İMO Eskişehir Başkanı Kılıç: “Deprem kuşağındaki Türkiye'de yapı stoku tehlike saçıyor”
Türkiye topraklarının yüzde 96'sında farklı büyüklüklerde deprem riski bulunduğunu açıklayan İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Başkanı H. Orkun Kılıç, “Ancak yasa ve yönetmeliklere rağmen birçok yapı depreme dayanıksız durumda. Eskişehir'de gerçekleştirilen yapı güvenliği çalışmaları, kentsel dönüşümün aciliyetini ortaya koyuyor” dedi.
ESKİŞEHİR / EKONOMİ
Bugüne kadar depreme karşı hazırlık, yapı güvenliği, hasar tespiti gibi konularda çokça konuşulduğunu aktaran Orkun Kılıç, “Ancak bir doğa olayı olan depremin ülkemizde her defasında afete dönüşmesine bir türlü engel olunamıyor. Çıkarılan yasa ve yönetmelikler, yıllara dayanan çalışmalarla oluşturulan plan ve projeler uygulama aşamasına geçemeden kağıt üzerinde kalıyor. Ne yazık ki yapılan çalışmalar daha çok afet sonrası yara sarma düzeyinde kalıyor” dedi.
TBMM’nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonu’nun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmının riskli yapı statüsünde olduğuna dikkat çeken Kılıç, “Bu risk ortadan kaldırılmadığı veya azaltılmadığı sürece ülkemiz büyük yıkımlarla defalarca yüzleşeceği gibi, depremler sonrası müdahalelerde de yetersiz kalmaya mahkum olacaktır. 2011 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konan ve 2012-2023 yıllarını kapsayan "Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı"nda (UDSEP) alınan kararların uygulamaya geçirilmesi depreme hazırlık konusunda en önemli çaba olacaktır. UDSEP’e göre başta okul ve hastaneler olmak üzere, Türkiye’deki bina envanterinin çıkarılması ve mevcut yapıların hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılması planlanmıştır” dedi.
Eskişehir’de 2021’den bu yana sürdürülen çalışmaları kapsamında Büyükşehir Belediyesi, Odunpazarı Belediyesi ve Tepebaşı Belediyesi ile TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi olarak Eskişehir’in yapı stokunun envanterinin oluşturulması ve yapı güvenliğinin deprem riski açısından değerlendirilmesini içeren hizmet protokolünü imzaladıklarını aktaran Kılıç, kentsel dönüşüm çalışmaları için büyük önem taşıyan bu çalışmaya ve bu çalışma sonucunda alınacak olan Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’ne tüm Eskişehir’in sahip çıkması ve arkasında durması gerektiğinin altını çizdi.
“Yaptığımız çalışma bize bir yol haritası veriyor”
Bu hizmet protokolü kapsamında şehir merkezindeki mahallelerde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yayınladığı “Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar Yönetmeliğinde” belirtilen hızlı tespit yöntemi ile toplamda 16 İnşaat Mühendisinden oluşturdukları ekibin 17 Akademisyenden oluşan Bilim Kurulunun tavsiyeleri ve denetimi ile inceleme yaptığını açıklayan Kılıç, sözlerine şöyle devam etti: “Çalışmanın sonucunda bizim önümüzde şöyle bir harita oluşacak: çalışmadaki binalar kendi içerisinde diğerlerine göre ne kadar daha risklidir, riskli binalar bir alanda mı toplanmıştır veya bu en çok riskli binaların toplandığı alanlar neresidir. Bu bizim Eskişehir’in güncel durumunu görmemizi sağlayacak ve bize bir yol haritası verecek. Bu yol haritasına istinaden de belediyelerimiz tarafından Kentsel Dönüşüm Strateji Planı hazırlanıp kentsel dönüşüm çalışmalarına başlanacak.”
“Eskişehir'in merkezi alüvyon yani kötü zemin”
En tehlikeli binaların hem üst yapının hem zeminin kötü olduğu binalar olduğuna vurgu yapan Kılıç, “Eskişehir için bu şekil bir göz gezdirdiğimiz zaman Eskişehir'in merkezi alüvyon yani kötü zemin. Üst yapılarda 1999 öncesi yapılar daha riskli olup aynı zamanda yüksek katlı, altında dükkân olan yapılar bizim için en yüksek riskli yapılardır. Şehir merkezimizde özellikle ana caddemizde bulunan; Yunus Emre, Sivrihisar, Doktorlar, Kızılcıklı, Sakarya, İki Eylül, Atatürk Caddelerinde bulanan binalar, biz yapı stokunu denetleyemeden Eskişehir'de beklenen büyük deprem olursa bu caddelerde büyük yıkımlar öngörüyoruz maalesef. Bu yıkımlar olduğu takdirde de Eskişehir'de çok büyük sorunlar yaşanması hatta bu caddelere yardım ekiplerinin girememesi bile maalesef olasılık dahilinde olan durumlardır” diye konuştu.
haber-gorseli-zxs3.jpg" alt="" width="1000" height="563" />
“Vatandaşın lehine rant oluşturmalıyız”
Bu kadar binayı yenileyecek paranın ne devlette ne belediyede nede vatandaşta olduğunu dile getiren Orkun Kılıç, “Biz buraları yenilemek istiyorsak, bunda da kararlı isek, yapmamız gereken tek şey var; Şehrin ana caddelerinde ve mahallelerinde vatandaşın lehine bir rant oluşturmak. Buralarda yoğunluğu artırıp ada bazında düzenlemelerle kat da vererek, alttaki ticari alanları da büyüterek, ama bunu yaparken caddeleri de genişletip, çift bodrum yaparak, otopark sorununu da çözerek bir yandan da vatandaşın lehine rant oluşturarak bu bölgeleri müteahhit eliyle kendiliğinden dönüşmesini sağlamak zorundayız. Bunu yapmak istediğiniz zamanda yoğunluk artışının getireceği, kat artışının vs. getireceği yasal engeller olabiliyor, imar kanunlarındaki problemler ortaya çıkabiliyor. Ama terazinin bir kefesinde ölüm varsa diğer sorunlar bizim açımızdan çözülemeyecek şeyler değil. Bu işin başka türlü de bir çözümü zaten mümkün değil” dedi.
“Belediyelere büyük iş düşüyor”
Belediyelerin meclis kararı alarak konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm yapabileceğini aktaran Kılıç, “Bu konuda önlerinde yasal bir engel yok. Belediyelerin sadece Kentsel Dönüşüm faaliyetleri yapmak değil afete yönelik kentsel dönüşüm amaçlayan 6306 sayılı Kanundan kapsamı daha geniş yetkiler verildi. Artık Merkezi idarenin harekete geçmesi beklenmemelidir. İlgili ilçe belediyesi ile Büyükşehir Belediyesinin birlikte kentsel dönüşüm için harekete geçmesinin önünde yasal bir engel bulunmuyor. Mevzuat, yerel yönetimlere kentsel dönüşüm için yetki vermiş, ayrıca işbirliği de yapılabilmesini mümkün hale getirmiştir. Elbette, yerel yönetimler kentsel dönüşüm projelerini finanse etmekte zorlanmaktadırlar, ancak proje halka doğru anlatılırsa desteği alınarak yerel yönetimlerce çok kolay biçimde bu değişim başarılabilinir” şeklinde konuştu.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nın temel insan haklarından olan Barınma Hakkı’nın tüm yurttaşlarımıza sunulabilmesi için depremi unutmama, unutturmama ısrarını sürdürmeye, güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar siyasi iktidarların görev ve sorumluluğunu hatırlatmaya kararlığı olduğunu kaydeden Kılıç, “Biz İMO olarak tüm bilimsel-teknik birikimimizle, sahada edindiğimiz tecrübe ve yetişmiş kadrolarımızla, başta deprem olmak üzere doğa olaylarının afetlere dönüşmesini önleme konusunda görev almaya hazırız” dedi.
“Kentsel dönüşüm siyaset üstü bir konudur”
Riskli binaları dönüştürmeye yönelik yapılacak her bir çalışma çok önemli olduğunu altını çizen Orkun Kılıç, “Biz buradan bir kez daha çağrı yapmış olalım; Eskişehir'de şu an tüm siyasilerin, tüm belediye başkanlarının ve bu konu ile alakalı tüm paydaşların bir masa etrafında toplanıp önümüzdeki dönemde 'Biz riskli yapı stokumuzu nasıl yenileriz? Olacak olan depreme nasıl en az yıkımla gireriz?' diye oturup konuşması, planlaması ve çok hızlı bir şekilde de eyleme geçmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.