Ekonomide sandık yolu diken dolu

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Bu pazar ikinci sandık kuruluyor. Kim kimi destekleyecek, kim önde kim geride tartışıladursun ekonominin diken üstünde olduğu aşikâr… Öyle ki faiz, cari açık, enflasyon yetmezmiş gibi nakit avansından kambiyo kısıtlamalarına, döviz kıtlığının reel sektörü sıkıştırması had safhaya varmış…

Tam da bu noktada kafadaki sorular şekilleniyor; acaba seçimden sonra bu diken üstündeki piyasalar rahatlayacak mı? Daha genel haliyle, piyasa rasyonelliğe kavuşacak mı? Bunu bilmiyoruz ama umut ediyoruz. Her ne kadar Cumhurbaşkanı; “faizde indirime devam” dese de seçim sonucuna bakacağız.

PİYASANIN AKIL SÜZGECİ

Rasyonalite; akılcılık demek… Olan biteni, akıl süzgecinden geçirip, gerçekler üzerine inşa etmek demek… Rasyonaliten uzaklaşmak ise aklın kapsama alanı dışına çıkmak, gerçeği eğip bükmek ve “irrasyonel” davranışlar göstermek… Şu anda fiyatlama davranışlarındaki bozulma, buna net örnek…

Biliyoruz ki sebepleri sorgulamayan, sonuçlarla boğuşmak zorundadır. Şu anda temel sıkıntı, faizin nass’a bağlandığı, dövizin yakar top haline geldiği ortamda, sonuçlarla didişmekten, kök sebebe inemememiz… Bir bakıma ekonomi biliminin temel argümanlarını tartışamıyor, yorumlayamıyoruz.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Enflasyon rasyonel mi?

Değil… Elimizde 2 hanelisinden 3 hanelisine dek çok sayıda enflasyon rakamı var. ÜFE’si, TÜFE’si, İTO’su, ENAG’ına dek yüzdelerden yüzde beğen… Çare? Biliyoruz ki seçim ekonomisinin bütçeye yüklediği fazladan 1,2 trilyon liralık külfet, 31 Mart 2024’teki Yerel Seçim yolunda daha da artacak ve bu da enflasyonu yeni noktalara taşıyacak. Hal böyle olunca enflasyon rasyonel (anlaşılabilir) fakat kabul edilemez boyutta.

Dolar nereye koşar?

Yine piyasa normallerine göre cevap verirsek, 6 bin doları dahi bankadan sökebilmek için günlerce uğraşılan noktaya geldiğimizden, sandıktan sonra yukarı doğru meyledeceği algısı son derece güçlü. Bana en çok sorulan da bu soru; dolar kaç olur? Bunu kimse bilemez. İpi kimin göğüsleyeceğinden, kazananın likidite sıkıntısını çözme yolunda hangi adımı atacağına, KKM’yi ne yapacağına bağlı.

NOT

KAYBOLDUĞUM YERE SAKLANDIĞIMDA…

Kaybolduğumuz yer; aslında bizim saklandığımız, akıldışılık (İrrasyonel) iklimidir. Biz kaybolmadık, oraya saklandık. Şimdi de kendi kendimize körebe oynuyor ve halkı, “ekonominin yönetildiğine” inandırmaya çalışıyoruz.

Oysa yönetemiyoruz. Tıkandık. İhracatçı dövizinin %40’ına el konulduğuna mı yansın, bankada dövizi olana getirilen kısıtlamalara mı şaşalım? Bilen beri gelsin.  Firmaların dövize erişiminin giderek zorlaşması reel sektörün üzerindeki maliyet baskısını “tahammülfersa” hale getirdi.

Öyle ki hammadde taahhüdünü karşılayamıyor, ihracat bağlantılı siparişlerini yerine getiremiyorlar. Merak ediyorum, zaten zar zor ilerleyen ekonominin üretim bacağında bunu kendimize niçin yapıyoruz? Acaba seçim hengâmesinde bize söylenmeyen bir ajandası mı var ekonomi yönetiminin?

Biliyoruz ki kendimizi kaybettiğimiz bu yerden kendimiz çıkmadıkça bir hayalet veya bir kurtarıcı gelip bizi düze çıkarmayacak. Son bir hatırlatma; çaresizseniz, çare sizsiniz sevgili okurlar…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar