BBVA MENA ve Türkiye Stratejisti Tufan Cömert: Ciddi iyileşme olmazsa 2025'i pas geçebilir
BBVA MENA ve Türkiye Stratejisti Tufan Cömert, Türkiye ekonomisne ilişkin değerlendirmesinde Fitch arttırımı için "Sürpriz" derken "Ciddi iyileşme olmazsa 2025'i pas geçebilir" diye vurguladı.
Garabti BBVA MENA ve Türkiye Stratejisti Tufan Cömert ekonimiye ilişkin konuştu.
CNBC-e Londra Temsilcisi Berfu Güven'in konuğu olan Cömert, piyasaların radarında nelerin olduğuna ilişkin soruya şu cevabı verdi:
"Şimdi yurt dışında birkaç tane önemli gelişme var. Bunlardan bir tanesi kuşkusuz çok yakın bir dönemde FED'in faiz indirimlerini bekliyoruz. 25 mi olacak 50 mi olacak konuşması var, tartışması var. Birçok kurum da yavaş yavaş 25'ten 50'ye doğru kayıyor ama bazı kurumlar 50 yapar sonrasında yavaşlar diyor. Böyle çeşitli beklentiler var. Konulardan biri bu. Fakat tabii aslında niye faiz indiriyor kısmı biraz daha önemli. Dünya ekonomisine baktığımızda talep kısmında ciddi bir sıkıntı var Çin kaynaklı olmak üzere. Bu zaten dönüyor petrol fiyatlarını da vuruyor. Avrupa ekonomisine bakıyorsun o tarafta da yine sorunlar var. Onlar da faiz indirmeye gidiyorlar.
"Bu seferki faiz indirimi tat bırakmıyor"
O yüzden bu seferki faiz indirimi böyle bu kadar da her yer coşacak gibi bir şey vermiyor. Tat bırakmıyor insanın ağzında. Dolayısıyla bunlar var. Bunun üstüne ABD Başkanlık seçimi geliyor. Bunun tartışmaları adaylar bizim açımızdan gelişmekte olan ülkelere yönelik ne gibi söylemlerde bulunacak ki bu akşam önemli bir buluşma var, Harris - Trump buluşması.
Bir önceki Biden-Trump buluşması Biden'ın adaylıktan çekilmesiyle sonuçlanmıştı diyebiliriz. Bu çerçevede bayağı kritik bir buluşma olacak herhalde.
Bunlar tabi önemli konular. Bunlar bizi nasıl etkiliyor bakacağız. Bunun ötesinde bizim açımızdan önemli olan birkaç konu da bütün bu olayların risk iştahını özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahını nasıl etkilediği konusu. Bu kapsamda Türkiye tabii farklı bir bakış açısını da hak ediyor. O bakış açısını merak ediyorum.
"Politik olarak belki daha makul yerlerdeyiz"
Cömert şöyle devam etti: "Türkiye yıllarca Brezilya, Güney Afrika, Rusya, Hindistan gibi ülkelerle yani BRICS'in aslında bir kısmıyla bir tutuldu fakat son beş yılda Türkiye bunlardan koptu. Türkiye farklı bir kategoride derlerdi.
Şimdi yeniden biz tekrar buralara doğru gelmeye başladık ama şöyle bir sorun var: Türkiye'nin geldiği örneğin CDS seviyesi, tahvillerinin seviyesi diye baktığınızda şöyle bir sorun ortaya çıkıyor. Biz şu anda tam olarak bu ülkelere de yakın değiliz.
Politik olarak belki daha makul yerlerdeyiz ama daha çok şu anda bizi Güney Amerika ülkeleriyle beraber değerlendirmek gibi bir eğilim var benim gördüğüm kadarıyla. Mesela MENA bölgesine yani Orta Doğu Kuzey Afrika bölgesine baktığımızda orası bambaşka bir ligde. Yani faizler aşırı düşük. Kredi marjları yani Amerikan tahvilleriyle bu ülkelerin tahvillerinin splitleri marjları çok çok düşük. Bizimle hiç alakası olmayan bir bölge aslında.
Not arttırımları vesaire yavaş yavaş belki yeniden bu BRICS'in bir kısmına yaklaşacağız. Rusya zaten oradan çıktı, o çok uzun süre de giremeyecek belli ki ama buraya gelmemize daha vakit var gibi görünüyor. En azından yabancı gözünde öyle.
Fitch'in ben not artırmasını beklemiyordum. Sebebi de şuydu. Her ne kadar bir önceki not artırımında 8 Mart'ta not artırdıklarında bir sonraki not artışı için neler lazım diye aslında söylemişlerdi.
Şimdi bunu bir tablo yaptım kabaca 10 tane faktör koydum oraya. 10 tanesinden 8'i iyileşme gösteriyor. Bu anlamda gayet mantıklı not artımın gelmesi. Fakat bunun yanı sıra birtakım kaygıları da vardı. Bunlardan bir tanesi örneğin politikaların sürdürülebilirliği. O zaten en başından bu yana son bir senede sürekli uğraştığımız konu maalesef.
"Muhtemel Fitch'in pas geçtiği bir sene olabilir"
İkincisi enflasyonun kalıcılığına ikna olması, maliye politikanın para politikasına destek vermesi gibi biraz konular vardı. Ben bunlara bakarak diyordum ki Fitch kuvvetle muhtemel, gerçi bunların hepsi iyi yönde değişiyor, ona hiçbir itirazımız yok, bunların iyice yerleştiğini görüp 2025'in ilk toplantısında not arttırır diyordum. Bunun yerine Fitch biraz daha notu arttırıp biz de böyle bekliyoruz demeyi tercih etti gibi oluyor. Yani aslında hani biraz zamanlamayı öne çekmiş gibi gördüm.
Dolayısıyla 2025'te şu anki metriklerimizle çok daha ciddi bir iyileşme gösteremezsek kuvvetle muhtemel Fitch'in pas geçtiği bir sene olabilir. Bunu biraz böyle okumak lazım. Yani şu anda bardağın dolu tarafına odaklandı ama uyarılarını da yaptı. Bu çerçevede 2025 biraz daha kritikleşti. 2025 o anlamda bizim açımızdan çok zor bir sene olacak.
Enflasyonla mücadele tarafında bizim açımızdan zor dönem şimdi başlıyor yani bazı etkisi ortadan kalkıyor. Önümüzdeki 3-4 ay daha bunları göreceğiz. 10 puana yakın hala bir bazı etkisi var enflasyonun üstünde ama bu gittikten sonra otuzlar civarında ciddi bir atalet gibi bir şey göreceğiz. Onu da 2025'te test edeceğiz. Hatta yanlış hatırlamıyorsam Fitch'in raporu ortalama enflasyonu 33 diyor, sene sonu 21 gibi iddialı bir şey söylüyor. Yani inşallah diyorum ama 30'larda çok uzun süre gidip geleceğiz.
Normal şartlar altında Fitch'in iyimserliğini de buraya katarsak enflasyon düşmeye devam edecek tabii kasıma kadar.
Burada da bir not artımın gelmesi gerekir fakat S&P bu değerlendirmeler tarafında biraz daha sıfırcı hocaya yakın gittiği için hani orada böyle biraz yüzde 50-50'yim şu anda. Yapması gerekir diğerlerine karşılaştırınca ama yine de hala orada bir soru işareti var.
Avrupa bu hafta faiz indirecek tabii. Orada zaten bekleyen o. Biraz daha yavaş indirecek gibi gözüküyor. Yani biz BBVA olarak Fed'den bu yıl 3 tane indirim Avrupa'dan 2 indirim bekliyoruz. Gene 25'er indirimlerden bahsediyoruz.
Parite konusunda hiç öyle bir acayip görüşümüz yok. Yani zaten 1.10'lar civarında çok uzun süredir gidiyor geliyor. Kuvvetli muhtemel buralarda kalacak fakat uzun vadede aslına bakarsan yani cari denge, mukayeseli üstünlük teorisi falan bunları koyduğun zaman paritenin böyle 1.18-1.20 yirmi gibi bir şey olması lazım ama yani kısa vadede oralara götürecek bir şey yok. Kaldı ki FED'in ne kadar hızla faiz indireceğini bilmiyoruz.
İkincisi biraz önce konuştuğumuz konu başkan adaylarının gelişen ülkelere yönelik politikaları dedik ama aslında her iki başkan adayı da ucuz dolar istiyor. Yani doların değer yitirmesini istiyorlar. Şimdi bu Türkiye'de çok tartıştığımız konu, malımız ve paramız ucuzlasın ki daha çok ihracat yapalım. Rekabet avantajı. Aynen öyle çalışmıyor ama en azından tabii konuşması güzel.
Şimdi aynı konu var. Dolayısıyla burada paritenin belki 1.20 fazla iddialı ama bir miktar yukarı gitmesini beklerim.
Yabancının genel bir Türkiye bakışını özetleyeyim öncelikle. Sene başından bu yana TL piyasasına 12 milyar dolar civarında bir giriş var. Hisseden 2 milyar dolar çıkış var.
"Türkiye'yi tam olarak bir yere koyamadıklarını gösteriyor"
Eurobond'da da son baktığımda 300-400 milyon dolar civarında bir artı vardı. Yani hemen hemen yatay diyebiliriz o piyasa dalgalanması haricinde. Aslında yabancının bu tavrı bize net olarak bunu gösteriyor. Yani özellikle döviz tarafına Eurobond tarafına baktığımızda burada TL riski almıyorsun sadece ülke riskini alıyorsun. Fakat yabancının burada hiçbir şey yapmak istememesi aslında bize hala bir bekleme havasında olduğunu, Türkiye'yi tam olarak bir yere koyamadıklarını gösteriyor. Bu zaman zaman yaptığımız müşteri ziyaretlerinde, konuşmalarında da karşımıza çıkan bir konu.
Hala aynı konulardan bahsediliyor. Yani işte hala ekonomi politikasının geriye dönüş olur mu kaygısı hala var. Bir ay kadar önce Sayın Şimşek'in istifa ettiği haberleri demeyeyim de söylentileriyle piyasalar dalgalanınca mesela bu konu yeniden gündeme geldi. Yani böyle bir söylenti çıktığı zaman maalesef bunu toparlaması çok daha uzun zaman alıyor, algıyı ciddi bozuyor. İkincisi makro değişkenlerde biraz önce konuştuğumuz enflasyonda düşüş kalacak mı, Merkez Bankası hızlı mı faiz indirecek, reel faiz olacak mı, içeride yeniden dövize bir teveccüh olur mu gibi bir sürü soru geliyor.
Böyle olduğu için de insanların genel olarak bekleme eğiliminde olduğunu çok rahat söyleyebilirim. Yabancı beklemeye geçti.
"CDS'imiz çok hızlı aşağı geldi"
Türkiye'nin Eurobond'ları için söyleyeyim yani döviz cinsi borçlanma araçlarında geçen yıl Ekim-Aralık dönemi muazzamdı.
Orada çok ciddi bir giriş yaşadık. CDS'imiz çok hızlı aşağı geldi. Ondan sonra hiçbir şey olmadı. Hemen hemen hiçbir şey olmadı. Hazine'nin ihraçlarına da ciddi talep geliyor yani onu çok net görüyoruz fakat bunlar da karı gördükten sonra tekrar bizim yerli yatırımcıya devrediyorlar.
Eurobond piyasasının da böyle bir dinamiği var. Aynı dönemde mesela diğer ülkelerin yaptığı ihraçlara baktığımızda yalnız orada da çok ciddi yabancı var ama yabancıların bizdeki kadar hızlı şekilde devrettiklerini gözlemlemiyorum en azından. Bizde aynı hafta tahvilden çıkıyorlar.
Burada süreç şöyle işler. Önce bir anonsu yapılır, işte bunun fiyatlaması yapılır. Yaklaşık 3 gün içerisinde fiyatlanır, dağıtımı yapılır. Sonra bunun bir valörü vardır, bir hafta 10 gün sonrasıdır. O kadar kısa.
Sonra zaten hemen işlem görmeye başlar yani fiyat diyelim ki 100 dolar olarak çıktı, anında işlem görmeye başlar tezgah üstü piyasada. Oradan itibaren görmeye başlıyoruz. 10 gün sonra gerçek tahvil ortaya çıktığında da o takaslar zaten gerçekleşmiş oluyor.
Yabancı neyi bekliyor? Yabancının bence Türkiye bakışının değişmesi için biraz daha verilerin oturduğunu ve Türkiye'nin kararlılığını sürdürdüğünü görmeleri gerekiyor. Zaten biz elimizden geleni yapıyoruz. Daha fazla ne yapması lazım Merkez Bankası'nın diyecek benim bir şeyim yok. Merkez Bankası zaten yapması gerekeni yaptı.
Sadece burada dediğim gibi bu işi maliyeyle destekliyor muyuz, içeride siyasi tarafta bu desteği daha net nasıl ifade edebiliriz gibi böyle birtakım muğlak konular var ama sayısal olarak benim burada yabancı ne olur da gelir sorusuna çok net verecek bir cevabım yok. Belli bir süre daha ciddi bir giriş olmasını beklemem ben yabancıdan Türkiye'ye. Yani TL tahvil tarafında olabilir, hisseyi ayrıca değerlendirmek lazım. Orada başka sıkıntılar var.
Türkiye'nin mesela marjı birebir kapanmıyor. Hala orada bir miktar açılma var. Bizim 10 yıllık tahvillerimiz ile Amerika'nın 10 yıllık eurobond faizi arasında yani dolar cinsi tahvilleri arasında 320 baz puan civarında bir fark var. Yani ben bunun mesela çok daha aşağılarda 260-270 baz puanlarda olması gerektiğini düşünüyorum. En az bir 50 baz puan aşağıda olmasını gerektiğini düşünüyorum ama gelmiyor.