Savunma sanayi 30 Ağustos 1922 ruhuyla zirveye çıktı

Kurtuluş Savaşı’nın ardından yokluklar içinde kurulan Türk savunma sanayi 30 Ağustos 1922 ruhunun verdiği ilhamla çıktığı yolda dünyada adından söz ettiriyor. 750 projenin yürütüldüğü sektörde 2 bine yakın firma yer alıyor. Geçen yıl 4,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren sektörün 2023 hedefi 6 milyar dolar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Savunma sanayi 30 Ağustos 1922 ruhuyla zirveye çıktı

DENİZ BİLGEN

Bir ülkenin ordusu için gerekli olan taktik, stratejik, savunma ve taarruz amacına yönelik silah sistemlerini tasarlayan, geliştiren ve üreten, özel ve kamuya ait kuruluşlar ve işletmeler topluluğu olarak tanımlanan savunma sanayisinde Osmanlı Devleti 17’nci yüzyıl sonlarına kadar devam ettirdiği üstünlüğünü 18’inci yüzyıldan itibaren Avrupa’ya kaptırmıştı. 19. yüzyıla gelindiğinde, Osmanlı artık Avrupa devletleri ile mücadele edemeyecek durumdaydı. Son bir atakla Seraskerlik Kurumu, 1908’de Harbiye Nezareti adı altında yeniden teşkilatlandırıldı. Bir yıl sonra da bu nezarete bağlı olarak İmalât-ı Harbiye- i Umumiye Müdürlüğü faaliyete geçirildi.

Silah sanayiinin tüm teşkilatı İmalât-ı Harbiye-i Umumiye Müdürlüğü’ne bağlanarak, yaşanan olumsuzluklara çözüm arandı. Fakat çabalar beklentileri tam olarak karşılamaz, Birinci Dünya Savaşı’nda yenilen Osmanlı Devleti, imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması gereği, askerî fabrikaların önemli bir bölümünü işlevsiz hale getirmek veya kapatmak zorunda kalır.

Milli Mücadele dönemi

Millî Mücadele döneminde Anadolu’daki ilk askeri fabrikaların kuruluşu, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesi ve silah tamiri ile mühimmat imali işlerinin yapılması amacıyla gerçekleşir. Bu fabrikalar ve tesisler 1921 yılı Ocak ayından itibaren yeni bir teşkilat olarak kurulan “Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü’ne” bağlanarak daha sistemli çalışmaya başlar. 1921 yılında tabloya bakılacak olursa, İmalât-ı Harbiye çalışmaları yoğun olarak Ankara ve çevresinde toplanmıştır. 1922 yılında İmalât-ı Harbiye, Fen Heyeti, İdare Riyaseti, Teftiş Heyeti, Tecrübe Muayene Heyeti, Zat İşleri, İnşaat, Muhasebe, Mubayaa, Yollama Şubeleri olmak üzere teşkilatını daha da genişletmiş ve çalışmalarına hız vermiştir. Kurum bünyesinde ayrıca yurdun dört bir yanında bulunan fabrikalar da hizmet üretir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile beraber ithal yolu yerine yerli üretim çalışmaları ön plana çıkar. Büyük Buhran’ın getirdiği ekonomik krize rağmen Türk savunma sanayisinde önemli ilerlemeler kaydedilir. Bu dönemde 18 adet kamu veya kamu ortaklı işletmeyle 3 adet özel sektöre ait işletme kurulur. 17 işletme İstanbul dışında Anadolu’da kurulmuştur. Amaç Anadolu’nun gelişmesine olanak sağlamaktır. Yaklaşık 20 yıl süren bu dönem İkinci Dünya Savaşı’nın bitişiyle sona erer.

İkinci Dünya Savaşı ile başlayan Amerikan ve İngiliz askeri yardımlarıyla beraber, savunma sanayi ürünleri üretim yerine dışardan alımla karşılanır. Askerî Fabrikalar Umum Müdürlüğü çatısı altında birleşmiş olan harp sanayiinde, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan şartlardan dolayı yeni bir düzenlemeye gidilmiş ve 1950'de Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu kurulmuştur.

Özellikle Amerikan yardımlarıyla başlayan ve Kıbrıs Harekâtına kadar süren yaklaşık 25 yıllık sürede savunma sanayisinin geliştirilmesi yerine dış alım ve dış yardım politikaları uygulanır. 1974'deki Kıbrıs Barış Harekâtı ve ardından Türkiye’ye uygulanan silah ambargosu ile milli bir savunma sanayi oluşturma stratejisi benimsenir. ASELSAN, HAVELSAN ve ASPİLSAN gibi bu dönemde kurulan savunma sanayi kuruluşlarıdır. Söz konusu girişimler, 2000'li yıllardan itibaren en güçlü adımların atılacağı yerli ve milli üretime yönelik başlangıç adımlarıdır.

Son dönemde adından söz ettiriyor

1990’larda siyasetteki istikrarsızlık, 1994 ve 2001 kriziyle sekteye uğrayan savunma sanayisi 2000’lerden itibaren yeni bir anlayışla yoluna devam eder. Çağın gereklerine uygun, KOBİ’leri de kapsayan bir ekosistem kurulur. Bu dönemde ortaya çıkan, insansız hava araçları, yerli tank projesi, MİLGEM’le başlayıp TF-2000’le devam eden hava savunma fırkateyni, Milli Muharip Uçak, yerli ve milli füze projeleriyle dünyada adından söz ettiren Türkiye’nin çabaları kısa sürede meyvelerini vermeye başlar. En büyük 100 savunma ve havacılık sanayii şirketi içerisinde bu yıl 4 Türk firması yer alır. 2022’de üç firmanın yer aldığı listede bu yıl ASELSAN iki sıra yükselerek 47. sırada, geçtiğimiz yıl 67. sırada bulunan TUSAŞ 58. sırada, Roketsan 80. sırada konumlandı. Bu yıl listeye ilk kez giren ASFAT ise en büyük 100 savunma ve havacılık sanayii şirketi arasında 100. sırada. ASFAT, ‘Bir önceki yıla göre savunma cirosunu arttırma’ alanında ise yüzde 149 artış ile liste birincisi oldu.

Yeni bin yılda gelen başarılar

Cumhuriyetin 100. yılında savunma sanayinde Türkiye’nin geldiği nokta dünyada göz kamaştırıyor. Yerli ve milli imkanlarla tasarlanıp geliştirilen ve üretilen SİHA’lar deniz platformları, kara araçları, füzeler, insansız kara ve deniz araçları, elektronik harp sistemleri Türkiye’nin savunma sanayisinin gururu haline geldi.

2022 yılında sektör ihracatı 4 milyar doları aşarak tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Savunma sanayisi, Türk Ordusu, yerli firmaları ve ekosistemindeki diğer bütün paydaşlarıyla sürdürülebilir başarıyı yakaladı. Bu yıl sonu için ise ihracatta 6 milyar dolar hedef kondu.

2023 HEDEFLERİ

Türkiye’nin 2023’te savunma sanayisinin hedefleri arasında şunlar yer alıyor:

✔ Havacılık ve uzayda, Milli Muharip Uçak hangardan çıktı. Jet Eğitim ve Hafi f Taarruz Uçağı HÜRJET ilk uçuşunu nisan ayında yaptı. Muharip İnsansız Savaş Uçağı Bayraktar KIZILELMA’nın çeşitli uçuş manevra testleri ve mühimmat entegrasyonları gerçekleştirildi.

✔ ÖZGÜR Projesi kapsamında aviyonik modernizasyonu tamamlanıp ilk F-16’lar teslim edildi. Özgün Helikopter GÖKBEY’in ilk teslimatları Jandarma Genel Komutanlığı’na başlıyor.

✔ ANADOLU gemisine konuşlandırılacak Bayraktar TB3 SİHA ilk uçuşunu yaptı. 6’ncı ve son P-72 Deniz Karakol Uçağı teslimatıyla Meltem-3 projesi tamamlandı.

✔ Milli ve yerli üretim LNA modülüne uzayda tarihçe kazandırılıp gemilerin konum ve rota bilgilerinin elde edilmesini sağlayacak KILIÇSAT Küp Uydu uzaya fırlatılacak.

Türkiye’nin savunma sanayisinde 2023’e ilişkin diğer alanlardaki hedefler ise şöyle:

✔ Hava savunma, silah, füze ve mühimmat alanında uzun menzilli hava savunma ve füze sistemi SİPER hizmete girecek.

✔ BOZDOĞAN Görüş İçi ve GÖKDOĞAN Görüş Ötesi Füzelerin ilk teslimatları yapılacak. GÖKDENİZ Yakın Hava Savunma Sistemi gemilere entegre edilmeye başlanacak. KARAOK füzeleri ilk kez envantere girecek.

✔ ŞİMŞEK Hedef Uçağı seyir füzesi konfigürasyonuyla ilk kez teslim edilecek. Denizaltı Torpidosu AKYA’nın seri üretimine başlanacak.

✔ Elektronik sistemlerde ise AESA Burun Radarı ilk kez AKINCI TİHA’da kullanılacak ve ilk defa F-16’larda entegrasyonuna başlanacak. F-16’lar yerli-milli Elektronik Harp Podu ve Elektronik Destek Podu entegre edilerek görevlerini icra edecek. Erken İhbar Radar Sistemi ERALP’in ilk teslimatları yapılacak. MERT Taşınabilir Elektronik Taarruz Sistemleri ilk kez kullanıma sunulacak. Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ve Plaka Tanıma Sistemi Projesi kapsamında bütün kurulumlar tamamlanacak.