Maslak’ta gastro safari ya da bir lezzet avı

Cuba’nın tropik ritimleri, Hünkâr’ın saray gölgeleri, Konya’nın bozkır sadeliği ve Anadolu’nun sıcak sofraları İstanbul’un göbeğinde farklı deneyimlerin yaşanacağı bir orman yaratmış.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Maslak’ta gastro safari ya da bir lezzet avı

Maslak’ın gökdelenler ormanında, 42 Maslak’ın içindeki Great Food & Beverage’ın binada konuşlanmış restoranlarında lezzet avı için Uğur Karabayır rehberliğinde safariye çıktım. Great’in CEO’su Karabayır, markanın vizyonunu şu sözlerle ifade etti:

“Sadece lezzet sunan bir restoran grubu değil, kültürel değerleri yaşatan ve gastronomiyi bir sanat olarak ele alan bir ekibiz. Ağırladığımız tüm konuklarımızı özel hissettirmek önceliğimiz. Dijitalleşme ve inovasyonla misafir memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmayı amaçlıyoruz.”

Uğradığımız her restoran, farklı lezzet ekosistemlerinden oluşan lezzet noktalarıydı. Her biri kendi coğrafyasını, kültürünü ve ruhunu masaya taşımayı amaçlayan bu duraklarda, Latin Amerika’nın sıcacık ritimlerinden Osmanlı saraylarının zarif tatlarına, Konya’nın bozkır lezzetlerinden Anadolu’nun köy sofralarına uzanan bir safari yaptım. İşte o günün hikâyesi.

İlk kamp Cuba

Safariye enerjik bir başlangıç için önce Cuba’ya uğradık. Latin Amerika’nın tropik ormanlarından esen bir rüzgâr gibi, salsa ritimleri ve renkli dekorlar karşıladı. Masaya önce Hawai Burger geldi; 150 gramlık köfte, ev yapımı ekmeğin içinde ızgara ananasla sunulmuştu. Ardından çimuçiri soslu 180 gramlık bonfile, sosun taze ot kokularıyla canlanmış, yanında tatlı soya soslu şitake mantarları ve fırınlanmış bebek patateslerle zengin bir tabak oluşmuştu. Onu, Hindistan Cevizi Sütlü Kaplan Karidesli Linguini izledi. Tatlı, Havana Tiramisu’ydu.

Hünkâr 1950 Maslak

Sırada Osmanlı yemekleri vardı. Bunun için Hünkâr 1950 Maslak’a uğradık. İlk olarak şiveydiz geldi. Antep’in taze sarımsak ve kuzu etiyle hazırlanan bu çorbası, terbiyeli suyuyla hafif ekşimsi bir patikada ilerliyordu. Hünkar’ın safran dokunuşu, çorbaya bir saray bahçesi inceliği katmıştı. Kuzu Etli Ayvalı Yahni, safariye tarih kokulu bir mola oldu. Tereyağlı Nohutlu Pilav ise sadeliğiyle bir Anadolu tarlasından fırlamış gibiydi.

Tarihi Kuzucu

Tarihi Kuzucu Konya’da Çiçek Bamya Çorbası ile başladık. Etli Ekmek, kuzu kıymasıyla hazırlanmıştı, ince hamuru çıtırlığını koruyordu. Yağ Somonu ise Konya küflü peyniriyle safariye farklı bir renk kattı.

Gelenek Anadolu

Gelenek Anadolu’da yağlama, şebit katlarıyla masaya bir kamp sofrası kurdu. Kuzu kıyması ve süzme yoğurtla hazırlanmıştı. Vişneli Köfte, Suriye’nin baharatlı patikalarından gelen bir tabaktı. Kiraz Yaprağı Sarması, Malatya’nın vejetaryen dostu bir hediyesiydi. Kiraz yapraklarına sarılı bulgurlu iç, karamelize soğanlı yoğurt sosuyla lezzetliydi. Kayısı Kebabı, Malatya pestili ve kuzu kıymasıyla yapılmıştı. Yine Malatya’dan Arapgir Reyhanı ile Marul Salatası, taze reyhan ve elma sirkesiyle âdeta bir orman pınarı gibi ferahlattı. Tirit, Siirt’ten kuzu tandır ve sarımsaklı yoğurtla geldi. Taş Kadayıf, yani Adana’nın cevizli lezzeti, safariye tatlı bir mola verdi.

Gelenek Döner ve İskender

Lezzet ormanında Gelenek Döner & İskender’e de uğradık. Et Döner, lavaş üzerinde köz domates ve biberle sunuluyordu.

Birer lokma tattık

Maslak 42’deki bu gastro safari, birkaç saat içinde dünya mutfaklarından Anadolu’nun köy sofralarına uzanan bir macera oldu. Tabii ki bu ürünler safariye özel sadece tadımlık olarak geldi. Birer çatal veya kaşık alarak her lokmayı, ormanın her patikasını sindire sindire yaşadık. Ne demişler lezzet imiş her ne vâr ise bu âlemde…

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yaşam Keyfi