Gelen gitmiyor acep nedendir

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Tıpkı Yemen türküsündeki gibi… Ancak bir farkla… Yemen’e “giden gelmiyor acep ne iştir” diyorduk ve insanımız çöllerde harcanmasına ağıtlar yakıyorduk. Şimdi de benzer dramı, gelen ve bir türlü gitmeyen vergilerde yaşıyoruz. Üstelik kanunları geriye yürütülmesi tartışmasını da yaşayarak…

Ek verginin iptal talebini reddeden Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı, kanunların geriye yürütülmesi tartışmasını başlattı. TÜRMOB bu kararla anayasal vergilendirme, evrensel hukuk ilkeleri, mülkiyet hakkının ortadan kaldırabileceğine dikkat çekip; “geriye yürütmeyin” diyor.

DUBLE YOL OLUR DA DUBLE VERGİ OLMAZ MI?

Piyasa ekonomisi ağır aksak dahi olsa çalışırken, ayarını bozduk. Önce; heterodoks dedik, faizi zedeledik, sonra KKM ile finans dünyasına bubi tuzakları ürettik. Yetmedi, banknot matbaasını 3 vardiya çalıştırıp ortalığı banknota boğduk ve enflasyonu devlet eliyle ekonomi tahtına çıkardık.

Har vurup harman savurduğumuz kamu kaynakları tükenince vatandaşın gelirine göz diktik, “duble yola duble vergi” dedi, MTV’yi yılda 2’ye çıkardık. Mahkemeye başvuran on binlerce vatandaşın iptal talebini geri çevirdik. Bununla da yetinmeyip, gerekçeli kararla “geçmişe de uygularım” deyiverdik.

İKİ SORU İKİ CEVAP / Vergi yasalarının geriye yürütülmesi…

Yakın geçmişimizde olağanüstü vergi örneği?

Olmaz mı? Ekonomide başı her sıkıştığında bunu yapan yönetimlerimiz oldu. Rahmetli Özal da geçici vergi adı altında para topladı. Kayıp Yıllar 90’larda peşin vergi dendi, kazanılmamış gelire göz dikildi. Deprem dendi aynı döngü yine yaşandı. Bir geceliğine gelen nice vergi, yatıya kaldı ve asla gitmedi.

Anayasa Mahkemesi reddi ne anlama geliyor?

Anayasa Mahkemesi, depremin olumsuz etkilerinin giderilmesi amacıyla kurumlar vergisine bir defaya mahsus ek vergi getirilmesini öngören düzenlemenin iptal talebini reddetti. Bu karar; hukuk sisteminde kanunların geriye yürütülmemesi ilkesinin zedelenmesi anlamı taşıyor ve tehlikeli…

NOT

DEVLET AYGITINI VAKUMLU SÜPÜRGE YAPTIK

Kasada para yok ve kamu, kaynak oluşturmak için her yolu denemeye hazır. Anayasa imiş, vergi kanunları imiş, teamüller imiş, hepsi boş. Zira kamuya para lazım ve cebinde parası olan herkes “olağan şüpheli” misali, olağan vergi mükellefi muamelesi görüyor.

Peki, bunca para nereye gitti? Aslında bu, cevabını bildiğimiz bir soru ve tecahilüarifliğin (bilip de bilmezlikten gelme sanatı) gereği yok. Yandaşa, candaşa, betona, makam arabasına, fiyakalı kamu bankalarına, teşviklere, zombi şirketlere… Üstelik vazgeçilmiş 1,5 trilyonluk vergi de cabası…

Hal böyle olunca ülkenin taşına toprağına, tarımına, sanayisine, bitkisine, hayvanına ve insanına “vergimi cebinde taşıyan” unsurlar olarak bakılıyor. Biran önce cebindeki parayı vergi diye tahsil edeyim ki kurduğum bu israf düzeni devam edebilsin.

Yurt dışından kaynak arayışı da aynı mantık üzerinden yürüyor. Para bulalım ve mevcut çarkların dişlileri dönmeye devam etsin. Zira doludizgin harcamalar için bize kaynak lazım. Emekli sorun çıkarıyor, ücretli feryat ediyor. O halde yeni alanlar bulmak gerek. Yeni vergiler üretmek gerek.

Devlet aygıtını vakumlu süpürge haline getirip varımızı yoğumuzu vergi adı altında emerek, kendi saltanatlarını sürdüreceklerini sananlara bir hatırlatma; “zulmetmeye ahali kalmayacak, bilginize…”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar