Mezopotamya’nın kadim Boğazkere üzümü iklim krizinde

Yasemin SALİH
Yasemin SALİH İYİLİK FABRİKASI

Doğu Anadolu’da bağbozumu, iklim krizinin izleriyle başladı. Mezopotamya’nın kadim üzüm türü Boğazkere’nin üretimi Diyarbakır’da 3'te bir oranında azaldı. Elazığ’ın 1150 rakımlı Alpagut köyündeki bağlara gözleri gibi baktıklarını belirten Mey Diageo Türkiye Genel Müdürü Levent Kömür, “Sözleşmeli çiftçilere finansman ve eğitim desteği veriyoruz” diyor.

Alpagut; Ermenicede “güneşli” anlamına geliyor. Elazığ’ın Kuzova bölgesindeki 1150 rakımlı bu köy, sonbaharda gündüzleri neredeyse 30 dereceye kadar ısınırken, geceleri 10 derecenin altına iniyor. İşte tarihçilerin Mezopotamya’da 5 bin yıldır yetiştiğini söylediği Boğazkere üzümünün tadını da bu sıcaklık farkı veriyor. Son dönemde iklim değişikliği bu mucizevi klimatik olayı olumsuz etkiledi. Elbette Boğazkere de bundan nasibini alıyor.

Doğu Anadolu’nun kadim üzüm türleri Boğazkere ve Öküzgözü yetiştiren çiftçiler, işte bu iklim değişikliğinin gölgesinde bağbozumu yapıyorlar. Zira ısı değişikliği nedeniyle eskiden ekim sonunda girilen bağlarda, artık tam bir ay önce hasat başlamış durumda. Mey Diageo, Alpagut köyündeki kendine ait bağlarda basın mensuplarıyla birlikte bağbozumu yaptı. Avrupalı uzmanların yakından ilgilendiği, Anadolu’ya has bu iki üzüm türünün geleceğiyle ilgili konular da masaya yatırıldı.

Mey Diageo Genel Müdürü Levent Kömür, boğazda buruk tat bıraktığı, başka bir deyişle “kerdiği” için bu adı alan Boğazkere üzümünün, Diyarbakır’da ciddi oranda azaldığına dikkat çekiyor konuşmasında. “Eskiden bir köyden bin 500 ton üzüm alınırken şimdi 500 ton bile zor alınıyor” diyen Kömür, üretimdeki azalmayı üç nedene bağlıyor: “Başta iklim değişikliği nedeniyle üretim etkilendi. Diğer nedenler ise göç ve fl oksera denilen bağ bitleri.”

Binlerce yıllık bağcılık geçmişi var

Doğu Anadolu’da 7 bin yıllık bağcılık geçmişi bulunduğunu belirten Levent Kömür, çiftçilerle birlikte, yanlarına akademisyenleri de alarak Boğazkere ve Öküzgözü türlerinin sürdürülebilirliği için yeni projeler ürettiklerinin altını çiziyor. Bu çalışmaları ise şöyle anlatıyor: “Türkiye’de bu topraklara ait yüzlerce üzüm çeşidi mevcut. Mey Diageo olarak Elâzığ ve Şarköy’deki toplam 55 hektar büyüklüğündeki bağlarımızda Anadolu’nun karakterli üzümlerini yetiştiriyoruz. Yatırımlarımızla tarımı destekliyor, bölge halkına işgücü imkânı sağlıyoruz. Pandemide üreticinin yanında olmak için tüm mahsulü satın aldık. Hepsini ticarete dönüştürmedik ama üretimde sürekliliği sağlamak adına bunu yapmamız gerekiyordu. Ayrıca üniversitelerle tohum ıslah çalışmaları yürütüyoruz. Mazottan gübreye kadar destek veriyor, çiftçilere eğitimlerle bilinçli üretim tekniklerini anlatıyoruz.”

Mey Diageo’nun Elazığ’daki Kayra tesislerinin tarihi 1942 yılına uzanıyor. O yıllarda küçük bir atölye iken 1944’te büyük bir tesise dönüştürülen bu fabrikada yıllık şarap üretimi bugün 6,2 milyon şişe. Öküzgözü ve Boğazkere’yi yerinde işleyebilen tek üretim tesisi olan bu alanda, çalışanların büyük bölümü kadın.

Sözleşmeli çiftçi sayısı artacak

Bir diğer dikkat çektiği konu ise sözleşmeli çiftçilik. Mey Diageo’nun Türkiye çapında toplam 700 hektarlık alanda bağcılık yapan 650 sözleşmeli çiftçisi var. Elazığ’da ise geniş bağ alanları olan 6 çiftçi ile alım garantili sözleşme yapılmış durumda. Bu yıl iki bağcının daha bu ekosisteme katılacağını belirten Levent Kömür, “Tarım Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 2018’de 450 bin hektarlık bağ alanında 4 milyon ton üzüm üretildi. Türkiye, şu anda dünyanın beşinci büyük bağ alanına sahip ülkesi. Yaş üzümde üçüncü, kuru üzümde ise birinci sıradayız. Mey Diageo olarak çiftçilik yapılanmasına 2005’te başladık. 2011 yılında da Çiftçi Belgesi aldık. Kendi bağlarımızın dışında 650 sözleşmeli çiftçiden, yıllara göre değişmekle birlikte yılda ortalama 7 bin ila 10 bin ton arasında alım yapıyoruz. Sahada görevli ziraat mühendislerimiz aracılığıyla üzüm üreticilerine, üzüm kalitesini artırmak için bağ bakımı konusunda destek veriyoruz” diyor.

Patronumuz bağdaki üzümdür!

Elazığ, Mey Diageo’nun toplam üretiminde yüzde 30 paya sahip. Bu üretimin tamamı Boğazkere ve Öküzgözü şaraplarından geliyor. “Bizim işte bir tek patron var o da bağdaki üzümdür. Yılın dokuz ayında ona hizmet etmek zorundasınız” diyen Genel Müdür Levent Kömür, bu nedenle önümüzdeki dönemde Elazığ’daki sözleşmeli çiftçi sayısını artırmak istediklerini ifade ediyor. Kömür, “Bölgede genç nüfus az. Bağlarda çalışanların çoğu kadın ama yaş ortalaması 50’nin üzerinde. Gençlerin bu bağlarda gelecek görmeleri için kendimizi sorumlu hissediyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Eski Üzüm Projesi örnek olacak!

Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk’ün öncülüğünde Türkiye’ye getirilen Semillon üzümleri de Boğazkere gibi bir süreçten geçiyor. Levent Kömür, son yıllarda giderek gerileyen bu üzümün üretimini artırmak için butik bir çalışma başlattıklarını anlatıyor. Diyor ki, “Ülkemizde unutulmaya yüz tutmuş ama geçmişten gelen bir değerimiz olan bu üzüme ve bölgeye değer katmak istiyoruz. Bunu, dünyada pek çok ülkede uygulanan, Türkiye’de hiç yapılmayan “Eksi Üzüm” yani Old Vine konsepti ile yapmak istedik. Old Vine; 60-80 yaşındaki bağlardan alına çok az miktardaki üzümle yapılıyor. 1950’lerden bağı olan Recep amca ile projeye başladık. Farklı bir budama tekniği getirdik. Recep amcanın yıllık üretimi ilk sene için yüzde 40 azaldı ama aynı parayı kendisine ödedik. Bağda verim artınca iki çiftçi daha talep etti. Bu tekniği Anadolu’ya da yayacağız.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar