Babam Mecit Bahçıvan; hatırlıyorum...

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, babası Mecit Bahçıvan'ı anlattı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Babam Mecit Bahçıvan; hatırlıyorum...

Mecit Bahçıvan babam olmasının ötesinde, benim için değerler manzumesinin, değerler kümesinin oluşumunu sağlayan ustamdı, sosyal hayattaki rehberim...

Hatırlıyorum; küçük bir çocukken babamın üzerimizde yarattığı mutluluk inanılmazdı. Evimizin neşesi, enerjisiydi. Hiç evden gitsin istemezdim. “Yufka yürekli, ama sert görünümlü” değildi. Hem yufka yürekliydi hem de sevgisini esirgemeyendi.

Hatırlıyorum; ilk okul yıllarım babam için gurbetti. Benim için ise bitip tükenmek bilmeyen özlem… Ah, Onun o yokluğu… Ondan gelecek bir telgraf, bir mektubun yolunu gözlemek… Telefonda sesini duyabilme mutluluğunu yaşamak… Bir ömre bedeldi benim için. İşi gereği mayıs ayında ayrılırdı evden. Eylül gibi dönerdi. Bu nedenle ben “keşke okullar açılmasa” diyenlerden hiç olmadım. Çünkü okulların açılması demek Babamız Mecit Bahçıvan’a yeniden kavuşmamız, özlemimin bitmesi demekti. Bu ayrılışların ne demek olduğunu ise yıllar yıllar sonra; birlikte “Rahva Krallığından Peynir Krallığına” biyografi kitabını oluştururken çok çok iyi anlayacaktım.

Hatırlıyorum; gençliğim, babamın liderlik yüzüyle tanışmamdı. Evinde ailesinde alabildiğine yumuşak olan babamın dışarıda o tatlı sert, kuvvetli liderliği, gençliğimin ilk eğitimiydi. Her öğrencinin okul sonrası evine gittiği, benim ise okul çantamla soluğu Babamın iş yerinde aldığım öğretici yıllar… Çevresi ile konuşması, etrafımızdaki farklı din ve etnisiteden insanlarla o insani, hoşgörülü ilişkileri… Unutulmaz, iz bırakan hayat dersleriydi.

Hatırlıyorum; üniversite yıllarım, babamın bana küçük dozajlarda yüklediği sorumluluklardı… Hayat hocamdı. Daha iç içe yaşama, iç içe çalışma zamanlarımızın arttığı yıllarım.... Benim için değerler manzumesinin, değerler kümesinin oluşumunu sağlayan ustamdı artık. Sosyal hayattaki rehberim...

Hatırlıyorum; işlerin içine adım adım çekildiğim yıllar gözümün önünde... Babamın işlerden kısa süreli bilinçli uzaklaşmaları ve bazı kararları bana bırakmaları, yüreklendirmeleri… Başarmanın hazzını yaşamam ve benimle gurur duyduğunu hissetmem. Sevgisini bastırır, övgüsünü ulu orta yapmazdı. Ama fikrimize değer veren, şahsiyetimize değer veren, düşüncemize değer veren, cesaretlendiren yaklaşımı çok değerliydi.

Hatırlıyorum; ilk iş yıllarım, Ondan aldığım değerler manzumesini özümseme yıllarım. İşle aileyi, işle sosyal hayatı dengeli götürmek... Odaklanmak, Sabır, Dürüstlük. Basiret, Güven… Hiçbir ayrım yapmadan insanı sevmek, insana değer vermek. Daha birçok değerler manzumesini bir ustadan dinlemek, uygulamak.

Hatırlıyorum; yaşamının sonuna kadar o güçlü girişimcilik ruhunu, hangi yaşta olursa olsun topluma bir şey katan, topluma bir şeyler veren, topluma değer üreten bir hayat anlayışını hiçbir zaman kaybetmemesini… Bir yerde lider olmaktan, temsil etmekten ve bunu yıllarca başarılı bir şekilde yapmaktan aldığı mutluluğu hatırlıyorum. Sivil Toplum Kuruluşları’ndaki faaliyetlerinden aldığı keyfi, gençlerin eğitimi için maddi manevi hiçbir fedakarlıktan kaçınmaması ve bunu bizlere aşılamasını…

Hatırlıyorum; bugün Başkanlık yapma onurunu taşıdığım İstanbul Sanayi Odası’na (İSO) en genç Meclis Üyesi olma gururunu onun teşviki ve yönlendirmesiyle yaşadığım yılları… O gün ve sonrasında gerek iş gerekse STK çalışmalarımı uzaktan gururla izlediğini…

Hatırlıyorum; Babamı, babamızı kaybettiğimiz günü… 53 yaşımdaydım. Ben işte o gün büyüdüm. Taşıdığım sorumlulukların manevi ağırlıklarının bilincine daha çok vardım. Bugün babam için sahip olduğum en kuvvetli his, tıpkı çocukluğumdaki gibi: Bitmek bilmeyen Özlem. Ama her daim hayatımdaymış gibi; Ona karşı olan sorumluluğu taşıyorum. Onun gurur duyacağı, Onun hissedeceği ve hissettikçe de mutlu olacağı işler yapabiliyorsanız, size öğrettiği ilkelerinizden, hedeflerinizden vazgeçmeden bu ülkeye, bu insana faydalı olabiliyorsanız; işte bu, o özlemi bence gidermenin en keyifli ve tatmin edici yolu..

…Ve hep hatırlayacağım; Mecit Bahçıvan öyle bir babaydı ki çok konuşamasanız da çok paylaşamasanız da tüm inancının, tüm gönül kredisinin bizlere açık olduğunu bilirdiniz… İşte ben bugün böyle bir babaya layık olup, onun hayır duasını her daim alabiliyorsam ne mutlu bana.