Caffè Nero, Türkiye’de her yıl 30 ‘kahve evi’ açacak

İngiliz Caffè Nero, Türkiye’de 75 mağazaya ulaştı. Yeni stratejisini ‘kahve evi’ konseptiyle büyümek olarak belirleyen şirketin Türkiye CEO’su Ahmet Yanıkoğlu, “Her yıl 30 kahve evi açmayı planlıyoruz. Hedefimiz 3 yıl içinde 200 mağazaya ulaşmak” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Caffè Nero, Türkiye’de her yıl 30 ‘kahve evi’ açacak

Necla DALAN

Sadece İngiltere’de 600’ün üzerinde kafesi olan Caff è Nero, Türkiye pazarında büyüme planları yapıyor. Amerikalı Gerry Ford’un İngiltere’de kurduğu Caff è Nero, 2007 yılında ortaklıkla girdiği, 2014’ten bu yana da tek sahip olarak yoluna devam ettiği Türkiye’de 75 mağazaya ulaştı. 2005-2018 yılları arasında kişisel bakım zinciri Watsons Türkiye’yi yöneten ve markayı büyüten isim olarak tanınan Ahmet Yanıkoğlu’nu transfer eden Caff è Nero, yeni yol haritasını çizdi ve Türkiye’de ‘kahve evi’ konseptiyle büyümeye karar verdi. Bu strateji doğrultusunda hedef mağaza sayısını önce 100’e, 3 yıl içinde de 200’e çıkarmak.

Caff è Nero Türkiye’nin CEO’su Ahmet Yanıkoğlu, “Şu anda 75 mağazamız var, bunların 60’a yakını İstanbul’da. Ankara, İzmir, Bursa, Bodrum ve Ayvalık gibi bölgelerde varız. Bu bölgelere Antalya’yı eklemek istiyoruz. Bayilik vermiyoruz, tüm şubeleri biz açıyoruz. Hedefimiz yılda 30 mağaza açmak. Önce 100, 3 yıl içinde de 200 mağazaya ulaşmayı hedefl iyoruz. Hedefimiz Türkiye’de en çok mağazası olan değil en fazla kahve evi işleten marka olmak” diye konuştu. İngiltere’den sonra ikinci büyük pazar Türkiye Toplamda 11 ülkede faaliyet gösteren Caff è Nero’nun

İngiltere’den sonra ikinci büyük pazarının Türkiye olduğunu kaydeden Yanıkoğlu, “Türkiye daha da büyüyecek. Merkezin de buna inancı ve desteği yüksek. Merkez bizi her zaman destekledi ve desteklemeye devam ediyor. Pandemi döneminde bu desteği en yüksek şekilde gördük” diye konuştu. Caff è Nero’da göreve geldiğinde markayı rakiplerinden farklılaştıracak yeni bir strateji belirlediklerini kaydeden Yanıkoğlu, şöyle devam etti: “Pazarda çok ciddi rakipler var ve markamızı farklı kılacak, daha yaygın hale getirecek bir strateji belirledik. Bu stratejiyi de kahve evi kavramının üzerine oturttuk. Kahve evinde güzel kahve olur ama mekanın da müşteriyi rahat hissettirmesi, ilham vermesi, nitelikli yiyecekler sunması gerekir dedik. Önce kahve evini tanımlayalım, insanlar bunun farkına varsın, Türkiye’de kahve evi denilince akla ilk gelen marka olalım dedik. Şu anda da bu stratejimizi devam ettiriyoruz. Mağazalarımızda barista ile sürekli iletişim halinde olabilirsiniz. Her mağazamızın dekorasyonu aynı değil. Bir ev ortamı yaratıyoruz. Kitaplarımız, canlı çiçeklerimizle ev ortamı sunuyoruz. Kahve makinemiz müşterilerimize dönük, kahveler gözlerinin önünde yapılıyor. Çörek gibi ürünlerimiz mağazalarımızda taze üretilip pişiriliyor. Pasta dolabımız çok zengin. Seçili mağazalarımızda anında hazırlanan sandviçlerimiz de var.”

Eve teslim hizmeti verdiklerini, bir diğer büyüme alanlarının da kahve satışı olmasını hedeflediklerini dile getiren Ahmet Yanıkoğlu, “Biz evde kahve dünyasında da olmak istiyoruz. Hedefimiz klasik kahve yapmak. Bu aslında çok zor, çünkü kalite standardını yakalamanız lazım. Tasarımı, harmanı, kavurma işlemlerini bilmeniz lazım ki her zaman aynı kaliteyi sunabilesiniz” dedi.

“Alım gücü düşmeseydi satışlar yüzde 30 daha ilerde olurdu”

Ahmet Yanıkoğlu, pandemi ile büyüyen pazarın, son dönemde alım gücünde yaşanan ciddi düşüşten etkilendiğini vurguladı. Yanıkoğlu şöyle konuştu: “Tüketicinin alım gücü çok örselendi. Pandemi sürecinden çıkışla yaşanan ivme ve alım gücündeki düşüş birbirini nötrlüyor. Alım gücü düşmeseydi yüzde 20-30 daha ilerde olurduk. Şu anda 100 olan kahve satışı 120-130 olurdu. Bizim müşteri kitlemiz orta sınıf. Ücret artışları olmasa alım gücü pazarı daha olumsuz etkilerdi. Dileğimiz alım gücünün bir an önce eski haline dönmesi… Biz de kar marjımızdan kısıyor ve gemiyi yürütmeye çalışıyoruz. Öte yandan ülkemizin potansiyeli çok yüksek. Önemli bir demografi k yapı ve kentleşme var. Nüfusun yüzde 80’i kentlerde. Bunun yarattığı devinim işlerimize olumlu yansıyor. Avrupa’da tüketim kişi başına 10 kilogram civarında. Dünya ortalaması 2-3 kilogram. Türkiye geriden gelip dünya ortalamasını yakaladı. Bizim tarzımız kahve nüfusun ancak yüzde 30’una ulaşıyor. Daha gidecek çok yolumuz var.”

Bu konularda ilginizi çekebilir