Yük Mühendisliği Birliği Başkanı Altunkum: Yük mühendisliği şirketlerine ulaşılabilir yatırım kredisi verilmeli
Büyük şehirler ve sanayi bölgelerinde yatırım iştahının azalması, yük mühendisliği hizmetleri sektöründe endişe yarattı. İş hacimlerinde daralma beklediklerini ifade eden Yük Mühendisliği Birliği Başkanı Ahmet Altunkum, “Teşvikli yatırımlar ve ihracatçılara verilen ulaşılabilir kredi destekleri, bu firmalara hizmet veren yük mühendisliği firmalarına da sağlanmalı” dedi.
Ağır taşıma ve kaldırma işi yapan yük mühendisliği firmaları, zorlu viraja giriyor. Hükümetin ekonomideki sıkılaşma önlemlerine bağlı olarak özellikle büyük şehirlerde ve sanayi bölgelerinde yeni yatırım iştahının azaldığını dile getiren Yük Mühendisliği Birliği (YMB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Altunkum, iş hacimlerinde önemli oranda azalma beklediklerini ifade ederken, özellikle bu dönemde sektörün desteklenmesi gerektiğini söyledi. Altunkum, “Teşvikli yatırımlar ve ihracatçılara verilen destekler, bu firmalara hizmet veren yük mühendisliği firmalarına da sağlanmalı” dedi.
10 binden fazla firmanın hizmet verdiği ve yaklaşık 12 milyar dolarlık büyüklüğe sahip olan yük mühendisliği hizmetleri sektörü, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası, o bölgede yapılan yeniden inşa çalışmalarının da etkisiyle hareketli bir yıl geçiriyordu. Her ne kadar bölgedeki inşa çalışmaları devam ediyor olsa da ekonomideki durgunluk, sektör firmalarını tedirgin ediyor. YMB Başkanı Ahmet Altunkum, “Deprem bölgesinde inşaatların çoğalması ağır kaldırma ve vinç kiralama sektörünü hareketlendirdi. Ancak, enflasyonla mücadele kapsamında kredilerin daralması, büyük şehirlerdeki ve sanayi bölgelerindeki yatırımların, yatırım iştahının azalmasına neden oldu. İleriye dönük işlerin ciddi anlamda yavaşlayacağını öngörüyoruz” diye konuştu.
“Makineleri satmak zorunda kalabiliriz”
Krediye erişimin sınırlı ve yüksek maliyetli olduğu bu dönemde sektör firmalarının finansman yükünün yüksek boyutlara ulaştığını dile getiren Altunkum, “Bu borçların ödenmesinde ciddi sıkıntılar olabilir. Bankalar bu borçları öteleyebilecek mi bilmiyoruz” dedi. Pandemi döneminde de sektörde işlerin yavaşladığını ve birçok firmanın ayakta kalmak ve nakit ihtiyacını karşılamak için elindeki vinçleri yurt dışına satmak zorunda kaldığını hatırlatan Altunkum, “Firmalarımız işleri iyi gitmeye başlayınca yeniden vinç ve makine parkuruna yatırım yapmıştı. İşler tekrar düşerse o makineleri satmak için uğraşabilirler diye endişe ediyoruz” dedi.
“İş hacimlerindeki azalma haksız rekabeti artıracak”
Çok sayıda firmanın bulunduğu yük mühendisliği hizmetleri işkolunda, iş hacimlerindeki azalmanın haksız rekabet ortamını daha da körüklediğini vurgulayan Altunkum, “En önemli problemlerimizden biri, dünyada tehlike sınıfı en yüksek ve bilimsel mühendislik hesaplamaları yapılması gereken bir iş kolunda iş yeri açmak için yasal uzmanlık belgelerinin istenmemesi sonucunda merdiven altı işletme sayısının hızla çoğalması. Buna regülasyon eksikliği ve yetersiz denetimlerde eklenince haksız rekabet ön plana çıkıyor. Firmalar çalışıyor ama kazanamıyorlar, işlerin azalması ile bu durumun çok daha vahşi bir hal almasından endişe duyuyoruz. Bu anlamda da sektörde ciddi bir tedirginlik söz konusu” diye konuştu.’
“Vergi muafiyeti ve yakıtta ÖTV desteği, isteniyor”
Bugüne kadar devletten herhangi bir özel istek ve destek konusunda talepkar olmadıklarının altını çizen Ahmet Altunkum, sektörün ülke ekonomisindeki önemine de vurgu yaparak, şunları kaydetti: “Bizler yük mühendisliği hizmet firmaları olarak, en çok teşvik verilen sektörlere hizmet sağlıyoruz.İhracat taşımalarında ya da teşvikli yatırımlarda yük mühendisliği gerektiren kaldırma ve taşıma hİzmeti yapan firmalara örneğin akaryakıtta ÖTV indirimi sağlanabilir. Yine kredilere erişimde kolaylıklar sağlanabilir. Çünkü bu yatırımların gerçekleşebilmesi için mutlaka ve mutlaka bize ihtiyaç var.”
Altunkum, sektör olarak bir diğer beklentilerinin de firmaların yurt dışına açılmasının teşvik edilmesi olduğunu söyleyen Altunkum, “Firmalarımızın yurt dışına açılarak yabancı firmalarla görüşebilecekleri pazarlama desteklerine ihtiyacı var. Sektöre özellikle çeşitli sertifikasyonlara göre yurt dışı destekleri verilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
“İşçilik maliyetlerimiz 1 yılda yüzde 125 arttı”
Sektördeki maliyet artışlarına da değinen Altunkum, “Özellikle işçilik maliyetlerimizde çok büyük artışlar oldu. Yıllık bazda yüzde 125 civarında bir artış söz konusu. Eskiden yüzde 15-20 aralığında olan oran şimdi yüzde 35’lerde. İşçilik maliyetleri artarken, diğer birçok sektörde olduğu gibi kalifiye eleman bulmakta da güçlük çekiyoruz” dedi.
Rüzgar enerji santrali projelerinde ertelemeler var
Son dönemde sektördeki hızlı büyümeye en önemli katkıyı yapan rüzgar enerji santrali kurulumunda da işlerin aksadığını dile getiren Ahmet Altunkum, “Enerji sektörünün en hareketli alanı olan yenilenebilir enerji santrallerinde (RES) dönem dönem bazı ertelemelerle karşılaşıyoruz. Kurulumun yapılacağı yerlerin hazırlanmasında gecikmeler olabildiği gibi, orman yangınları da projelerin başlama veya teslim zamanlamalarında kaymalara neden olduğunu gözlemliyoruz” dedi. Altunkum, yenilenebilir enerji santralleri kurulumunda Türkiye’de büyük bir potansiyel olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de bu alanda yaklaşık olarak 13 bin megavatlık bir kurulum yapıldı. Türkiye’nin karadaki potansiyeli ise 48 bin megavat” dedi. Haksız rekabetin bu alanda da büyük sorun olduğunu dile getiren Altunkum, “Rüzgar santralinin taşınması, kaldırılması ve montajında Avrupa’da en ucuz ülkeyiz” dedi.
Vinçte üretim ve envanter olmayınca, Türkiye ithalat cennetine dönüştü!
YMB Başkanı Ahmet Altunkum, yük mühendisliği sektörünün en büyük sıkıntılarından birinin de Türkiye’de vinç parkına yönelik bir envanterin bulunmaması olduğunu söyledi. Altunkum, “Türkiye’de kaç vinç olduğu bilinmiyor. 50 tondan bin tona kadar çeşitli kapasitelerde vinçler var. Bunların bir envanterinin çıkarılıp Türkiye’nin ihtiyacının belirlenmesi gerekiyor. Vinç envanteri tutulmadığı için mevcut araç parkının verimli kullanılamıyor. Pazarda bir Uzakdoğu istilası söz konusu. Bu durumun ülke ekonomisinde büyük kayıplara neden oluyor, cari açığı artıyor. deprem zamanında da envanter yokluğunun büyük sıkıntısını yaşadık. Devlet iş makinelerine takip sistemi ekleyerek, bu araçların günde kaç saat çalıştığını, kaç kilometre yaptığını çok rahat çıkartır. Bu sayede verimliliği artırırız. Verimlilik de veriden geçiyor” diye konuştu.
Türkiye’de vinç pazarında Uzakdoğulu markaların pazarda hakimiyet kurmasının önemli bir nedeni de Türkiye’de vinç üretiminin olmaması. Alltunkum, “Türkiye’de lastik tekerlekli mobil vinç ve paletli vinç üretimi yok. Türkiye’de sadece 130 tona kadar olan araç üstü vinçler üretiliyor. Bu sınırlı sayıda üretilen yerli vinçlerin de üretim kalitesinin mutlaka artırılması, Avrupa standartlarına getirilmesi gerekiyor. Burada risk çok yüksek, üretim kalitemizi mutlaka artırmamız lazım. Tonajları artırabilmek için de Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın 5, 6 ve 7 dingilli çekicilere müsaade etmesi lazım. Bunlar Avrupa’da kullanılıyor ama Türkiye’de hala yasak. Maalesef bu sıkıntılardan dolayı Türkiye, ithalat cenneti şu anda” dedi. Altunkum, Türkiye vinç pazarında merdiven altı üretim ve hizmetin de çok yaygın olduğunu belirterek, bu konuda denetimlerin yetersiz kaldığını ifade etti.