Diler Demir Çelik, SKDM ve TR-ETS hazırlığında hızlı yol aldı

Türkiye’nin çelik ihracatına en çok katkı sağlayan firmalardan Diler Demir Çelik, üretiminin yaklaşık yüzde 55’ini, 99 ülkeye ihraç ediyor. Şirket, bir yandan önümüzdeki yıl yaptırımları başlayacak olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na (SKDM) bir yandan da Türkiye’de devreye alınacak Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’ne (TR-ETS) yönelik hazırlıklarını sürdürüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Diler Demir Çelik, SKDM ve TR-ETS hazırlığında hızlı yol aldı

MURAT KÜÇÜK

Uzun ürün grubunda inşaat çeliği, sıkı sarım kangal (spooler), filmaşin ve ön germeli beton teli/demeti üreten Diler Demir Çelik, 2024 yılında yaklaşık 1 milyon 900 bin ton uzun ürün satışı gerçekleştirdi. 2025 yılının ilk 9 ayında ise satışları 1 milyon 650 bin ton seviyesine taşıdıklarını söyleyen Diler Holding Demir Çelik Grubu CSO’su Fatih Gökçe, bu performans ile pazardaki güçlerini koruduklarını ifade etti. Son 2 yılda satışların yüzde 40-45 arasında değişen kısmını iç pazara, kalanı ise dış piyasaya verdiklerini dile getiren Fatih Gökçe, 99 ülkeye ihracat yaptıklarını ve Türkiye’nin çelik ihracatında uzun süredir ilk üç firma arasında yer aldıklarını hatırlattı. Ağırlıklı olarak inşaat, otomotiv, savunma ve makine imalatı gibi stratejik sektörlere tedarikçi olduklarını vurgulayan Gökçe, sektöre ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Küresel ekonomide yaşanan enflasyonist baskı, finansman zorlukları ve talepteki yavaşlama, çelik sektörünü de doğal olarak etkiledi. 2023’ten beri Türk çelik sektörü, oldukça zorlu bir dönemden geçiyor. 2026 yılının da kârlılık açısından çok güçlü bir tablo sunmasını beklemiyoruz. Komşu coğrafyalardaki savaşların sona ermesi ile bu bölgelerde yaşanacak toparlanmanın 2026’nın ikinci yarısından itibaren talebe olumlu yansıyacağına inanıyorum. Orta vadede sektörümüz adına daha olumlu bir iklimin oluşacağı kanaatindeyim.”

Yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırdı

Diler Demir Çelik, SKDM ve TR-ETS hazırlığında hızlı yol aldı - Resim : 1Yeşil çeliği bir zorunluluk değil, geleceğin rekabet dili olarak gördüklerini belirten Gökçe, bu kapsamda devreye aldıkları karbon yönetimi stratejisini şöyle açıkladı: “2030 hedeflerimiz, Kapsam 1’de %20 azaltım, Kapsam 2’de karbon 50 azaltım, Kapsam 3’te %10 azaltım. Bu hedeflere ulaşmak için üretim hatlarımızda enerji verimliliğini merkeze alan modernizasyon adımlarını bütüncül bir yaklaşımla oluşturduk. Elektrik ark ocaklarımızda oksijen optimizasyonu, fırınlarda ısı geri kazanımı uygulamaları ve soğutma kulelerinde proses kontrollü çalışma modeli aktif olarak çalışıyor. Bu iyileştirmeler, enerji kayıplarını ve yakıt tüketimini önemli ölçüde azaltarak üretim süreçlerimizin karbon salımı doğrudan düşürüyor. Nisan 2024’te devreye aldığımız Sivas 25 MWp GES, tel-çubuk haddehanemizin elektrik ihtiyacını tamamen yeşil kaynaktan karşılıyor. Konya (100 MWp), Kars (130 MWp) ve Ağrı (25 MWp) projelerimiz de 2026’nın ilk çeyreğinde devreye alınacak. Bu yatırımlar tamamlandığında, elektrik tüketimimizin büyük bölümünü kendi yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan sağlayacağız. DNA PC Strand&Wire tesisimizde ise çatı GES ve I-REC sertifikalı elektrik kullanımını entegre ederek enerji tüketimimizin tamamını yeşil kaynaklardan karşılıyoruz.”

“SKDM ve TR-ETS’yi birlikte ele alıyoruz”

Önümüzdeki yıldan itibaren Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın mali yükümlülüklerinin başlayacağını hatırlatan Gökçe, “Aynı zamanda Türkiye’nin Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (TR-ETS) de devreye giriyor. Biz bu iki sistemi birbiriyle bağlantılı bir dönüşüm olarak ele alıyoruz. İlk adımımız enerji ve proses verimliliğinin tam devreye alınması olacak. Hedefimiz, aynı tonajı daha az enerji ve karbon emisyonu ile üretmek. İkinci adımımız, yenilenebilir enerjide kapasite artışı. Üçüncü adımda da SKDM ve TR-ETS ile tam uyumlu karbon yönetimine ulaşacağız. 2026 itibarıyla tüm operasyonlarımızı ürün bazlı karbon izlenebilirliğine tam uyumlu bir yapıya dönüştürüyoruz. TR-ETS’in devreye girmesiyle iç piyasada da karbon fiyatı oluşacak. Bu da fiyatlamanın artık yalnızca enerji ve hammaddeye değil, karbon maliyetine de bağlı olacağını gösteriyor. Biz bu sürece operasyonel ve stratejik açıdan hazırız” dedi.

SKDM, AB dışında da devreye alınacak

Fatih Gökçe: SKDM kapsamındaki maliyet, temelde ürünün gömülü emisyonu ile Avrupa’daki benchmark değerleri arasındaki farka dayanıyor. Bu fark, her yıl kademeli olarak azalan bir katsayıyla çarpılarak gerekli sertifika ihtiyacını belirliyor. Dolayısıyla 2026 sonrasında ithalat üzerindeki karbon yükü her yıl artan bir etki yaratacak. Ancak ETS fiyatı, benchmark seviyeleri ve özellikle emisyon doğrulama mekanizmasının henüz tam olarak netleşmemesi nedeni ile bugün hiçbir üreticinin 2026 sonrası CBAM maliyetini kesin bir hesapla öngörmesi mümkün değil. Öte yandan CBAM (SKDM) artık yalnızca Avrupa’nın değil, küresel ticaretin referans çerçevesi haline geldi. 2027 itibarıyla Birleşik Krallık, Kanada, Güney Kore, Tayvan ve Japonya kendi karbon sınır düzenleme sistemlerini devreye alacak.”

Demir-Çelik