“Kamu alacaklarına ilişkin işlemler de durdurulsun”

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin salgın sürecine yüksek banka borçları ile yakalandığına dikkat çeken TURAB Genel Başkanı Canan Sunay, firmaların ayakta kalabilmesi için Amme alacaklarının tahsili prosedürlerinin yeniden gözden geçirilmesi çağrısı yaptı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Kamu alacaklarına ilişkin işlemler de durdurulsun”

Mehmet Nabi Batuk

Türk Arap Ülkeleri İş İnsanlar Derneği (TURAB) Çalışma Grupları tarafından hazırlanan, koronavirüs salgınının ekonomiye etkilerine karşı alınması gereken önlemleri içeren “Ekonomik Koruma Çözüm Önerileri” başlıklı rapor, kamuoyuna sunuldu. Raporla ilgili bilgi veren TURAB Genel Başkanı Canan Sunay, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) bu sürece yüksek banka borçları ile yakalandığına dikkat çekti. İşletmeleri ayakta tutacak uygulamaların ve desteklerin hayati önem taşıdığına vurgu yapan Sunay, icra iflas işlemlerinin durdurulmasına yönelik kararın benzerinin, amme alacaklarının tahsili prosedürleri yönünden de verilmesinin isabetli olacağını belirtti.

“Amme alacaklarının tahsili prosedürleri yeniden gözden geçirilmeli”

Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu uyarınca tüm taraf takip işlemlerinin durdurulması uygulamasının yerinde olduğunu ve TURAB olarak bu kararı desteklediklerini ifade eden Sunay, alacakların tahsil edilmesi konusunda yaşanan sorunlarında büyüdüğünü kaydetti. Firmaların çoğunun borçları kadar alacaklarının da bulunduğunu ancak mevcut ekonomik daralma nedeniyle alacak tahsilatlarının yapılamadığını vurgulayan Canan Sunay, “Aynı doğrultuda 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve benzeri yasal düzenlemeler kapsamında işletmeler hakkında yürütülen kamu alacaklarının tahsili yönündeki işlemler ile e-haciz ve haciz işlemleri uygulanmak ile birlikte zaten zor bir süreç geçiren işletmelerin tamamen iflasına yol açabilecek süreçlerin devam ettirilmesi mümkün durumdadır. Bu kapsam 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri kapsamında yapılan taraf işlemlerinin durdurulmasına dair kararın bir benzerinin de amme alacaklarının tahsili prosedürleri yönünden de verilmesi isabetli bir karar olacaktır. Aynı noktada uygulamadaki birlikteliğin de sağlanması doğru olacaktır” dedi.

Küçük ve orta boy işletmeler ayakta tutulmalı

Küçük ve orta boy işletmelerin sürece yüksek banka borçları ile yakalandığına dikkat çeken Canan Sunay, söz konusu işletmeleri ayakta tutacak uygulamaların ve desteklerin hayati önem taşıdığına vurgu yaptı. Yurt içi ve yurt dışında alınan karantina önlemleri ve uygulanan ticari kısıtlamalar nedeniyle binlerce firmanın satış hacminin her geçen gün daha da daraldığını ifade eden Canan Sunay, “Ülkemizin ekonomik anlamda bu süreci daha kolay atlatabilmesi için alınması gerektiğine inandığımız önlemlerin başında küçük ve orta boy işletmelerin süreçte kırılgan finansal durumlarının en az derecede etkilenmelerini sağlayacak uygulamaların geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.

“Finans sektörü,destek kullandırma noktasında ayırım gözetmemeli”

Salgın nedeniyle turizm, lüks ürünler, mağazacılık, inşaat, ulaşım, otomotiv, lojistik sektörleri başta olmak üzere pek çok sektörde çok derin yaralar açıldığına dikkat çeken Sunay, firmaların çoğunun sürece bankalara yüksek borç stoğu ile yakalandığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Mevcut ekonomik durumda borç ödeme kabiliyetlerini yitiren aktörlerin bankacılık ve finans kuruluşları ile karşı karşıya bırakılmaları ticari hayatlarını sona erdirebilecek niteliktedir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun almış önlemlerin tavsiye niteliğinde kaldığı ve kararların uygulanmasının Banka ve Finans kuruluşlarına bırakıldığı görülmektedir. Bu hali ile uygulamanın gerçek ihtiyaç sahiplerinden ziyade kredi limiti veya teminatı bulunanların desteklerden faydalanmasının sağlanarak mağduriyetlerin yaşanabileceği görülmektedir. Bu şekilde Bankacılık Finans sektörünün destek kullandırma noktasında ayırım gözetmesi, kredi limiti yaratamayan veya teminat gösteremeyen işletmelerin COVİD-19 salgının etkileri ile ayakta kalabilmeleri imkanı da ortadan kaldırılmış olacaktır.”

TURAB, 15 maddelik çözüm önerisi hazırladı

Bugün tavan yapan ekonomik sorunların temelinde işletmelerin satış hacimlerindeki daralmanın olduğunun altını çizen Sunay, hızla alınabilecek satış artırıcı önlemlerin ise kısa vadede etkili olamayacağını kaydetti. Sorunların çözümü için işletmelerin maddi olarak desteklenmesi, sabit giderlerinin azaltılması, ötelenmesi veya affedilmesi gerektiğini ifade eden TURAB Genel Başkanı Canan Sunay; 15 maddeden oluşan çözüm önerilerini de şu şekilde sıraladı:

  • Bankacılık ve Finans sektörüne olan kredi borçlarının faizsiz olarak 6 ay ötelenmesi gerekir. Ancak yapılacak öteleme süresince kredi kullananlara yeni bir faiz işetilmemesi ve yeni mağduriyetlere yol açılmaması uygun olacaktır.
  • Ekonominin tüm aktörlerine kredi imkanlarının sağlanması gerekir. Bunun için de kredi limiti bulunmasa ya da teminat gösteremese dahi tüm işletmelere mevcut kredi limitinin en az %20’si oranında kredi limiti tahsis edilmesi sağlanmalıdır. İşletmelere kullandırılacak kredilerin uzun dönem ve düşük faiz olarak kullandırılması gerekmektedir.
  • Kredi Garanti Fonu devreye sokularak ihtiyaç sahibi işletmelere faizsiz işletme kredisi sağlanması uygun olacaktır.
  • Kredi ve hibe destekleri gibi tüm desteklerden tüm işletmelerin faydalandırılması amaçlanmalı, bu anlamda desteklerden yararlanma konusunda ihtiyaç sahibi işletmelere öncelik verilmesi hedeflenmelidir. Bu kapsamda bankacılık, finans sektörü ya da Devlet eli ile dağıtılacak tüm kaynakların kullandırılmasında yüksek borçluluk riski bir engel değil öne alınma nedeni olarak değerlendirilmelidir.
  • Esnaf ve Sanatkarlar Odaları vasıtası ile esnaflara faizsiz ya da düşük faizli uzun vadeli ihtiyaç kredileri kullandırılmalıdır. Bu kredilerin kullanımlarının mümkün mertebe kefalet kullandırılarak yapılması finansal açıdan esnafların daralma yaşamamasını da sağlayacaktır.
  • İstihdam azaltılması yapılmaması için Kısa Çalışma Ödeneğinin sadece salgın nedeni ve süresi ile sınırlı olarak çalışanların sigortalı olma şartlarının kaldırılarak uygulanması gerekmektedir. Turizm gibi giriş ve çıkışların sık olduğu çalışmaların nispeten dönemsel nitelik taşıdığı sektörlerde kısa çalışma ödeneğinden faydalandırılmalıdır. Kısa çalışma ödeneğinin de mali kapsamı artırılmalıdır. Salgın süresince gelir elde edemeyen işletmelerin işçi çıkarmasına engel olunması için işçilik hak ve ücretlerinin kısa çalışma ödeneği ile Devlet tarafından karşılanması uygun olacaktır.
  • İstihdam azaltılmaması şartı ile çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenmesi gereken primlerinin Kurum tarafından karşılanması gerekmektedir. Bu süreç içerisinde istihdam azaltılmasını engellemek adına istihdamın işveren üzerine getirmiş olduğu amme alacaklarının kısa süre alınmaması ve Devlet tarafından karşılanması işçi çıkarmamayı teşvik edecektir.
  • Yine istihdam azaltılmaması şartı ile işletmelerin 6 ay vergi ve muhtasar borçlarının ertelenmesi uygun olacaktır. Bu süre içerisinde gelir elde edemeyen işletmelerden vergi ödemeleri de beklenmemelidir. Ancak bu erteleme nedeni ile herhangi bir gecikme cezası ya da faiz de uygulanmamalıdır. Aynı zamanda istihdam azaltılmaması şartına bağlanacağı için işçi çıkarılmaması teşvik edilmiş olacaktır.
  • Salgın nedeniyle oluşan ekonomik durgunluğun ne kadar süreceği kestirilemediğinden; ekonomik durgunluktan doğrudan etkilenen sektörlerden 2019 dönemine ait olup 2020 Nisan döneminde beyan edilmesi gereken gelir ve kurumlar vergisinin hiç alınmaması sağlanması likidite sıkıntısı yaşayan işletmelere ekonomik ve ticari nefes sağlayacaktır.
  • İşletmelerin bekleyen Katma Değer Vergisi, Stopaj, Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve diğer vergi iadeleri ile kamu idarelerinden olan her türlü alacaklarının bir an önce yapılmasının sağlanması ile işletmelere kaynak sağlayacak olup zor süreçteki işletmelerin ticari hareket kabiliyetini artıracaktır.
  • İşçi çıkartmak zorunda kalan işletmelerin işçilik hak ve alacaklarının karşılanması için Devlet desteği sağlanmalı. Bu şekilde yapılan istihdam azaltımı yapıldığında tekrar istihdam yaratıldığı dönemde öncelikle çıkarılan işçilerin işe davet edilmesi zorunlu kılınarak işçiler açısından da güvence temin edilebilir.
  • İşbaşı Eğitim Programlarının kapsamı ve içeriği genişletilmeli, işverenler yönünden yararlanma şartları tüm işverenleri kapsayacak şekilde genişletilerek sigortalılık şartı kaldırılmalıdır. İstihdamın korunması ile birlikte iş bulma ümidi yaşayan işsizlere farklı sektörlerde iş imkanı sağlanabileceği gibi ihtiyaç duyan işletmeler için de gerekli olan işçi desteği sağlanabilecektir.
  • İşletmelerin su, elektrik, telekomünikasyon gibi sabit giderlerinin karşılanması için destek sağlanmalı ve aboneliklerle ilgili borçların 6 ay süre ile ertelenmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde işletmelerin günlük giderlerinin karşılanamaması nedeni ile elektriksiz ya da susuz kalma tehlikelerinin önüne geçilmiş olacaktır.
  • İşletmelere faizsiz kira yardımı yapılmalıdır. Kiraya verenler yönünden alacaklarına edinme ve kiracı olan işletmeler açısından da tahliye tehlikesinin önüne geçilmiş olunacaktır.
  • Çalışma geleneklerinin geliştiği ve çeşitlendiği de dikkate alınarak tüm işletmelere online satış teknikleri, dijital sürecin iş hayatına etkileri ve kullanımı konusunda teknikleri ve olmazsa olmazları ile eğitilmesinin sağlanması yurt içi ve yurt dışı yeni pazarların açılmasını sağlayacaktır.
Bu konularda ilginizi çekebilir