Kılıçdaroğlu: Adayımız sizsiniz derlerse elbette aday olurum
Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için 6 liderin hükümet programı ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş takvimi üzerinde anlaşması gerektiğini söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Şimdi ben Altılı Masa’nın bir üyesi olarak onların iradesi dışında başka bir şey deklare edersem bu doğru olmaz. Altı lider, bir araya gelip ‘evet, bizim adayımız sizsiniz’ derlerse elbette aday oluruz." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde TV kanallarının Ankara temsilcileri ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine yöneltilen soruya Kılıçdaroğlu, “Altı lider bir araya gelip bizim adayımız sizsiniz derlerse elbette aday oluruz.” dedi.
Kılıçdaroğlu'nun sorulara verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:
“(İmamoğlu hakkındaki yargı kararı sonrasında Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamaları üzerine) Seçimle gelen birisinin haksız bir yargı kararıyla görevden alınmasını veya görevine son verilmesi için yargının sopa olarak kullanılmasını demokrasi ile bağdaştırmıyoruz diye keşke bir açıklama yapsalardı. Bana göre o zaman sayın Bahçeli genel başkan; Erdoğan da Cumhurbaşkanı olarak adaleti, hakkı, hukuku savunan bir pozisyonda kendilerini konumlandırmış olurlardı. Şimdi yargıyı sopa olarak kullananların başka gerekçeler yaratmak için bu tür ifadeleri kullanmalarını doğru bulmuyorum.
(İmamoğlu duruşmasının olduğu gün Almanya ziyaretine gitmesine ilişkin yöneltilen soruya) Açıklama yaptım. Televizyonda yaptım üstelik açıklamayı. Olumsuz bir karar çıkacağını asla düşünmüyordum. Çünkü bu konuda yüzlerce içtihat var. İki, bir önceki duruşmada tanıklar dinlenmiş, soruların Soylu bağlamında sorulduğunu ve bunun mahkeme tutanaklarına geçtiğini, bilirkişi raporu olduğunu, bilirkişi raporunda da benzer bir ifadenin yer aldığını… Bütün bunların hepsi var zaten. Yüzlerce içtihat var. Bilirkişi raporu var. Artı hâkimin tutanaklara geçirdiği kendi ifadesi var. Normalde olması gereken beraattir. Bu kadar basit. Yargının sopa olarak kullanıldığı bir düzene demokrasi denmez. Dolasıyla şu anda görünen tablo yargı aracılığıyla siyaseti dizayn etmeye çalışıyorlar. Bu kabul edilemez. Kaldı ki olayı sürekli takip eden birisiyim. Almanya’ya gittim diye bu olayları takip etmiyorum değil. İki, yurtdışına gidiş, ‘beyler ben geliyorum, hepiniz hazır mısınız’ denilecek bir olay değil. Yurtdışına giderken önceden bir hazırlık yapıyorsunuz. Onların uygun zamanlarını buluyorsunuz. Randevular ona göre ayarlanıyor. Bütün bunları göz ardı etmeden olayları sağlıklı analiz etmek gerekiyor. Zaten gittim, saati saatini takip ediyoruz, bu karar çıktığı andan itibaren biz hemen özel uçak kiraladık ve geldik.
"16 milyon İstanbullunun iradesine kumpas kurulmuştur"
(Bahçeli, kararı Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yönelik bir kumpas olduğuna ilişkin değerlendirmesine yanıt olarak) Hayır. Herkes kendi penceresinden yorumlayabilir. Dolayısıyla sayın Bahçeli’nin öyle bir yorumu var. Ben de okudum o yorumu. Herkes kendi penceresinden yorumluyor. Ama kumpas diye bir şey olursa 16 milyon İstanbullunun iradesine kumpas kurulmuştur. Bu doğrudur.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı
(Aday olmak isteyip istemediğine ilişkin soruya) Cumhurbaşkanlığı konusunda yine çok samimi ifade edeyim; kararı verecek olan Altılı Masa’dır. Bu konuda kendi aramızda da görüş birliğini sağladık. Şimdi ben Altılı Masa’nın bir üyesi olarak onların iradesi dışında başka bir şey deklare edersem bu doğru olmaz. Altı lider, bir araya gelip ‘evet, bizim adayımız sizsiniz’ derlerse elbette aday oluruz. Bu kadar basit. Ama ben kurallara uyan, liderlere saygı duyan, liderlerin iradesine saygı duyan bir kişiyim. Biz birlikteyiz, beraberiz. Bütün kararları da beraber, birlikte alıyoruz. Uygar insanlar gibi düşüncelerimizi açıklıyoruz. Bizim demokrasi tarihimizde ilktir. Bu ilk altı liderin bir araya gelmesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda irade beyan etmeleri son derece önemli ve değerlidir. Dolayısıyla o altı liderin ortak iradesine her zaman saygı göstereceğiz.
"Bize kral değil, kural lazım"
(Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olma ihtimali nedir?) Tahmin ediyorum, illa bir şeyler alacaksınız. Ama üzülerek ifade edeyim, bir şey alamayacaksınız. Sorun kişi sorunu değil, en büyük hata bu. Sizler televizyoncusunuz. Sorun, kişi sorunu değil. Sorun bir sistem sorunu. Ali olsa ne olur, Veli olsa ne olur. Sistemi değiştirmek, demokrasiyi getirmek istiyoruz. Altı liderin uzun süredir devam eden bir çabası var. Bu çaba sıradan bir çaba değil. Bir araya geliyoruz ama bir araya gelmeden önce her parti güzel alt çalışmalar yapıyor. Liderlerin önüne metinler geliyor. Dağıtılıyor. Okunuyor. Genel başkan yardımcıları, ekipler çalışıyorlar. Dolayısıyla biz önce kendi aramızda neyi, nasıl yapacağımızı halka anlatmalıyız. Sistemi bıraktık, kim olacak Cumhurbaşkanı adayı… O zaman siz sistemin devam etmesini istiyorsunuz. ‘Bir kral gitti, bir başka kral gelsin. Kural falan istemiyoruz…’ Biz tam tersini söylüyoruz. Bize kral değil, kural lazım. Biz kurallı bir demokrasi istiyoruz. Kuralların olduğu bir demokrasi istiyoruz. İnsan haklarının, yargı bağımsızlığının olduğu, bağımsız kurumlara sıcak siyasetin müdahale etmediği kuralları istiyoruz. Bu kurallarla bir devletin sağlıklı yönetileceğine inanıyoruz. O çerçevede hareket ediyoruz.
Olayı tamamen bıraktık, yeni kral kim olacak… Arkadaşlar, yeni kral ne demek. Biz kral falan istemiyoruz. Benim isteğim, medyanın da bir kişinin peşinde koşan medya düşünebiliyor musunuz, kim olacak acaba? Bu tamamen sarayın ve Cumhur İttifakı’nın medyayı teslim alması demektir. Hep bunu tartışın diyorlar. Kim olacak bunu tartışın diyorlar. Sizler bunu tartışıyorsunuz. Kusura bakmayın, bizi eleştiriyorsunuz, ben de sizi eleştireyim. Sistemi bir masaya yatırmanız lazım. Ne oldu bu sistem? Türkiye nereye gitti? Erdoğan geldikten sonra hangi kurumlar nasıl yozlaştı, dejenere oldu? Devlette çürüme nasıl başladı? Yolsuzluklar nasıl örtüldü? TBMM’de yolsuzluk yapanlar hakkında soruşturma açılmayacak diye kanun çıkarıldı. Bu hiç tartışılmadı arkadaşlar. Hayret ediyorum ben. Parlamento bir kişinin vesayeti altında. Bunun tartışmıyoruz, efendim kim Cumhurbaşkanı adayı olacak.
Ekrem İmamoğlu kararı
(Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı) Belediye başkanlarımız görevlerinin başındalar. Hepsi de başarılı görevlerini yapıyorlar. İstanbul’un rantını kaybeden saray, İstanbul’un rantını almak istiyor. Rantı almanın tek yolu da belediye başkanını belediye başkanı olmaktan çıkartmak. Yani yetkisini almak. Bir anlamda yargıyla görevini sonlandırmak. Bu konu, hukuk açısından kabul edilebilir değildir. İstanbulluların seçtiği bir kişiyi siz görevden alamazsınız, yargı sopasını kullanarak. Ne adalete ne ahlaka ne yasalara ne vicdana uyar.
(Çoklu aday) Hiç konuşulmadı ki. Masada her şey tartışılır. Biz uygar insanlarız. Bu konu hiç tartışılmadı. Niye tartışılmasın. Tartışmayabilir, tek aday üzerinde mutabakat sağlanabilir. Bunlar olur. Ama hiç konuşulmadı. Konuşulmayan bir konu için dediğim gibi… Bir genel başkan getirir böyle bir tartışma yapalım derse olur. Tartışılır.
Aday belirleme süreci
(Aday ne zaman belirlenecek) İki temel konu üzerinde altı liderin anlaşması lazım. Bizim cumhurbaşkanı adayını belirlememiz için. Birincisi hükümet programı. Yani hükümet programı belirlenmeden bizim kalkıp cumhurbaşkanı adayını belirleme şansımız yok. Cumhurbaşkanı ve liderlerin neler yapacağı konusunda ortak mutabakatımızın olması lazım. Yani eskiden seçimlerden sonra yapılırdı. Koalisyon çalışmaları, şimdi doğal olarak seçimlerden önce yapılması ve sonlandırılması ve altı liderin altına imza atması, biz bunları yapacağız demesi lazım. İkincisi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme hangi takvim içerisinde nasıl geçeceğiz ve nasıl yöneteceğiz. Her partide ekipler kendi içinde çalışıyorlar. Genel başkan yardımcıları ayrıca kendi aralarında çalışıyorlar. Büyük bir ihtimalle bu toplantıda olmasa bile bundan sonraki toplantıda hükümet programını yine kamuoyuna açıklarız. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yol haritası üzerinde de çalışılıyor. Geçen toplantıda kısmen konuşuldu. Biraz daha olgunlaşması lazım.
Seçim güvenliği
Yasal süreç içerisinde kurallara uygun bir seçim bekliyor musunuz? Hayır beklemiyoruz. YSK’ya güvenmiyoruz. Yargıya olan güvenimiz, vatandaşın yüzde 30 bizim de aşağı yukarı yüzde 30’un altında. Yargıya da güvenmiyoruz. Ama biz kendi partimize, kendi kadrolarımıza, altı liderin kadrolarına güveniyoruz. Seçim güvenliğini biz kendimiz alıyoruz. Her sandıkta mutlaka görevlilerimiz olacak. Sivil toplum örgütlerinden, gönüllü avukatlarımızdan büyük ölçüde yardım alacağız. Dolayısıyla biz yasaların bize sağladığı bütün olanakları kullanacağız.
(Anayasa değişikliğine ilişkin partinin kararı) Daha netleşmedi. Bunu alıp önce kendi aramızda tartışacağız. Anayasa hukukçularından görüş istedim. Ne diyecekler. Doğal olarak bizim ilk başvuracağımız kaynak. Büyük bir olasılıkla Altılı Masa’da görüşülür. Orada da bir değerlendirme yapacağız.
"YSK’ya güvenmiyoruz, yargıya da güvenmiyoruz"
(YSK Başkanının açıklamaları var, bu açıklamalar ihsası rey anlamına mı gelir? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olmayacağı sorusu üzerine ‘Özel bir çalışma yaptırdığını bunu YSK üyeleriyle henüz paylaşmadığını ama bir fikri oluştuğunu’ söylemiş ancak ‘Cumhurbaşkanı adayı olmadan da bunu ifade etmenin doğru olmadığını’ söylemiş. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?) Koltuğunu saraya borçlu olan bir yargıç yargıç değildir. YSK’da iyi yargıçlar da olabilir ama başkanın böyle bir açıklama yapması asla ve asla kabul edilemez ve doğru değil. Yargıçlığın hakkını veren hiçbir hakim bu açıklamanın da yanında olamaz. Biz YSK’ya güvenmiyoruz, yargıya da güvenmiyoruz. Hukuk üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar veren yargıcın başımızın üstünde yeri var. Bu tür yargıçlar var mı? Evet var, biz bunları biliyoruz zaten. Bu tür kararlar alan, hukukun üstünlüğüne ve vicdani kanaatine göre karar veren yargıçlar var, her kademede var. Ama bu yargıçlar üzülerek ifade edeyim; sınırlı sayıda yargıç cübbesi giyen kişiler tarafından yıpratılıyor. Yani yargıyı yıpratıyorlar, yargının itibarıyla oynuyorlar.
(Başörtüsü yasası, önümüzdeki dönemde anayasa düzenlemesi gelecek, İYİ Parti’nin eğilimi bu düzenlemeyi onaylama yönünde gözüküyor. Altılı masada daha farklı partiler görüş belirtti mi? Altılı masanın ilk ayrıldığı, farklı davrandığı konu haline dönüşebilir mi bu?) Altılı Masa'da elbette bu konu gündeme gelir, oturur konuşuruz. Neyin nasıl olması gerektiği konusunda, nasıl oy kullanılması gerektiği konusunda oturur konuşuruz. Bugünden bir yorum yapmak çok doğru değil.
(Normal seçim takvimi uygulanırsa seçimler 18 Haziran’da ancak AKP’nin seçimleri birkaç ay erkene almak istediği yönünde haberler var böylece üçüncü defa Sayın Erdoğan’ın adaylığına yönelik tartışmalar da bitirilmek isteniyor. Böyle bir teklif gelirse destek verir misiniz?) O konuda ben bir açıklama yapmayayım izin verirseniz bugün o konuda açıklamayı parti sözcümüz yapacak.
HDP'ye kapatma davası
(İmamoğlu kararının ardından HDP’nin kapatılma davasının da seçime kadar sonuçlanacağını ve partinin kapatılacağı yorumları yapılıyor. Sizin öngörünüz nedir, parti kapatılır mı? Kapatılırsa ne olur?) Ben parti kapatmalarını doğru bulmuyorum. Partileri kapatmak sorun çözmüyor çünkü kapattığınız partiler başka isimle yeniden çıkıyor. Yasak getirmenin demokrasilerde bir mantığı yok. Bir partinin iktidar olup olmayacağına halk karar vereceğine göre partiyi kapatmanın bir mantığı yok. Doğru bulmuyoruz.
Yurt dışı seyahatleri
(Üst üste 3 yurt dışı seyahatiniz oldu; ABD, İngiltere, Almanya. Kamuoyunda da zaman zaman eleştirildi. Peki siz eğer önünüze anketler de geliyordur, bu seyahatlerin size lehte ya da aleyhte herhangi bir katkısı ya da etkisi olduğunu gördünüz mü?) Böyle bir analiz biz hiç yapmadık. Anket de yapmadık. Ama siz eğer Türkiye’yi büyütmek istiyorsanız ve Türkiye’nin yeni bir sıçrama yapmasını istiyorsanız bilgiye dayalı bir ekonomiyi yaşama geçirmek zorundasınız. Teknolojideki atılımı Türkiye yakalamak zorunda aksi halde çok ama çok büyük sorunlarla karşılaşacak. Katma değeri yüksek ürün üreten ülkelerin pazarı haline gelecek, biz pazar olmak istemiyoruz. Biz üretmek istiyoruz. O nedenle benim, Amerika’ya, İngiltere’ye gidişim öyle, Almanya’ya gidişim bu nedenle. İkinci Yüzyıla Çağrı beyannamesinde biz açıklamıştık, İkinci Yüzyıla Çağrı vizyonunda da onun içini doldurduk, neyi nasıl yapacağımıza dair. Önümüzdeki yüzyılı Türkiye nasıl inşa etmeli? Temel parametreler ne olmalı? Geçmiş yüzyılı değil, geçmiş yüzyıldan ders çıkaracağız ama gelecek yüzyıl…
(Seçimlerle ilgili bir öngörünüz var mı? Erdoğan, ’18 Haziran’da seçimler olacak’ derse, bir kez daha seçilebilir mi seçilemez mi durumuna bakacak mısınız?) Haziran ayı seçim olsa, Erdoğan YSK’ya başvursa dese ki; ‘Ben aday olabilir miyim?’ Oradan aksi bir kararın çıkacağına inanıyor musunuz? Onun için onu tartışmanın hiçbir mantığı yok. Biz, YSK’ya güvenmiyoruz zaten. İradesini saraya bağlamış bir yargı olur mu? Var. Az önce söyledim, milletin oyuyla geliyorsunuz parlamentoya, rüşvet soruşturulmasın diye kanun çıkarıyorsunuz. Akıl alacak şey değil. Bunları yaşıyoruz. Garibime giden, bunların kamuoyunda hiç tartışılmaması. Rüşvet o kadar meşrulaştı ki yolsuzluk o kadar meşrulaştı ki…
Asgari ücret tartışmaları
(Enflasyon, hayat pahalılığı…Asgari ücret ne kadar olursa siz tatmin olursunuz?) Asgari ücretle ilgili kendi düşüncemizi söyledik 10 bin 128 lira diye açıkladık çünkü hem milli gelirdeki artışı hem de enflasyondaki artışı dikkate alarak normalde asgari ücretin 10 bin 128 lira olması gerekir diye bir düşüncemiz var. Beni rahatsız eden ya da bizi rahatsız eden asgari ücret belirlenirken açlık sınırının dikkate alınmış olması, bir sendikacı tarafından bunun dillendirilmesi. Rahatsız eden nokta o. İşçinin hakkını savunacak kişi milli gelirdeki artıştan pay isteyecek, enflasyonun giderilmesini isteyecek. Açlık sınırı ne demek?
(Hem Ekrem Bey hem Mansur Bey görevlerinin başındalar’ dediniz, siz ısrarla bunu söylüyorsunuz ama kendileri acaba ‘Biz aday değiliz, lütfen bizi tartışmayın’ deseler bu iş daha iyi olmaz mı?) Yeri, zamanı gelirse o da olur.
(İBB’de demokrasi nöbeti gibi süreç başlayacak mı? Böyle bir ihtimal var mı?) Tutulabilir, öyle bir şey yapılabilir, örgüt de yapabilir.
(İçişleri Bakanı’nın ‘İmamoğlu ilgili karar kesinleşirse görevden alırım’ şeklindeki açıklamaya ne dersiniz? Bir de seçimlerden önce İBB’de böyle bir el değişikliği siyaseti nasıl etkiler?) Bir kral yetmedi şimdi ikinci kral ortaya çıkmaya başladı; ‘Alırım.’ Kim oluyorsun da alıyorsun? Ciddiye alınacak bir insan değil." (ANKA)