Had bilmek yüceliktir

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Bilmek; Bir şeyi öğrenmiş, anlamış olmak, bilim, sanat veya zenaat alanında yeterli bilgi sahibi olmak… Duyup, zihnin kavradığı… Nice bilgi, kurudur. Cansız, durağan, sabit hareketsizdir. Ona canı, bilmek kazandırır. Yunus Emre; “Çün okudun bilmezsin Ya nice okumakdır” der.

Had bilmek, belki de bilginin en yüce mertebesidir. Haddini bilen, neyi bilmediğinin de farkına varandır. Çünkü had; bileni, cehalet çizgisiyle sınırlar. Cehalet; henüz bilmemenin tanımıdır. Giderilebilir bir şeydir; bildirirsin geçer, öğretirsin geçer.

-NEYİ BİLDİN? -HADDİMİ BİLDİM…

Ancak  cehaletin cehlinde olmak (echelü cahilin) tedavisi olmayan bir haldir ve tüm bilgeler böylesi birinden uzak durmayı önermiştir. Çünkü seni bu iklime çeker ve bilginin değer verilmediği diyarda mahveder. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Sen haddini bilenlerden misin?

Neticede bilmek; canlıyı mertebelendirir. Bir mantar, yağmurun şimşeğin ona büyüme vakti geldiğini bildirir de bir insan ancak bildiğinden emin, bilmediğinden tereddüt edebilendir. Mevlana’ya sormuşlar; “nicedir, okursun, öğrenirsin, sonunda neyi bilmiş oldun?” Cevap; kesindir; “haddimi bildim.”

İKİ SORU İKİ CEVAP

Had bilmezliğin yıkımı nedir?

Hayat, eninde sonunda ve bir şekilde sana haddini bildirir. Bu bazen hastalıkla olur, bazen iflasla veya yürümeyen planınla… Buna rağmen haddini aşıyorsan, cezası beraberinde gelecektir. En güçlü hadsizler dahi, güçten düştükleri anda tüm hadsizliklerin bedelini mutlaka ödemişlerdir.

Haddini bilenin ödülü?

Koltuğa oturduğunda berber sorar? “Saç mı sakal mı?” Sen de cevap verirsin; “hepsi…” Ancak berber yüzündeki her kılı kesmez. Haddini aşmış sakal, haddini aşmış bıyık, haddini aşmış saçı tıraş eder de kaşlarına kirpiklerine dokunmaz. Oysa onlar da kafandakilerdir. Fakat kaş ve kirpik; yüzün güzelliğinde haddini bilenlerdir ve onlara dokunmaz berber…

NOT

ÇOK VERİP AZDIRMASIN, AZ VERİP GEZDİRMESİN

Tüm bilgelikler ve öğretiler; haddi bilmeye dair öğütler sunar. Fazla gücün sahibine; faydadan ziyade zarar verdiği bilinir. Fazla paranın eğer yönetilmezse yıkıcılığından söz edilir. Fazla tevazu dahi önerilmez. İbni Haldun; “haddini aşmış tevazu gösterirsen, vasat bir hadsizden öğüt alırsın” der.

Parayı cebinde taşı. Ancak o zaman sana hizmet eder. Fakat parayı gönlüne alırsan, sen ona hizmet edersin. Tıpkı kayık ve su ilişkisi gibi… Kayığın dışındaki su seni yüzdürür ama kayığın içine giren su ise seni batırır.

Çok verilince azan çok insan gördüm. Bu yüzden paylaşmak, zekât vermek önerilir. Az verilince gezeni de gördüm. Dilenir, muhtaç düşer, kapı kapı gezmek zorunda kalır. Çoğa çare; paylaşmaktır. Aza çare; üretmektir. Çoğu olan paylaştıkça, azı olan çalıştıkça dengeye varmayı murat eder.

HADSİZLİĞİN 5 YIKIMI: 1-Haddini aşan, zıddına döner, 2-Hak hukuk tanımaz, zalimledir, 3-Kuralları çiğnemeyi marifet sayar, 4-Şımarmıştır, hata yapacaktır, 5-Hadsizler yasa sayısını çoğaltır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sürekli alkışla olmaz 17 Nisan 2024
24 saatlik dogfighting 15 Nisan 2024