Bu eserler, Cumhuriyet’i Cumhuriyet yapan hoşgörü ve ifade özgürlüğünü yansıtıyor

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

1996 yılında kurulan Aydın Doğan Vakfı yönetimi, Cumhuriyet’in 100. yılına dönük faaliyetlerini planlarken “Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması” arşivini taradı. Arşivde yer alan 90 bini aşkın eser taranırken bu yılın ilk etkinliğinin adı belirlendi:

  • Yüzüncü Yılda Yüz Yüze Sergisi…

90 bini aşkın eser arasından evrensel ilkeler doğrultusunda seçim yapıldı. Eserler, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ile işbirliği kapsamında öğrenciler arasından seçilen günümüz çizerleriyle paylaşıldı:

-          Cumhuriyetimizin oluşturduğu ilkeler üzerinden eserlerdeki temel kavramı yeniden görselleştirmenizi bekliyoruz.

Arşivden seçilen eserler ile yeni üretilen eserler ilişkilendirilerek “yüz yüze” kavramına dayalı sergi tasarlandı.

Aydın Doğan Vakfı Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın davetiyle geçen hafta Hakan Güldağ’la birlikte Mimar Sinan Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’ne gittik. Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’nın 38. Ödül Töreni ile “Yüzüncü Yılda Yüz Yüze” sergisinin açılışı birleştirilmişti.

Vakıf Genel Müdürü Candan Fetvacı, sergi alanını işaret etti:

-          Küratör, arşivden seçilen eserle onunla ilişkilendirilen yeni eseri yüz yüze bakacak şekilde sergiyi tasarladı. Eserler arasına Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün o çizgilere uygun sözleri yerleştirildi.

Vakıf Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, törende söze şöyle girdi:

-          Savaşlar, özlediğimiz barış, ucundan köşesinden kırpılan özgürlükler, iklim krizi, zorunlu göç ve mülteciler, kadın ve kız çocuklarının durumunu düşündüğümüzde, bu konuları ve daha nicesini barındıran bir toplumsal bellek oluşturduğumuzu düşünüyoruz.

Sözünü ettiği “belleğin” hiç söze başvurmadığını vurguladı:

-          Dolayısıyla da sesini yükseltmeyen; çizginin gözden yüreğe işleyen gücüyle insanı etkileyen, düşündüren eserlerden oluşan bir bellek. Yarışmamız hep evrensel değerlerin savunucusu oldu ve dünyadaki haksızlıkların gündeme taşınmasına imkan sağladı.

Cumhuriyet’in 100’üncü yılına işaret etti:

-          Çizgilerde, renklerde, hep Cumhuriyet’i Cumhuriyet yapan hoşgörü, ifade özgürlüğü, eşitlik gibi temel değerleri görüyoruz.

Vakfın Kurucusu ve Onursal Başkanı Aydın Doğan, 38’inci yarışmaya giren eserlerin derlendiği kitaptaki yazısında karikatürle ilgili şu mesajı verdi:

-          Yaşadığımız çağın önemli sosyal, siyasal veya ekonomik konularını çarpıcı biçimde toplumun hafızasına yerleştirmekte mizahın büyük rolü var.

“Birkaç çizgi”nin aslında en güçlü yazılı veya sözlü ifadenin yerine geçtiğini kaydetti:

-          Bu özelliği ile karikatür çok etkili bir iletişim aracına dönüşür. Bir karikatür, iyiyi kötüyü, güzeli çirkini, üzüntüyü sevinci, kısacası pek çok şeyi anlatır.

Pek çok küresel konunun karikatür sanatçılarına malzeme olduğunun altını çizdi:

-          İklim değişikliği, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve özellikle kadın-çocuk hakları, şiddet, göç gibi küresel sorunlar sanatçıları harekete geçmeye zorluyor. Sanatçılar birkaç kalem darbesiyle çözüm bekleyen bu durumları ve savundukları fikirleri ortaya koyuyor.

İngiliz yazar Joseph Conrad’ın sözünü anımsatarak yazısını noktaladı:

-          Karikatür, bir şakanın yüzünü bir gerçeğin üzerine koymaktır…

“Yüzüncü Yılda Yüz Yüze” sergisi 31 Ocak 2023’e kadar Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezi’nde, “38. Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması”nda ödül alan ve vitrine çıkarılmaya değer görülen eserler de 31 Ocak 2023’e kadar Caddebostan Kültür Merkezi’nde görülebilecek…

‘Cömert Dinleme’ Davos gündemine girdi 

VUSLAT Vakfı Kurucusu Vuslat Doğan Sabancı’nın, “Cömert Dinleme: Yeni İş Dünyasında En Çok İhtiyaç Duyduğunuz Beceri” başlıklı makalesi Davos’ta bugün başlayan “Dünya Ekonomik Forumu” (WEF) gündemine girdi.

Vuslat Doğan Sabancı, söz konusu makaleye şöyle başladı:

-          “Büyük istifa” ya da “Sessiz istifa” trendinin bize öğrettiği, liderler olarak çalışanlarımızı cömertçe dinlemeyi başaramadığımızdır.

Günümüz çalışanlarının kararsız, şüpheci ve güvensiz hissettiğinin altını çizdi:

-          İzleyebileceğimiz ve izlememiz gereken yollardan biri, çalışanlarımızı cömertçe dinlemektir.

Bu noktada, “Cömert dinleme nedir?” sorusunu ortaya atıp yanıtladı:

-          Cömertlik insanlığın ve hepimizin mutluluğunun nasıl birbiriyle bağlantılı olduğunu anlamaya dayanır. Cömertlik açıklık, cesaret, merak ve duyarlılık gibi değerleri ifade eder.

COVID-19 sonrasında çok önemli bir dönüm noktasına gelindiğini kaydetti:

-          Liderler, kurumlarının kültürlerini yeniden şekillendirmek için önemli bir fırsata sahipler. Düşünce çeşitliliğini teşvik eden, çalışanların kendilerini değerli hissettikleri ve potansiyellerini gerçekleştirebildikleri kapsayıcı sistemler kurma fırsatına sahipler.

Ardından ekledi:

-          Liderler için iş yerinde dinleme, yalnızca çalışanlarının iş performansını ve iş bilgisini artırmakla kalmayıp, tükenmişlik sendromunu ve stresi azaltarak mutluluklarını artırabileceklerini, güvende hissetmelerini de sağlayabilecekleri anlamına gelir.

“Cömert dinleme” için önyargıyı bir kenara bırakmak gerektiğine vurgu yaptı:

-          Neden konuşmaya temiz bir sayfa açarak başlamıyor ve cesaret, şefkat, açıklık ve anlayış sunmuyorsunuz? Her birimiz farklı geçmişlere, eğitimlere ve bilgilere sahip bir şekilde iş yerine geliyoruz. Bu yüzden birini dinlerken neler öğrenebileceğinizi asla bilemezsiniz.

Vuslat Doğan Sabancı, şu tavsiyeyi özellikle aktardı:

-          Bir kişiyle tanıştığınızda onu dinlemeyi ücretsiz bir öğrenme fırsatı olarak görün…

‘Yerine birini bul’da aklıma ilk o geldi ama ‘vefat’ı uzun atladım

PAZAR günü yazımı yazarken eşim Emine Munyar önce salondan seslendi, sonra yanıma geldi:

-          Şimdi İlhan Oğuz’un Facebook sayfasında okudum. Sezai Babakuş 8-9 ay önce vefat etmiş.

O an 1979 yılına, ANKA Ajansı’nda çalıştığım günlere döndüm. İİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’ndan sınıf arkadaşım Sezai Babakuş, kız arkadaşıyla el ele Behice Boran’ın Başkanı olduğu Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) haber bültenlerini getirirdi.

Derken 1981 yılında Dünya Gazetesi’nde yolumuz kesişti. 5-6 aylık çalışma dönemi sonrası farklı yayın organlarına savrulduk.

1986 yılı ortalarında Hürriyet’te ekonomi muhabiriyken Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü bursuyla İngiltere’ye dil eğitimine gitme şansını yakaladığımda Genel Yayın Yönetmenimiz Çetin Emeç şartını ortaya koydu:

-          Yerine iyi bir gazeteci bul, öyle git.

Aklıma ilk gelen Sezai Babakuş oldu. Döndüğümde, 1987 yılında yeniden yollarımız ayrıldı.

1990 yılında köklerinin izini sürmek üzere Abhazya’ya gitti. Orada 6 yıl Devlet Başkanlığı, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı bünyesinde ekonomi ve dış ilişkiler danışmanı olarak çalıştı. 1997-1999 döneminde Moskova’da gazetecilik yaptı. 1999’da Türkiye’ye döndü. CSA konuşmacı ajansının ortağı olarak çalışmalarını sürdürdü.

Meslek deyimimizle uzun atladığım vefat haberini duyunca internette tarama yaptım, 1-2 Nisan 2022 tarihli Sakarya yerel yayın organlarını okudum:

  • Sakaryalı gazeteci Sezai Babakuş vefat etti…

Işıklar içinde uyu Sezai kardeşim…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar