19 Mart sürecinin CHP'ye yansımaları nasıl oldu?
Cumhuriyet Halk Partili (CHP) belediyelere yönelik "yolsuzluk operasyonlarının" başlamasının üzerinden yaklaşık altı buçuk ay geçti. Bu süreçte 17 belediye başkanı tutuklandı, CHP'nin hem İstanbul İl Kongresi hem de Olağan Kurultayı için iptal davaları açıldı. Yaşananların CHP açısından birçok sonucu oldu. Peki bu sürecin Cumhuriyet Halk Partisi'ne yansımaları nasıl oldu?
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu 19 Mart'ta gözaltına alınmış, 23 Mart'ta tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilmişti.
İmamoğlu, cezaevine gönderildiğinde CHP'nin ülke çapında ön seçimle yaklaşık 15,5 milyon oyla belirlenmiş cumhurbaşkanı adayıydı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 29 Eylül'de katıldığı TV100 canlı yayınında "Ekrem Başkan'ın bir yedeği yok. Adaylaşamazsa biz bunu yine 2 milyon üye ile, hatta 15 milyon ile kararlaştırırız. O yüzden (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı) Mansur Bey adaylaştırılacaksa da bunu bu şekilde yapacağız" dedi.
18 Mart'taki ile günümüzdeki CHP; siyasi söyleminden mücadele yöntemlerine, kadrolarından liderlik yapısına birçok yönden farklılaştı.
BBC Türkçe, bu süreçte yaşananların CHP açısından ne tür sonuçlar doğurduğunu inceledi.
Özgür Özel'in konumu güçlendi
CHP'nin 4-5 Kasım 2023'teki 38. Olağan Kurultayı'nda Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu'nun da desteğiyle Kemal Kılıçdaroğlu'nu yenerek partinin sekizinci genel başkanı seçilmişti.
Kılıçdaroğlu ise daha sonra Ankara'da bir ofis açarak çalışmalarını sürdürmüştü.
Özel genel başkanlığının ilk döneminde, "normalleşme" gibi adımlar ile "ışık kapatma" ve "kırmız kart" gibi eylemler yüzünden partinin ve muhalefetin bir kesimince eleştirilmişti.
Ancak CHP, 31 Mart 2024'teki yerel seçimlerde tarihi bir başarıya imza attı ve 1977'den bu yana ilk kez Türkiye'de bir seçimde birinci parti oldu.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) iktidara geldiği 2002'den bu yana ilk kez birinci parti konumunu kaybetti.
Seçim başarısı ile eli güçlenen Özgür Özel, 19 Mart sürecindeki performansıyla liderliğini pekiştirdi.
Özel önce 6 Nisan'daki 21. Olağanüstü Kurultay'da, sonra da 21 Eylül'deki 22. Olağanüstü Kurultay'da yeniden genel başkan seçildi.
Böylece Özel iki yılda üçüncü kez CHP lideri seçilmiş oldu.
Son kurultay sürecine damga vuran gelişme ise partinin, 24 Ekim'de görülecek olan 2023'teki 38. Olağan Kurultay'ın iptali davasını konusuz bırakmak için yaptığı stratejik hamle oldu.
Önce dava konusu olan 38. Olağan Kurultay'da seçilen Genel Başkan Özgür ve yönetimi, delegenin "güvensizlik" oyuyla düşürüldü. Ardından bu ekip yeniden aynı göreve seçildi.
'Sokak' önemli hale geldi
19 Mart sürecinin ilk haftasında CHP, İBB'nin merkezi yönetim binasının bulunduğu Saraçhane'de mitingler düzenledi.
Bu mitingler sırasında Bozdoğan Kemeri tarafında ve Saraçhane Meydanı'ndaki kitle dağıldıktan sonra polis müdahaleleri yaşandı, gerilim artı. Yüzlerce kişi gözaltına alındı, onlarca kişi tutuklandı.
Mitingler daha sonra, Türkiye'nin farklı kentlerinde ve İstanbul'un farklı ilçelerinde ilkbahar ve yaz aylarında devam etti.
Böylece Kemal Kılıçdaroğlu döneminde önemli oranda "sokaktan çekilen" CHP için bu yöntem, önemli bir mücadele aracına dönüştü.
Bonn Üniversitesi öğretim üyesi, siyaset bilimci Doç. Dr. Şebnem Yardımcı Geyikçi, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Özgür Özel'i "Ankara merkezli siyasete" çağırmasının çok önemli bir tespit olduğunu söylüyor:
"Kemal Kılıçdaroğlu muhalefeti sokaktan çeken, siyaseti genel merkezde yapan, devleti koruma gibi bir misyonun parçası olduğuna inanan bir siyasi aktördü.
"Şu anda Özgür Özel'e karşı duyulan rahatsızlığın bir nedeni de bu çünkü o, siyaseti Ankara merkezinden alıp siyaset yeniden bütün Türkiye'ye ve daha toplum temelli hale getirmeye çalışıyor."
Özel ve CHP yetkilileri sık sık mitinglerin devam edeceğini vurguluyor.
Bununla birlikte CHP'nin "sokak sürecini" kontrollü yürütmeye çalıştığı da anlaşılıyor.
2 Eylül'de İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2023'te CHP 38. Olağan İstanbul İl Kongresi'nde seçilen İl Başkanı Özgür Çelik, İl Yönetim Kurulu ve İl Disiplin Kurulu'nun "tedbiren görevden uzaklaştırılmasına" karar verdi.
Aynı ara kararla, eski CHP Genel Sektreteri Gürsel Tekin ve 5 kişilik bir heyet, geçici yönetim olarak CHP İstanbul İl Başkanlığı'na kayyum sıfatıyla atandı.
Polisin, eşlik ettiği Tekin'e binaya girmesi sırasında CHP İstanbul İl Başkanlığı'na müdahalesi sırasında, CHP'nin bina önüne çok daha fazla üyesini götürme kapasitesi varken bunu tercih etmemesi de bununla ilgili yorumlanıyor.
24 Eylül'de yapılan CHP İstanbul Olağanüstü İl Kongresi'nde yeniden il başkanı seçilen Özgür Çelik, 29 Eylül'de mazbatasını aldı.
24 Ekim, CHP açısından hem siyasi hem hukuki olarak kritik bir dönüm noktası olacak. Zira Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı (Kasım 2023) ve 21. Olağanüstü Kurultayı (Nisan 2025) hakkında açılan iptal davalarının karar duruşmasını bu tarihe ertelemişti.
Kılıçdaroğlu hattı güç kaybetti
19 Mart'tan bu yana yaşananların CHP'deki sonuçlarından biri de Kemal Kılıçdaroğlu çizgisindeki hattın partide güç kaybetmesi oldu.
8 Eylül'de CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda yaşananlar parti tabanında büyük tepki yarattı.
Ayrıca bütün bu süreçte Kılıçdaroğlu'nun somut bir açıklama yapmaması, ayrıca kurultay davasıyla ilgili olası bir mutlak butlan kararı durumunda ne yapacağını da kamuoyuyla paylaşmaması, spekülasyonlara ve eleştirilere neden oldu.
Siyaset bilimci Doç. Dr. Burak Cop, "Ortada bir kafa var ama gövdesi yok denecek kadar az. Yani kürdan kadar ince bir gövde var. Tabandaki karşılıkları bu kadar zayıf yok denecek kadar az" yorumunu yapıyor.
İstanbul'da konuştuğumuz bazı CHP kaynakları, "kentte son dönemde düzenlenen ilçe kongrelerinde rakip adayların birbirini karalamak için 'Kılıçdaroğlucu' dediğini" aktarıyor.
Kılıçdaroğlu çizgisindekiler ise CHP'nin başına gelenlerle ilgili olarak mevcut parti yönetimini ve İmamoğlu'nu eleştiriyor, "işbirlikçilik" suçlamalarını çok net ve sert şekilde reddediyor.
'Parti tabanı kenetlendi'
Yaşanan süreç karşısında CHP tabanının kenetlendiği bir görüntü ortaya çıktı.
Partiye sert eleştiriler yönelten araştırma şirketi GENAR'ın başkanı İhsan Aktaş da bu süreçte CHP tabanının konsolide olduğu görüşünü paylaşıyor.
Konuştuğumuz bazı parti kaynakları, kişisel görüşlerini açıklarken, "soruşturmalara konu olan olaylarda içeride de özellikle İstanbul merkezli bazı hataların olduğunu ancak mevcut saldırı ortamında asıl önceliğin bir kale olarak CHP'yi korumak olduğunu" belirtiyor.
İstanbul'daki kongre ve kurultay davalarında da genel merkez, parti örgütleri ve tabanının büyük oranda birlikte hareket ettiği bir görüntü ortaya çıktı.
'Transferler' nasıl değerlendiriliyor?
Son dönemde Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve Beykoz Belediye Başkanvekili Özlem Vural Gürzel'in de aralarında bulunduğu bazı belediye başkanları ile belediye meclis üyeleri CHP'den iktidar partisine geçti.
Bu "transferler" parti içinde büyük tepki çekti.
İstanbul'daki parti kaynakları, özellikle Gürzel'in AK Parti'ye geçmesinin büyük şaşkınlık yarattığını söylüyor.
Gürzel, Ekrem İmamoğlu ile yakın siyasi ilişki içinde olan biri olarak biliniyordu ve son haftalara kadar da CHP'nin operasyonlara karşı çalışmalarının içinde yer almıştı.
İBB bünyesindeki İştirakler ve Bağlı Kuruluşlar Komisyonu Başkanı ve Ekrem İmamoğlu'nun danışmanı Ertan Yıldız gibi isimlerin, etkin pişmanlıktan faydalanmak için başvuru yapmaları da partide şaşkınlık yarattı.
Bu durumu yorumlarken, iktidar ya da muhalefet de olsa sistemin nimetlerini paylaşmak için kullanılan kartel partisi kavramını hatırlatan Doç. Dr. Burak Cop, CHP'nin de uzun bir süre bu özelliğe sahip olduğunu savunuyor:
"Özellikle rantın paylaşılması konusunda CHP, AK Parti'nin egemen olduğu bir rejimde önemli bir kartel partisi niteliğine büründü. Mesela uzun yıllar belediye meclislerinde farklı partilerden meclis üyeleri çok kolaylıkla birkaç dakika süren görüşmelerle oylamalarla hep beraber ellerini kaldırıp indirdiler.
"Tabii bu yapı da kendi çelişkilerinin içinde barındır. Bu durumdan rahatsız seçmen de kadrolar da vardır. Şimdi koşullar CHP'yi bambaşka bir yere itiyor ve mevcut genel başkan da bu koşullara doğru cevabı veren biri. Ama bir de yılların alışkanlıkları var. Bu durum 19 Mart'tan bu yana devam eden süreçte kimi parti kadrolarının savurulmasına yol açtı."
MHP ile temaslar ne anlama geliyor?
Bu süreçte CHP ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) arasındaki temaslar da dikkat çekti.
Eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sonra da MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ile görüştü.
BBC Türkçe'ye konuşan Düşünce Kuruluşu İdea Politik'ten akademisyen Dr. Ali Tirali, Hikmet Çetin'in doğrudan CHP Genel Başkanı Özgür Özein bilgisi dahilinde yapıldığını belirtiyor ve bunun önemli olduğunu savunuyor.
Bu süreçte MHP dışında da diplomatik temasların olduğunu belirten Dr. Tirali, bunların çok önemli olduğu görüşünde.
Doç. Dr. Burak Cop ise bu temasların bu haliyle MHP'ye yarayabileceğini söylüyor:
"CHP ile MHP arasındaki bu temas çok göstere göstere yapılıyor. O ittifakın iç çelişkileri var. Bunu göstere göstere yaptığınız zaman olası bir yakınlaşmanın önü daha kolay kesilir çünkü elinizi elinizdeki kağıtları açık etmiş olursunuz. MHP'nin AK Parti karşısındaki pazarlık gücü artar."
İmamoğlu aday olamazsa ne olacak?
Ekrem İmamoğlu'nun diploma iptaline yaptığı itirazlar sonuçsuz kalırsa, kendisi için resmen adaylık yolu kapanacak.
Ayrıca geçen hafta İstinaf Mahkemesi, İmamoğlu'nun "ahmak davası"nda aldığı 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasını onadı.
Yargıtay, İstinaf Mahkemesi'nin kararını bozmazsa İmamoğlu'na, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 53'üncü maddesi kapsamında siyasi yasak gelecek.
CHP yetkilileri, cumhurbaşkanı adayının hali hazırda Ekrem İmamoğlu olduğunun altını çiziyor.
Konuştuğumuz parti kaynakları ise İmamoğlu'nun aday olamama ihtimalinin CHP içinde artık "çok ciddi" değerlendirildiğini belirtiyor.
CHP lideri Özgür Özel, bugüne kadar yaptığı açıklamalarda aday olmayacağını söyledi.
Dr. Tirali, "Ben Özgür Bey'in gerçekten aday olmak istemediğini düşünüyorum. Bu konuda kendisi, CHP'nin tabanında Kılıçdaroğlu'nun adaylık sürecinden dolayı bir dayatma olduğunu, bir travma yaşandığını düşünüyor ve bu travmanın tekrar yaşanmamasını istiyor" diyor ve ekliyor:
"Bugünkü şartlarda Mansur Bey'in (Yavaş) adaylık ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Ama bu tamamen Ekrem Bey'in onayıyla olacaktır."
Dr. Tirali, İmamoğlu'nun CHP açısından her zaman "çok kilit" bir konumda kalacağını şu sözlerle savunuyor:
"Bir takım şeyler her zaman ona danışılacaktır. Eski Adalet Partililer siyasi yasaklı olduğu dönemde Süleyman Demirel için 'bir bilen' derlerdi. İşte İmamoğlu da 'bir bilen' olarak kalacaktır."
Doç. Dr. Burak Cop da İmamoğlu'nun Türkiye'nin geleceğinde "çok önemli" bir isim olacağını düşünüyor.
'Yeni koşulların dayattığı yeni bir siyaset tarzı var'
CHP içinde, partinin yeni sürecin ihtiyaçları kapsamında kendini yenilemek durumunda kalacağı, sık konuşulan konular arasında yer alıyor.
CHP Parti Programı Çalıştayı, 4–9 Eylül tarihleri arasında Ankara'da düzenlenen "Kuruluş Haftası" etkinlikleri kapsamında gerçekleştirildi.
Son şekli verilecek programın Kasım ayında yapılması planlanan 39. Olağan Kurultay'da oylanması planlanıyor.
Hükümet programını ise hem partideki çalışma gruplarının hem de Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi'nin belirlemesi bekleniyor.
"Yeni koşulların CHP'de yeni bir siyaset tarzını dayattığını" belirten Doç. Dr. Burak Cop, buna uygun olarak yeni tarz kadroların da ihtiyaç haline geldiğini söylüyor:
"Militanlığı ve ideolojik kimliği ön planda tutmayı gerektiren bir durum var. Bu insanların partinin üst orta, alt düzey her aşamasında hakim olmaları lazım. CHP'nin şu anda, cezaevine girmenin dünyanın en kötü şeyi olmadığını düşünen insanlara ihtiyacı var."



