Deprem herkes için afet değil!

Yasemin SALİH
Yasemin SALİH İYİLİK FABRİKASI

Büyük Marmara depremi ya da Gölcük depremi diye akıllarda kalan, yakın tarihimizin en büyük doğal afetinin yaşandığı gün, korkunç bir yıkım yaşadı Türkiye… 18 binin üzerinde kişi, yıkılan binaların altında can verdi. 17 Ağustos 1999’un sabahında hayatta kalanlar ise izleri silinmeyecek psikolojik travmalar yaşadı.

Çok şey konuşuldu geçen 22 yılda. Başka depremler de gördük. Başka felaketlerde yıkıldık, yaralarımızı sarmaya çalıştık. Depremler, seller, yangınlar… Hepsi insanlık tarihinin “doğal” olayları ama bugünün bilinç seviyesinde her ülkede aynı felaketi doğurmuyorlar.

Eskilerin zelzele dediği, yer sarsıntısı ya da deprem neden bizler için bu kadar büyük bir kabus. Çünkü kendimizi tıpkı bir kabusta olduğu gibi çaresiz hissediyoruz. Başka ülkelerde 6,7 şiddetinden depremler izleyip kimsenin burnunun kanamadığını izliyoruz televizyonlardan, şaşırıyoruz. Peki neden? Neden biz depremi bu kadar şiddetli yaşıyoruz? Depremi afete dönüştüren nedenleri Jeoloji Mühendisi ve deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan anlattı…

1- YILDA 500 BİN DEPREM OLUYOR

Deprem, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayı olarak tanımlanıyor. Depremin yıkıcılığı, türüne, büyüklüğüne bağlı değişiyor. Depremin büyüklüğü moment magnitüd ölçeği (ya da eski adıyla Richter ölçeği) ile belirleniyor. Bu ölçeğe göre 3 ve altı büyüklükteki depremler genelde hissedilmiyor. 7 ve üstü büyüklükteki depremler ise yıkıcı olarak nitelendiriliyor. Ancak bu, yaşanılan ülkeye göre de değişebiliyor. Depremin meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvvetini etkiliyor. Yeryüzüne yakın noktada gerçekleşen depremlerin daha çok hasar verdiği biliniyor. Dünyada her yıl yaklaşık 500 bin deprem meydana geliyor ve bunların 100 bin kadarı hissediliyor. Türkiye, dünyada sıklıkla ve küçük şiddetlerde depremlerin meydana geldiği 13 ülkeden biri.

2- DEPREM OLMAZSA ORMANLAR, SULAR OLMAZ

Bazı bölgeye özgü jeolojik, jeomorfolojik ve yapısal özellikler düşük şiddetli depremlerde bile güçlü şiddette bir sallantıya ve yıkıntıya neden oluyor. Buna amplifikasyon etkisi deniliyor. Türkiye, bu etkinin yüksek olduğu ülkelerden biri. Yer çatlakları, baraj, köprü, nükleer tesis gibi büyük ve geniş yapılar depreme bağlı büyük tehlike oluşturuyor. Türkiye bir deprem ülkesi ve depremin sona ermesi düşünülemez. Depremlerin olması da gerekir. Depremler sayesinde ormanlar, kaynak suları oluşur. Yararlıdır deprem, enerji kaynağıdır. Maden yataklarını, kaplıcaları, sulak alanları, tarım alanlarını oluşturur. “Ne olur deprem olmasın” demek, yaradılışta kusur bulmak anlamına gelir.

3- NÜFUS YOĞUNLUĞU AZALTILMALI

Ülkelerin gelirleri ve nüfus yoğunlukları da depremin yıkım eşiğini belirler. Türkiye’de ulusal gelirden alınan pay, 7 bin 200 dolar civarında. Bu hesaplamaya göre Türkiye’de depremin yıkımcıl eşik değeri 5,7’dir. Sonrası öldürücüdür. Yunanistan’da gelir 18 bin 500 dolar, yıkım eşiği 6,4, İsrail’de 41 bin dolarlık gelire karşılık hesaplanan yıkım eşiği 7,3, Japonya’da gelir 39 bin dolar, deprem 7,2’den sonra öldürücüdür. Amerika’da gelir 63 bin dolar ve deprem 7,6’dan daha şiddetliyse yıkım yapar. Burada yapılaşma çok önemli. Çünkü kriterlerden biri de nüfus yoğunluğudur. Türkiye’de kilometrekare başına ortalama 109 kişi düşüyor. Gölcük depreminde Kocaelinin nüfus ortalaması 552 kişi idi. Yalova’da 250 kişiydi. İzmir’de 375 kişi, İstanbul’da ise 3 bin kişi yaşıyor bir kilometrekarede. Bu ne demektir? Yalova’dan kat kat daha büyük yıkım olabilir. Bu nedenle nüfus da kontrol altında tutulmalı.

4- AFETİ YARATAN İNSANDIR

Deprem doğaldır ama afet doğal değildir. Afetin ana nedeni depremi unutmaktır. Geçmişten ders çıkaramadığımız için depremi afet olarak yaşıyoruz. En önemli neden eğitimsizlik. Onlarca kitap yazıldı ama kimse okumuyor. Öte yandan ekonomi de afeti önler. Türkiye’de bir insanın önlem alabilmesi için aylık gelirinin 24 bin 500 TL olması gerekiyor. Bu veri; sağlam zeminde, sağlam yapıda oturmanın geçim endekslerine yansıtılmasıyla oluşturuldu. Türkiye’nin yüzde 2’si bu gelire sahip. Ortalama aylık gelir 2 bin 750 TL, yüzde 49’un aylık geliri 3 bin 100 TL’nin altında. Bu demektir ki aldığın para ne kadar azsa o kadar deprem sana yakındır. Sağlam zeminde sağlam evde oturmanın aylık kirası 3 bin 500 TL’den başlar.

5- MARMARA BÜYÜK DEPREM ÜRETEBİLİR Mİ?

Marmara bütün olarak hareket eder. Son Gölcük depreminde 132 atom bombasına eşdeğer enerji boşalmıştır. Marmara’nın yeniden aynı şiddette bir enerji boşaltması için uzun yıllar gerekiyor. Çünkü çok yorgun Marmara. Tekrar toparlanıp 7,2 ve üzerinde şiddette deprem üretebilmesi 2045’ten önce olmaz. 5,5-6 büyüklüğünde deprem üretebilir ama daha büyüğü için zamana ihtiyacı var. Deprem üretebilmesi için gerginlik üretmeli, şu anda o gerginlik oluşuyor ama kabuğunu kırabilmesi için 6 milyar cigatonluk enerji lazım. Bunun için de zamana ihtiyaç var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar