Ormansızlaştırılan alanların ürünleri artık AB'ye ihraç edilemeyecek!

Avrupa Birliği’nin (AB) son yıllarda hızlanan sürdürülebilirlik düzenlemeleri, Türk şirketlerini de doğrudan veya dolaylı olarak etkiliyor. Öne çıkan başlıca düzenlemeleri ve Türk şirketleri açısından sonuçlarını özet olarak hazırladık. Kurumsal sürdürülebilirlik raporlaması, tedarik zincirinde insan hakları ve çevre düzenlemesi, batarya regülasyonu, pazar ve finansmana erişim konusunda zorlayıcı unsurlar taşırken, ormansızlaşma düzenlemeleri, yaklaşan takvim de düşünüldüğünde öncelik isteyen başlıklar arasında bulunuyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ormansızlaştırılan alanların ürünleri artık AB'ye ihraç edilemeyecek!
Ormansızlaştırılan alanların ürünleri artık AB'ye ihraç edilemeyecek! - Resim : 1
AV. PROF. DR. MEHMET KÖKSAL

1. KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORLAMASI: CSRD VE ESRS

Genel çerçeve

Corporate Sustainability Reporting Directive (CSRD) ile AB’de faaliyet gösteren çok daha geniş bir şirket kitlesi için ayrıntılı sürdürülebilirlik raporlaması zorunlu hale geldi.

AB’de belirli eşikleri aşan şirketler, çevre, sosyal haklar ve yönetişim başlıklarını içeren sürdürülebilirlik raporlarını European Sustainability Reporting Standards (ESRS)’e uygun hazırlamak zorunda oluyor.

AB dışı gruplar için de AB’de belirli bir ciro ve iştirak/şube varlığı halinde, 2028 mali yılından itibaren CSRD kapsamına girme imkânı doğuyor. Uygulama takvimi bazı kategoriler için ötelenmiş olmakla birlikte, büyük gruplar ve bunların tedarik zincirleri fiilen şimdiden etkileniyor.

Türk şirketleri açısından sonuçlar

AB’de CSRD kapsamındaki müşteriler, tedarik zincirlerini de raporladıkları için Türk tedarikçilerden ayrıntılı ESG verisi, sürdürülebilirlik taahhütleri ve denetime açıklık talep ediyor.

Büyük Türk gruplarından bazılarının ise doğrudan CSRD kapsamına girme ve konsolide sürdürülebilirlik raporu hazırlama yükümlülüğü gündeme gelebilir.

TEDARİK ZİNCİRİNDE İNSAN HAKLARI VE ÇEVRE: CSDDD

Genel çerçeve

Corporate Sustainability Due Diligence Directive (CSDDD), Temmuz 2024’te yürürlüğe giren ve büyük AB şirketlerine (ve belirli AB dışı gruplara) küresel tedarik zincirleri boyunca insan hakları ve çevresel özen yükümlülüklerini (due diligence) yerine getirme koşullarını getiren düzenlemedir.

Kapsamındaki şirketlerin; politikalarına insan hakları ve çevresel risk yönetimini entegre etmek, tedarik zincirinde riskleri tespit edip önleyici/iyileştirici tedbirler almak, şikâyet mekanizması kurmak ve iklim geçiş planı hazırlamak zorunda olduğu biliniyor. Uyumsuzluk hâlinde yüksek oranlı idari para cezaları ve hukuki sorumluluk gündeme gelebilir.

Türk şirketleri açısından sonuçlar

CSDDD kapsamındaki AB müşterileri, Türkiye dâhil tüm tedarik zincirlerinden çocuk işçiliği, zorla çalıştırma, iş sağlığı ve güvenliği, çevre kirliliği gibi konularda daha sıkı sözleşmesel yükümlülükler, denetim hakları ve belge talep ediyor.

SINIRDA KARBON DÜZENLEMESİ: CBAM

Genel çerçeve

Carbon Border Adjustment Mechanism (CBAM), AB’ye ithal edilen belirli ürünlerde (demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik, hidrojen ve bazı ara ürünler) ürünün içerdiği “gömülü karbon” için AB’deki karbon fiyatına paralel bir mali yük getiriyor.

2023–2025 dönemi ağırlıklı olarak raporlama dönemi olup, sonrasında karbon sertifikası alımı esasına geçilmesi öngörülüyor (takvimde bazı teknik ertelemeler yapılmış olsa da ilke değişmemiştir).

Türkiye, özellikle demir-çelik, çimento ve alüminyum sektörlerinde AB’ye önemli ihracatçı konumunda; bu nedenle CBAM bu sektörler için stratejik nitelikte. Türkiye’de yürürlüğe giren iklim kanunu ve ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ile, AB’de ödenecek karbon maliyeti ile Türkiye’de ödenecek bedellerin uyumlaştırılması hedefleniyor. Türk şirketleri açısından sonuçlar

CBAM kapsamındaki ihracatçılar, ürün bazında emisyon hesaplama, veri toplama, doğrulama ve AB’ye raporlama altyapısını kurmak zorunda. Karbon yoğun yatırımların maliyeti artarken, düşük karbonlu üretim tekniklerine yatırım rekabet avantajı sağlayacağı düşünülüyor.

ÜRÜN BAZLI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KURALLARI

Ecodesıgn for sustaınable products regulatıon (espr) ve dijital ürün pasaportu genel çerçeve

ESPR, AB pazarına sunulan birçok ürün için; enerji verimliliği, dayanıklılık, tamir edilebilirlik, geri dönüştürülebilirlik ve zararlı maddeler gibi kriterleri güçlendiriyor ve kademeli olarak Dijital Ürün Pasaportu yükümlülüğü getiriyor.

Türk imalatçıları açısından sonuçlar

Tekstil, elektronik, mobilya vb. ilgili ürün gruplarında AB’ye ihracat yapan Türk üreticilerin; ürün tasarımını, malzeme bileşimini, etiket ve bilgi yükümlülüklerini ESPR’ye uyumlu hale getirmesi ve ürün pasaportu için gerekli veriyi sağlaması bekleniyor.

AB ORMANSIZLAŞMA DÜZENLEMESİ (EUDR) – TAKVİM VE ETKİLER

Genel çerçeve ve takvim

EUDR, soya, sığır eti, palm yağı, kahve, kakao, kauçuk, odun ve bunların belirli türev ürünlerinin “ormansızlaşma içermeden” AB pazarına sunulmasını şart koşmaktadır.

Halihazırda yürürlükte olan değişiklik uyarınca:

• Büyük ve orta ölçekli işletmeler için uygulama tarihi: 30 Aralık 2025

• Küçük ve mikro işletmeler için uygulama tarihi: 30 Haziran 2026

2025 yılında, bu tarihlerinin bir yıl daha ötelenmesi (2026/2027) yönünde yeni bir erteleme önerisi getirilmiş olup, bu paket henüz kesinleşmedi. Dolayısıyla bugün itibarıyla şirketler, 2025 sonu / 2026 ortası takvimine göre hazırlık yapmalı. Türk şirketleri açısından sonuçlar

Ahşap, kereste, orman ürünleri ve belirli tarımsal ürünler ile bunların türevlerini AB’ye ihraç eden şirketlerin; tedarik zincirlerini parsel bazında izlenebilir kılması, jeolokasyon verisi toplaması ve ürünlerin 31.12.2020 sonrasında ormansızlaştırılmış alanlardan gelmediğini belgeleyebilmesi gerekiyor.

AB BATARYA REGÜLASYONU

Genel çerçeve

Yeni AB Batarya Regülasyonu; bataryaların tüm yaşam döngüsü için sürdürülebilirlik, karbon ayak izi, geri dönüşüm oranları, etiketleme ve tedarik zinciri özen yükümlülükleri öngörüyor. Bazı yükümlülüklerin uygulama tarihi ileriye ötelenmiş olmakla birlikte, özellikle otomotiv, elektrikli ekipman ve batarya tedarikçileri için yakın dönemde uyum gerektiren ayrıntılı kurallar söz konusu.

SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANS ÇERÇEVESİ: AB TAKSONOMİSİ VE YATIRIMCI BEKLENTİLERİ

Genel çerçeve

AB Taksonomi Regülasyonu ve Sustainable Finance Disclosure Regulation (SFDR), AB’li finansal kurumları ve yatırımcıları “çevresel açıdan sürdürülebilir” ekonomik faaliyetlere yönlendiriyor.

Türk şirketleri açısından sonuçlar

AB bankaları ve fonlarıyla çalışan ya da AB merkezli yatırımcı çekmeyi hedefleyen şirketler için, emisyon verileri, iklim hedefleri, taksonomi uyumluluğu ve sürdürülebilirlik performansı artık finansmana erişimde önemli kriterler hâline geldi.

TÜRK ŞİRKETLERİ İÇİN ÖNERİLEN ADIMLAR

Sektör bazlı etki analizi

• CBAM kapsamındaki sektörler (demir-çelik, çimento, alüminyum vb.),

• EUDR kapsamındaki emtia ve ürünler (ahşap/orman ürünleri, kauçuk, belirli gıda ürünleri),

• ESPR ve Batarya Regülasyonu kapsamındaki ürün grupları bakımından somut etki analizi yapılmalı. AB müşteri ilişkileri ve sözleşmeler

CSRD ve CSDDD kapsamındaki AB müşterilerinin beklentileri değerlendirilerek; tedarik sözleşmelerine eklenecek uyum, denetim, fesih, tazminat ve veri paylaşımı hükümleri gözden geçirilmeli.

İç yönetim ve uyum süreçleri

ESG politikaları, risk haritaları, tedarikçi kodları, şikâyet mekanizmaları, karbon muhasebesi (GHG), iş sağlığı ve güvenliği, insan hakları ve çevre yönetimi süreçleri yazılı hale getirilerek uygulanmalı. Türkiye’deki mevzuat gelişmelerinin izlenmesi İklim kanunu, ulusal ETS, sürdürülebilir finans ve kurumsal raporlama alanındaki iç hukuktaki gelişmeler, AB düzenlemeleriyle paralel şekilde yakından takip edilmeli.

SONUÇ

AB sürdürülebilirlik mevzuatı, sadece AB’de yerleşik şirketleri değil, AB tedarik zincirinin parçası olan Türk şirketlerini de kapsamlı ve kalıcı şekilde etkiliyor. Söz konusu düzenlemeler, doğru yönetildikleri takdirde hem pazar erişimi hem de finansmana erişim bakımından önemli fırsatlar da sunuyor.

Sektör Haberleri