOT

YILBAŞINDAN SONRA FARKLI HİÇ BİR ŞEY OLMAYACAK

Politika faizi %40’a dayanır. Döviz enflasyon patikasında tutulur. Borsa 8 binden adım adım yükselir.  Yılın sonunu ne şiş yansın ne kebap modunda tamamlarız. Yılbaşından sonra ne mi olacak? Söyleyeyim bir şey olmayacak.

Peki, seçim? Seçimlerden sonra bizi ne bekliyor? Ondan sonra da bir şey olmayacak. Yani bir şey olacak diye beklerken hiçbir şey yapmamazlık halinden kurtulmak zorundayız. Henüz özkaynaklarını kullanmadan imtina eden şirketlerimiz; özkaynaklarına dokunmaları gerektiğini fark edecekler.

Türkiye’de şirketlerimiz fakir fakat patronlarımız zengindir. Bu yüzden KKM’de parası vardır, ona dokunmaz da gider ucuz ya da uygun kredi kovalar. Fakat krediye erişemeyince, mecburen pamuk eller cebe girecek. Zira arkasından artık bir kaplan kovalıyor olacak.

Krizler, bizim kullanışsız ezberlerimizi bozması, daha akıllı olmaya zorlaması, kötü alışkanlıklarımızı gidermesi, konfor alanlarını küçültmesi açısından gerekli ve önemlidir. Hiçbir kriz yoktur ki fırsata dönüşmemiş bir yanı olmasın. Belli ki 2024 çoğumuz için “hayatta kalma” mücadele yılı olacak.

Kriz methiyesi yapacak halim yok. Ancak şurası da bir gerçek ki zombi şirketlerden kurtulmanın yegâne yolu, ekonomik krizdir. Hayattan beslenen ama ölüm üreten bu kaynak emicilerden başka türlü kurtulamıyoruz zira… Bir de kötü yönetilen şirketlerin el değiştirmesi umudu taşıyorum ben…