Zorlu küresel konjonktür

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI

Dünya ekonomisinin iki ana motoru ABD ve Çin büyümesinde yukarı yönlü sürprizlerle haftaya başlıyoruz. Bu hafta yayınlanacak gelişmiş ülkeler öncü PMI verileri muhtemelen Batı Avrupa için sınırlı iyileşen bir büyüme tablosu çizecek.

Dezenflasyon cephesinde işler istendiği gibi gitmiyor. Beklentilerden inatçı mart ayı enflasyonu ve güçlü ekonomik veriler dezenflasyon sürecinin inişli çıkışlı geçeceğine işaret ediyor. Enflasyondaki yukarı yönlü seyir ile birlikte, piyasaların faiz indirim beklentisi ilkbahardan geç yaz, erken sonbahar dönemine kayıyor.

Potansiyel büyümesinin üstünde büyüyen ve enflasyonun negatif sürpriz yaptığı ABD ekonomisinde faiz indirimi Eylül ayında ötelenmiş durumda. Şahin Fed üyeleri gerekirse bu yıl faiz indirimi olmayacağı mesajını vermeye başladı.

Potansiyel büyümesinin çok altında olan Avrupa’dan ise tam ters yönde mesajlar geliyor. Enflasyonda yukarı yönlü sürprizlere rağmen ECB’nin verdiği mesajlar yaz aylarında faiz indirimine gitme ihtimalinin arttığını gösteriyor.

Jeopolitik riskler ve öngörülenden güçlü talep ile artan enerji fiyatları merkez bankalarının tepkisini daha komplike hale getiriyor. Biz enerji fiyatlarındaki artışın manşet enflasyonu etkileyeceğini, çekirdek enflasyona geçişin ise sınırlı olmasını bekliyoruz. Ancak Brent petrolün 100 doları geçtiği bir uç senaryoda tahminimiz iyimser kalabilir.

Doların güçlendiği, enerji fiyatlarının yükseldiği ve faiz oranlarının uzun süre yüksek kaldığı bir konjonktür Türkiye’nin dışa dönük dengelenme, bütçe açığını azaltma ve dezenflasyon hedeflerini zorlaştırıyor.

Dış borcunun yüzde 60’ının dolar bazında olması, dış ticaretimizin yüzde 56’sının Avrupa’ya yapılması, enerji faturamızın toplam ithalatın yüzde 25’ine yaklaşması Türkiye’yi küresel şoklara karşı kırılgan yapıyor.

Buna karşın doğru işler yapan bir ekonomi ekibinin iş başında olması ve arkasında sağlam bir siyasi destek olması, Türkiye’ye olası dışsal şoklara karşı dayanma gücü veriyor.

Piyasaların yeni yönetime açtığı krediyle CDS oranları düşüyor, borç çevirme oranları yükseliyor, portföy girişi gönlümüzden geçtiği kadar olmasa da hızlanıyor. MSCI Türkiye en çok kazandıran gelişmekte olan ülke endeksi konumunda.

Özetle küresel risklerdeki artışa rağmen Türkiye ekonomisi ve piyasalar için iyimser görüşümüzü koruyoruz. Artan değerlemeler nedeniyle gelebilecek kar satışlarını alış fırsatı olarak görme eğilimindeyiz.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar