KSO Başkanı Büyükeğen: "Gelin, Konya'yı depreme karşı sanayinin yeni merkezi yapalım"

Konya Sanayi Odası (KSO) ev sahipliğinde, Ekonomi Gazetesi ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu paydaşlığında düzenlenen 2. Konya Ekonomi Forumu yerel ve ulusal düzeyde iş dünyası temsilcilerini, ekonomi uzmanlarını ve yatırımcıları bir araya getirdi. KSO Başkanı Mustafa Büyükeğen, Marmara Bölgesi'nin yaşadığı yoğunluk ve artan deprem riskine vurgu yaparak, “Konya’mız Türkiye’nin yeni sanayi haritasının merkezinde yer alacak” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
KSO Başkanı Büyükeğen:  "Gelin, Konya'yı depreme karşı sanayinin yeni merkezi yapalım"

MUHAMMET YİĞİTOĞLU /KONYA

Konya Sanayi Odası tarafından, Ekonomi Gazetesi iş birliğiyle geçtiğimiz yıl ilki düzenlenen Konya Ekonomi Forumu’nun bu yıl ikincisi gerçekleştirildi. Konya Valisi İbrahim Akın, Konya Sanayi Odası Başkanı Mustafa Büyükeğen, Konya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Uzbaş, Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanı Muhsin Atcı, Konya Ticaret Borsası Başkanı Hüseyin Çevik, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, ORKA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, sanayiciler, akademisyenler ve iş yeri temsilcilerinin katılımıyla açılışı gerçekleştirilen 2. Konya Ekonomi Forumu’nda, ekonomideki güncel gelişmelerin yanı sıra reel sektörün geleceği, sürdürülebilir finansman modelleri, yapay zeka, bölgesel kalkınma ve teşvik politikalarıyla, Avrupa Birliği Sanayi Politikaları gibi konular masaya yatırıldı.

“Konya, Türkiye’nin yükselen yıldızlarından biri haline geldi”

Forumun açılışında konuşan KSO Başkanı Mustafa Büyükeğen, küresel ekonomiye dair yaptığı değerlendirmede, korumacılık duvarlarının yükseldiğini, küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiğini ifade ederek, Türkiye’nin bu küresel dönüşümün tam ortasında olduğuna vurgu yaptı.

Büyükeğen, Türkiye’nin sanayileşme mücadelesinde artık Anadolu şehirlerinin belirleyici rol üstlendiğini söyleyerek, “Konya artık yalnızca bir tarım şehri değil; üretim, ihracat, sanayileşme ve teknolojik dönüşümde Türkiye’nin yükselen yıldızlarından biri. Konya’nın yıllık 3.5 milyar doları aşan ihracatının yüzde 97’sinin sanayi ürünlerinden oluşuyor. 12 organize sanayi bölgesi ve 123 sanayi sitesinden oluşan güçlü altyapısıyla 186 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor” dedi.

“Konya, yeni sanayi haritasının merkezinde yer alacak”

Marmara Bölgesi’nde yaşanan yoğunluk ve artan deprem riski dolayısıyla, ülkenin yeni bir sanayi haritasının zorunlu hale geldiğine dikkat çeken Büyükeğen, Konya’nın da bu yeni sanayi haritasının merkezinde yer alacağını belirterek, “Bu yeni dönemde, Anadolu’nun üretim, lojistik ve yatırım merkezi olma yolunda güçlü bir aday olan Konya’mız, Türkiye’nin yeni sanayi haritasının merkezinde yer alacak. Yeni OSB alanlarımız, sanayi altyapımız, güçlü şehircilik anlayışımız ve yatırım dostu yaklaşımımızla, çevreye duyarlı ve sosyal dengeleri gözeten her yatırıma kapımız sonuna kadar açık. Ancak net bir ilkemiz var, büyüyeceğiz, ama insani değerlerimizi, çevre duyarlılığımızı ve yaşam kalitemizi asla kaybetmeden büyüyeceğiz. Konya, bugün tarihi bir kavşakta duruyor. Birlik ve beraberlikle hareket eden, tüm kurum ve kuruluşlarıyla daha güçlü bir şehir olmaya odaklanan Konya’mız, bu tarihi kavşağı dönecek ve sadece Türkiye'nin değil, dünyanın örnek aldığı bir sanayi şehri haline gelecektir” dedi.

Başkan Büyükeğen’den ilçelere müjde

Konuşmasında Konya Sanayi Odası’nın Konya için önerdiği yeni kalkınma stratejisi olan “İlçelerle Birlikte Topyekün Kalkınma Stratejisine” de  değinen Büyükeğen’den ilçeler için müjdeler geldi. Türkiye’nin ikinci büyük OSB’si haline gelen Konya Organize Sanayi Bölgesi’nin yeni genişleme alanlarını Konya’nın ilçelerine açacaklarını müjdeleyen Büyükeğen, “Konya Organize Sanayi Bölgemiz, Türkiye’nin ikinci büyük OSB’si haline geldi. Biz 6 genişleme alanından oluşan Konya Organize Sanayi Bölgemizin devamına, artık yeni genişleme alanları açmayı planlamıyoruz. Bundan böyle, yeni genişleme alanlarını ilçelerimize kuracağız. Böylece hem yerel kalkınmayı, yerinde üretim ve istihdamı destekleyeceğiz hem de şehir merkezimizin yükünü hafifletmiş olacağız. Konya Ekonomi Forumumuzun, üçüncüsünü de yine Konya’mızın bir ilçesinde yapma kararı aldık”

“Konya,  topyekûn kalkınmaya büyük destek veriyor”

Konya’nın sadece şehir merkezi değil ilçeler de yayılan üretim gücüyle ülkenin topyekûn kalkınma stratejisine destek olduğuna dikkat çeken Konya Valisi İbrahim Akın, “Konya’mız bu yönüyle bölgesel kalkınmanın ötesine geçerek ülkemizin ekonomik hedeflerine katkı sunmakta, uluslararası iş birlikleri sayesinde de vizyonunu küresel ölçekte pekiştirmektedir. Konya'mızın sanayi ve ekonomi alanında sergilediği bu güçlü duruş kamunun yapıcı desteği ve özel sektörün girişimci ruhunun buluşmasıyla bölgesel kalkınmayı ivmelendiren bir başarıya dönüşmektedir. Bu başarıda emeği geçen tüm sanayicilerimize iş insanlarımıza akademisyenlerimize ve katkı sunan kamu kurumlarımıza canı gönülden teşekkür ediyorum” dedi.

“Konya, Türkiye Yüzyılı vizyonunu kararlılıkla inşa ediyor”

Konya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Uzbaş, Konya’nın otomotivden makine sanayine, tarım üretimden gıdaya kadar geniş bir yelpazede üretim gerçekleştirdiğini ve 3,5 milyar dolarlık ihracat ile yeni bir rekora imza attığını belirterek, “Bu süreçte belediyeciliğin yalnızca yol ve su hizmeti olmadığını, şehir ekonomisini büyütme, yatırımcıyı teşvik etme, genç girişimcileri destekleme gibi alanlarda da sorumluluğumuzun olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu bakış açısıyla çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Mükellefe dokunmayı önemsiyoruz”

Son olarak konuşan Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanı Muhsin Atcı da, vergi denetim politikaları hakkında bilgiler verdi. Atcı, “Vergi Denetim Kurulu olarak, kayıt dışılıkla mücadele ediyor, haksız rekabetin önlenmesi için denetimler gerçekleştiriyoruz. Vergide adaletin tesis edilmesi, vergi uygulamalarında etkinliğin sağlanmasını amaçlıyoruz. Vergiye gönüllü uyumu artırmak istiyoruz. Mükelleflerimizin beyanlarını daha dikkatli vermeli büyük önem arz ediyor. Bu hususa dikkat etmeyenler, sonradan cezaya maruz kalabilir. Biz de, her alanda gönüllü uyumu, mükellefe dokunabilmeyi önemsiyoruz” diye konuştu.

“Konya bir çekim merkezi haline geldi”

Forumun kapanış oturumunda konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Konya’nın sanayicilerinin girişim azmiyle Türkiye’nin önde gelen sanayi merkezlerinden biri haline geldiğini aktararak, "Konya Sanayi Odası ev sahipliğinde, Ekonomi Gazetesi işbirliğiyle bu yıl ikincisi düzenlenen Konya Ekonomi Forumu'nda böyle değerli bir hazirunla bir araya gelmiş olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Türkiye'nin en fazla organize sanayi bölgesine sahip illerden birisi olan Konya 9'u aktif, 3'ü yapım aşamasında toplam 12 adet organize sanayi bölgesi ve 100'den fazla sanayi sitesiyle güçlü bir sanayi üretim merkezi haline geldi. Üretimi tüketiminden hep yüksek olan Konya, en fazla dış ticaret fazlası veren şehirlerin arasında da yer almaktadır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sanayi Veri Tabanına göre Türkiye'de üretilen 4000 üründen 1542'si Konya'da üretilebiliyor. Ürün çeşitliliği sıralamasına baktığımız zaman 81 ile mukayese ettiğimiz zaman Konya 6. sırada yer alıyor. Tüm bu güçlü üretim yapısıyla Anadolu'da sanayisi ve ticareti bir çekim merkezi haline gelen Konya yatırımcılar nezdinde de cazibesini arttırmıştır. Ayrıca bugün Konya Sanayi Odamızın vermiş olduğu hizmet kalitesi Paris, Berlin, Londra odaları üyelerine hangi standartta hizmet veriyorsa, aynı standartta hizmet veriyor” şeklinde konuştu

“Anadolu büyük bir imkan sunuyor”

Türkiye’deki deprem gerçeğinin de unutulmaması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu. “Türkiye'de üretimin, toplam ihracatın yüzde 61'ini Marmara Havzası’ndaki iller gerçekleştirmektedir. Türkiye'nin milli gelirinin yüzde42'si yine bu bölgeden kaynaklanıyor. Fakat afetler Türkiye ekonomisinin son derece olumsuz etkileyebilme potansiyeline sahiptir. Asrın felaketi dediğimiz 11 ilimizi kapsayan felaketi karşılama noktasında var gücümüzle çalışıyoruz. Ama bu Marmara bölgesi öyle değil. 1980'den sonra Türkiye'de sanayi büyük metropollerin dışında taştı. Anadolu'ya Konya gibi bir dizi yeni sanayi merkezleri çıktı. Hem İstanbul hem de Marmara'nın depreme hazırlığını artırmayı ve aynı zamanda da sanayiyi Marmara dışına taşıyarak riski azaltmayı çok hızlı şekilde düşünmeye başlamamız lazım. Bunun için de Anadolu büyük bir imkan sunuyor. Bu değişimin bir anda olabilmesi mümkün değil değerli kardeşlerim. Fabrikaları birden söküp de Anadolu'ya bu Anadolu havzasına getirmek mümkün değil. Ama zaman içerisinde doğru bir teşvik sistemine tasarlanırsa ve buna göre altyapıyı da tasarlayabilirsek müthiş bir fırsat var” dedi.

Duayen sanayiciler tecrübelerini paylaştı, tavsiyelerde bulundu

Açılış konuşmaların ardından Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu ve ORKA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu’nun tecrübelerini paylaştığı “Anadolu’dan Dünyaya Yükselen Şirketler; Geleceği Yönetmek” paneline geçildi.

Panelde ilk olarak konuşan SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, çocukların bütçe yönetmesinin önemine dikkat çekti. Konukoğlu, “Çocuklarınızın ilkokuldan başlayarak, bütçe yapmaları lazım. Çocuklarımızın daha çalışkan olmasını, onların paranın ne olduğunu öğrenmelerini istiyorsak, bütçe yapma alışkanlığını kazandırmamız gerekiyor. Bunu yapamazsak, ilerde baba olmadığı zaman şirketler çökecek”dedi.

Sektörlerin geçiş dönemleri oldupunu söyleyen Konukoğlu,“Yurt dışına gitmek, orada fason iş yaptırmakla olur. Bizim şirket olarak, yurt dışına gitmek içimize sinmiyor. Ama bu maliyetler nedeniyle üretimde kısmalar yapıyoruz. Bunu da müşteriyi dağıtmadan yapmak gerekiyor. Mühim olan işçileri fazla dağıtmayacaksınız. Dengeyi iyi kurmak lazım. Ben 2026 yılının daha iyi olacağını düşünüyorum. Bizim başka gidecek devletimiz de yok. Onun için ülkemize sahip olalım.”

“Yapay zekalı fabrikaların açılışını yapacağız”

ORKA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu da, şirketlerde markalaşmanın önemine değindi. Fiyat rekabeti ile şirketlerin ayakta kalmasının mümkün olmadığını aktaran Orakçıoğlu, şunları söyledi: “Herkes markalaşma kurgusunda farklı söylemlerde bulunuyor. Bu da bugünden yarına olabilecek şey değil. Markanın ruhunu, kimliğini, karşınızdakinde yaratmadan başarılı olmanız mümkün değil. Biz şu anda yapay zeka kullanarak yeni teknoloji olan fabrikanın açılışını yapacağız. Ülkemizde mevcut olan birikimin, tecrübenin doğru kullanılması halinde, bu coğrafyada ürün satamayacağımız ülke olmadığını düşünüyorum.”

“Bardağın dolu tarafına odaklanılması gereken bir dönemdeyiz”

Panelin devamında Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran ve Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, reel sektörün geleceğini değerlendirdi. Reel sektörü bankacı gözüyle resmini çizen Hakan Aran, “Bardağın dolu tarafına odaklanılması gereken bir dönemdeyiz. Tüm güven endekslerinde çok ciddi düşüş var. 2023 yılında 572 olan iflas ve konkordato sayısı 1893’ çıkmış durumda. İmalat sanayimiz binde 7 oranında küçüldü. Tablo şunu diyor; enflasyonu önceleyen politikada reel sektör, süreci yönetmeye çalışıyor. Enflasyonla mücadele hepimiz için en önemli konumuz ve enflasyonun düşmesi gerekiyor. Ancak enflasyon düşerken özellikle sanayinin, imalat sanayinin de ne durumda olduğunu kontrol etmemiz, mutlaka programı daha bütünsel, daha dengeli bir şekilde evriltmemiz gerekiyor” dedi.

“Pazarları kaybedersek tekrar girmekte zorlanırız”

Mevcut kredi faiz oranlarıyla sanayicilerin kredi kullanımlarının çok anlamlı olmadığını söyleyen Aran, “Döviz kazandıran üreticilere yönelik desteğin, mutlaka cazip bir şekilde, destek mahiyetinde krediyle yapılması gerekiyor. Dünya pazarına ürün satan üreticilerimizin müşteri kaybetmemesi için kullanılacak bir kaynağa ihtiyacımız var. Pazarları bir defa kaybedersek bir daha oyuna girmekte çok zorlanırız. Yeni bir hikâye yazarken bu hikâyeyi desteklememiz, yeni hikâyeye kaynak ayırmamız lazım. Bunun için katma değeri yüksek üretime geçmek isteyenler, bu alana yatırım yapmak isteyenler desteklenmeli. Ama bu reel sektöre yönelik ‘sen de katma değerini yükselt, katma değeri yüksek alana geç’ söylemiyle olmamalı. Geleneksel sanayi bir günde bir alandan başka bir alana geçemez. Bir yol haritası hazırlamak lazım. Bu dönüşüm sırasında sanayiciler,

“Normalleşmeyi hızlandırmamız lazım”

Hakan Aran, faizlere ilişkin değerlendirmesinde şu anda politika faizi yüzde 46 iken piyasadaki gecelik faiz oranının yüzde 49 olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

“Merkez Bankası’nın Haziran ayındaki toplantısına kadar önümüzde bir ay var. Bu bir ayda piyasadaki yüzde 49’un politika faiz seviyesine inmesini bekliyorum. Haziran toplantısına kadar bu gerçekleşmezse, Merkez Bankası’nın şahin duruşu nedeniyle politika faizini yüzde 46’dan 49’a çıkartmasını beklememiz gerekir. Yüzde 49’a çıkan politika faizini takiben gecelik faiz oranı bu sefer yüzde 52’ye doğru hareket edebilir. Bu reel sektörü daha da zorlar. Merkez Bankası’nın bu şahin duruşu elbette enflasyonla mücadelede önemli bir mevzi kazandırır. Enflasyonu kontrol altına alma konusunda büyük bir manevra alanı sağlar. Reel sektörün böylesine zorlandığı bir ortamda enflasyonun düşmesi ne kadar iyi bir gelişme olur, bu da ayrıca tartışılmalı. O yüzden reel sektörü düşünüyorsak, piyasadaki normalleşmeyi hızlandırmamız ve bizim faiz indirimlerinde kaldığımız noktaya yüzde 42,5’a süratle dönmemiz lazım. Alınacak tedbirler ve tüm beklentilerin yönetimi, Temmuz toplantısında tekrar faiz indirimini konuşacak bir noktaya gelinmesini sağlamalı. Benim öngörüm, sene sonunda yüzde 30’luk bir enflasyon, yüzde 33 politika faizi ve 44 lira dolar kuruyla yılı kapatacağımızı düşünüyorum.”

Türkiye yapay zekaya hazır mı?

Yapay zeka ekonomisini anlatıldığı bir diğer panelde ise Ekonomi Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz ve Ekonomi Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Handan Sema Ceylan konuştu.

Üretimin artık yapay zekasız konuşulamayacağını söyleyen Handan Sema Ceylan, “Yaklaşan yapay Zeka dalgasının dört temel tespitinden bahsedeceğim. Bunlardan biri asimetri. Yani çok az insanla çok büyük iş yapmak. Daha sonrasında her yerde kullanım var. Önceden bir takım şeyleri sadece ilk çıktığında savunma sanayi kullanırken, devletler kullanırken şu anda evdeki çocuk da ChatGPT'yi kullanıyor. Herhangi bir şirketin CEO'su da aynı ürünü kullanıyor. Bir de otonomi, yani Yapay zekanın kendi kendini geliştirmesi konusu var. Şimdi tüm bu dört faktör içinde Şeref Hoca'da şunu sormak istiyorum. Biz böyle bir üretim sürecine gidiyoruz. Böyle bir kırılma sürecine gidiyoruz. Türkiye buna hazır mı?” şeklinde konuştu.

Şeref Oğuz ise tarihteki bütün değişimlere toplumun bir kesiminin hazır olup bir kesimin olmaması gibi, yapay zekaya da bazılarının hazır bazılarının ise hazır olmadığını belirterek, “Nükleer fizikte bir kural var; aktif madde miktarı kritik kütleye ulaşana kadar zincirleme reaksiyon başlamaz. Bizdeki gelişmelere baktığımız zaman bu işle uğraşan insanların sayısı belirli bir kitleye ulaştığında onlar alıp götürüyorlar. Asimetrik bir şekilde hazır olanların ileri gidecek, ikinci faz onu izleyecek, diğerleri de onun bittiğinin farkına dahi olmayacak. Bizde yapay zekayla ilgili çok fazla söylem gelişti. Şu anda bütün toplantılarda mutlaka bir yapay zeka geçiyor. Yapay zekayla ilgili karşımızda enteresan bir kabiliyet ve enteresan bir tehdit var. Trilyon dolarlara varan teknolojiyi bu bugünkü fal için kullananlar da var, kendi iş modelini zenginleştirenler de var. Her toplumun ortalama yüzde 2'si zeki ve yetenekli. O toplumun kaderini de bu yüzde 2'ye nasıl davrandığınız belirliyor. Eğer onu devlet başı yaparsanız ufukların efendisi oluyor. Kuzgun leşe atarsanız uygarlığın taşrasına düşüyorsunuz” dedi.

Yapay zekanın ahlaksız ve yalancı olduğunu belirten Oğuz, “Ben şunu merak ediyorum. Yapay zeka iblisin eline geçerse ne olur? Çünkü yapay zekanın kim kullanırsa ona hizmet ediyor. Bu zeka ile kıyıda köşede kalan vergileri bulup, gidip onu da alabilirsin, toplanan vergileri kamu yararı oluşturmak için de kullanabilirsin. Biz o konulara geldik. Devletin bu konudaki niyeti ilk gördüğüm kadarıyla vergiyi daha etkin toplamak. Ama vatandaşı refaha ulaştırmak, ekonomiyi kaynaklarını yüceltmek için de kullanırsa olur” ifadelerini kullandı.

“Sürdürülebilirlik yatırımları arttı”

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası GMY Seçil Yıldız Avrupa Birliği ve Türkiye’de sürdürülebilir finansman modelleri üzerine yaptığı sunumda, yeşil dönüşüm ve iklim krizinden bahsederek, “Finans sadece bir araç. Para kendi başına yenen bir şey değil. Dolayısıyla aslolan dünyada hayatın sürdürülebilirliği. İnsanlık tarihinde yazının bulunması, alet edevatın bulunması gibi birçok önemli kesitler var. Bunlardan biri de Sanayi Devrimi. O döneme kadar 300 milyon yılda ürettiğimiz fosil yakıtları kullanmaya başlıyoruz. Bu da karbon salınımı yüzünden ortalama hava sıcaklığını artırarak küresel ısınmayı beraberinde getirdi. Geldiğimiz nokta itibariyle kim suçlu kim suçsuz tartışmasına giremeden adımlar atmak zorundayız. Avrupa, Sınırda Karbon Düzenlemesi ile karbon emisyonunda rekabeti korumak için ithalat yaptığı tüm ülkelere ilave düzenlemeler getirdi. Bu kapsamda ülkemizde de yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik yatırımları arttı” şeklinde konuşarak, finansa erişim konusunda bilgilendirme yaptı.

Bölgesel Kalkınma ve Teşvik Programları

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermayeler GMY Sait Cordan ise Bölgesel Kalkınma ve Teşvik Politikalarıyla ilgili yaptığı sunumunda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın görüşlerini aktardı. Cordan, “Yatırım Teşvik Sistemi mevzuatlarının hazırlanması ve takip edilmesi genel müdürlüğümüzün yetkisi içerisinde. Türkiye’deki belli ölçekte yatırımları, Cazibe Merkezleri,  2 milyat TL’nin üzerinde olan yatırımları kapsayan Proje Bazlı Teşvik Sistemi ve Konya’nın da çok fazla yararlandığı Yatırımlara Devlet Yardımları kapsamında üç kararname ile destekliyoruz. Yatırımlara devlet yardımı Kararnamesi’nin de cari açığı azaltmak üzere; Stratejik Yatırımlar, bölgeler arasındaki gelişmişlik düzeyini gidermeye çalıştığımız; Bölgesel Teşvik Sistemi ve Stratejik Yatırımlar ve Bölgesel Teşvik Sistemi dışında kalan diğer yatırımların büyük bir bölümünü kapsayan Genel Teşvik Sistemi olarak üç temel saç ayağı var” diyerek teşvik sistemlerinin detaylarını anlattı.

Enflasyonla mücadele

Para Politikaları ve Enflasyonla Mücadele üzerine yaptığı konuşmada Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Yılmaz döviz ve kur üzerinden yaşanan problemleri anlatarak, “Bizim ülkemiz için para politikasının tanımı döviz kurunu belli bir aralıkta tutmaca işi diyebiliriz. Bunu başaran merkez bankası başarılı sayılıyor. Kuru dengede tutamazsanız enflasyonla da mücadele edemezsiniz. Talebi sıfır noktasına getirmenize rağmen kuru tutamazsanız enflasyon yine sıfırlanmıyor. Merkez bankasının görünene kısımda temel amacı fiyat istikrarını sağlamak, görünmeyen kısımda ise kuru dengede tutmak”  dedi. 

Turkish Cargo Ankara Kargo Pazarlama ve Satış Şefi Dicle Serenay Öntaş “Uluslararası Tedarik Zincirinde Kırılmalar ve Lojistiğe Etkisi” başlıklı sunumunda özellikle pandemi sonrası taşıma trendleri ve Türkiye’nin bu süreçteki yerine değinerek taşıma modlarıyla ihracat ve ithalat yapılarını anlattı.

Türk Eximbank Konya Şube Müdürü Yakup Külekçi Dış Ticarette Finansman Modelleri başlıklı sunumunda ihracat finansmanında Türk Eximbank desteklerinden bahsetti. 2024 yılında 48.7 milyar TL destekle kurumun bu zamana kadarki en yüksek desteği sağladığını belirten Külekçi 2025 yılı sonuna kadar ise 55 milyar dolar seviyesine destek verilmesinin planlandığını söyledi.

Şehirler