Nakit akışı riski, ek vergiyle yükseldi

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri'nde şirketlere getirilen deprem vergisini ele aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ bu hafta Şans Sohbetleri’nde şirketlere getirilen deprem vergisini değerlendirerek, "yatırımı sorgulatır, nakit akışını da bozar" yorumu yaptılar. Fed’in faiz politikasını da ele alan ikili, yükselen faizlerin Euro/dolar paritesindeki olası etkilere dikkat çekti.

Güldağ: Deprem bölgesinde yavaş yavaş bazı olumlu gelişmeler var. Bazı tekstil terbiye tesisleri devreye alınmaya başladı. Örme tarafında da öyle. Ancak daha yapılacak çok iş de var. Bu arada deprem yaralarını sarmak için getirilen teşvik ve yatırım indirimlerinden yüzde 10 ek vergi alınacak. Bir kerelik. Cumartesi Resmi Gazete'de yayımlandı. 22 bin şirketi etkileyecek denildi fakat 90 bini bulabilir.

Ağaoğlu: Deprem yaralarını sarmak her Türk vatandaşının boynunun borcu tartışmasız. Seçim öncesi olduğu için şimdilik sadece kurumlara geldi. Seçim sonrasında bireylere de gelmesi beklenir.

Güldağ: İtirazlarla karşılaştı ilave vergi meselesi. Bir; geçen seneye dönük getirilmesi, hesap kitabı bozdu. İki, yatırım indirimlerine gelmesi tartışma yarattı. Bir nevi devlet verdiğini geri istiyor gibi oldu. Gayrimenkul fonları gibi bazı gruplar daha yüksek perdeden itiraz etti. En yüksek makamlara bunu ilettiler. Sonra baktık ki, yatırım fonları bu ek verginin dışında bırakıldı. Ayrıca mikro işletmelerin Ar-Ge indirimleri de öyle. Bir de şirketler matrah düzenlemesi beklerken, gelen ek vergi şok yaratmıştı. Şimdi görünen yüzde 25'ten az olmamak üzere matrah da gelecek...

Ağaoğlu: Kimsenin vergiye itirazı yok. Bu büyük bir felaket. Gelmeli ama bu gelen vergi yükü de tıpkı şirketlerde olduğu gibi adil olmalı.

Güldağ: Tahsilatı da önemli...

Ağaoğlu: Orada da sadece kümestekilerden vergi toplamaya çalışıyoruz. Neredeyse geçici beyannamelerin verildiği günün hemen ertesinde çıkarılarak, kümestekiler yakalandı. İkincisi, nasıl yatırım kaçırılır dersi verilse, yapılmaması gereken ilk şey 'yatırım sürecinde kuralların değişmemesi gerekir' maddesidir. Siz ise şu anda yatırım teşviki almış olanlardan teşviki geri istiyorsunuz, tüm yatırım hesabı şaşıyor. Yatırımınız ilk defa bu sene çalışmaya başladı diyelim. Yatırım teşviklerine göre siz sıfır vergi ödeyeceğiniz bir ortamdayken, devlet geliyor diyor ki, verdiğim teşviklerdeki yüzde 10’u alıyorum. Bu belki o şirketin nakit akışının yüzde 50’sini çekip götürüyorsunuz demektir. Nakit akışını ciddi vuran, yatırımını yeni bitirmiş ve çalışmaya başlamış olanların cidden örselenmesine yol açan bir uygulama...

Güldağ: EYT de geldi. Şirketlerden para çıkışı artacak. Üstüste gelince nakit akışı sıkıntı olacak.

Ağaoğlu: Evet, EYT de artık devreye giriyor. Bir nakit çıkışı daha yaratıyorsunuz şirketlere, ki bu şirketler bankalardan rahatlıkla kredi kullanamıyorlar. Yatırımını bitirmiş olan bir şirketin, vergisini ödemek için, EYT’yi ödeyebilmek için gidip bankadan kredi alması gerekiyor. Fakat vereceği hiçbir fatura olmadığı için yatırımı da bittiği için kredi alamıyor. Nasıl ödeyecek?

Güldağ: Günü kurtaralım derken, geleceği ipotek ediyoruz...

Ağaoğlu: Geleceği ciddi tehdit altına alıyor. Faizi sıfırlasak da vergi düzeni, teşvik düzeni sık sık değişen bir ülkeye kimse sıfır faiz var diye yatırım yapmayacaktır. Faiz yatırımın düşük bir bileşenidir. Çok daha büyük bir bileşeni teşvikler ve vergilerdir. Siz bunları canınız istediği gibi değiştiriyorsanız, bu yatırım kararları her zaman bir değil bin defa sorgulanır. Nakit akışını çok ciddi bozucu etkide bulunacak.

Güldağ: Yatırımı sorgulatır, nakit akışını bozar. Niye burada uğraşayım, yurt dışında yatırım daha istikrarlı dedirtmememiz lazım. Hiç şüphesiz, depremin yaralarının sarılması için vergi de bunun için önemli kaynak. Ancak farklı çözümler olabilir. Mesela TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, "geçmişe dönük vergi konulması yerine, modern vergileme yöntemleri getirilebileceği" ne dikkat çekiyordu.

Ağaoğlu: Kesinlikle. Bu şekilde geriye dönük vergi ile temettü rejimini de bozdunuz. Ne yapılmalı sorusunun yanıtı çok basittir. Yapılması gereken, kurumlar vergisini iki puan, geçici süreyle artırmanız ve doğru düzgün tahsilat yapmanız. Belki bazı kalemlerde KDV artışı da düşünülmeliydi. Desteği büyütmek için doğru vergilendirme yapılması lazım. Son kararlar, sadece vergi adaletsizliği de değil yarattığı nakit akış probleminin, EYT ile de birleştikten sonra başka sorunları da beraberinde getireceği endişemi taşıdığım için bunu ısrarla söylüyorum.

Ödeme ekosistemi kilitlenirse, ekonomi kilitlenir

Güldağ: Nakit akışı probleminin ağırlaşması riskine karşı KGF uygulaması özellikle KOBİ'ler için çok kritik önemde...

Ağaoğlu: Nakit çıkışlarının bir kısmı planlanmamış, deprem nedeniyle mecburen gündeme geldi. KGF bu açıdan da önemli. Nakit akışı zannetmeyelim ki sadece KOBİ'lerin problemi.

Güldağ: Beyaz eşyada, kahverengi eşyada faaliyet gösteren bazı büyük şirketler, bayileri aracılığı ile KOBİ kredilerinden kısmen faydalanıyor. Bayiler krediyi alıyor, ana şirkete peşin ödeme yapıyor, sistem devam ediyor. Ama nereye kadar?

Ağaoğlu: Ödeme ekosistemi kilitlendiğinde ekonomi kilitlenir. Şimdi nakit akışlarına çok ciddi darbe geldi. Seçim ortamıyla deprem ortamı birbirine karıştı.

Güldağ: Son birkaç aydır KOBİ kredilerinde artış var, enflasyon oranının üzerinde. Yoksa bakıyorum mesela yıl bazında bankacılık sistemi küçüldü. 2021'de GSYH'nın yüzde 125'inden fazlaydı. 2022'de yüzde 100'ün altına geriledi. Oysa kredi ihtiyacı gerilemedi. Yatırım için değil belki ama dönmek için. EYT ile ihtiyaç daha da artacak. 200 milyar lira gibi bir büyüklük hesaplanıyor. Ayrılan 35 milyar liraydı. Şimdi genişletildi ama olsun olsun 40-45 milyar liraya çıkar. Tabii KGF değil, bankalar dağıtıyor parayı. Onlar da fiyatlandırmada rahat değil. Yarın faizler artarsa ne olacak?

Ağaoğlu: Depremle birlikte ilk iki ayda korkunç bir bütçe açığıyla karşı karşıyayız. Büyük ihtimalle yılın ortasında yeni bir bütçe kanunu gelecek seçimden sonra. Cari açık da büyüyor. İkiz açıkla yine enflasyonist olacak ortam...

İhracatçı paritede hangi düzeyi dikkate almalı?

Güldağ: Fed Başkanı Powell, yüksek enflasyonun faizleri beklediklerinden daha fazla artırmalarına yol açabileceğini söyledi. Faiz artırımlarının kararlı bir şekilde süreceğini anlıyoruz.

Ağaoğlu: ABD'de faizlerin bu yıl 5-5,25 bandına kadar yükseleceğini ve sonra duruma bakacaklarını, faiz indiriminin bu yıl olamayacağını seninle konuşmuştuk. Haklı çıktığım için sevindiğimi söyleyemeyeceğim.

Güldağ: Önümüzdeki toplantıda 50 baz puan artıştan söz ediliyor.

Ağaoğlu: Çok ağır hamle olur bu. Bir kerede değil, iki 25 baz puanlık artışla toplam 50 gelecek diye bekliyorum. 5,25 patikasına geleceğiz ondan sonra duracaklardır.

Güldağ: 6'yı da söyleyenler var...

Ağaoğlu: 5,75 ya da 6 gibi faiz seviyesi olmaz diye düşünüyorum. Fed’in kredibilitesi ağır yara alır.

Güldağ: Bize etkileri için ne dersin? Dünyada faizlerin yükseldiği, global yatırımcıların giderek daha seçici olduğu bir ortamda nasıl etkileniriz? Tam da CDS'lerimiz aşağıya gelirken...

Ağaoğlu: Bizi olumsuz etkileyeceği kesin. Türkiye'nin CDS primi işler çok doğru yapıldığı için değil kur korumalı mevduattan Eurobond tarafına bir akım olduğu için düştü. Bankalar TL/döviz rasyosundan dolayı dövizleri resmen kovaladı. Faiz vermediler. İlla dövizde kalacağım diyenler de Eurobond’a gitti. O Eurobond pozisyonunu elinde tutup kendisini CDS ile hedge etmiş olanlar Eurobond’ları satınca, talep de kalmadı, CDS de düştü. Bizi ilgilendiren kısmı, kalıcı veya yapışkan olarak bu faizlerin yüksek kalmaya devam edecek olması.

Güldağ: Yabancı yatırımcı gözünde itibarımızın yüksek olmadığı bir dönemde bu durum borçlanma maliyetlerimiz için olumsuz. Bir de parite üzerinden gelecek etkileri var.

Ağaoğlu: Euro/Dolar paritesinde “1,12'leri görürsek ne mutlu” dedim. Oraya bile gelemedik. Bizim açımızdan hoş olmayan, Avrupa geriden geliyor faiz artırımında, ECB mecburen Fed’i takip ediyor, biraz geç kalacak. Euro ileride yine o faiz farkı avantajını yakalayacağı günler görecek ama o zamana kadar biz hem talep, hem parite tarafından örselenmeye devam edeceğiz.

Güldağ: Özellikle ihracatçılar açısından soruyorum; bu Fed-ECB faiz kovalamacasında dengelenme sürecinde paritenin seyri ne olur?

Ağaoğlu: Euro/dolar paritesinin 1,0375’lere kadar bile geri gelme ihtimali var. Ama “1,06’lardan o riske karşı hedge eder misiniz” diye sorarsanız, ben etmem. Ama ihracatçıların yerinde olsam; özellikle 1,12 olacak diye hesap yapmak yerine, satış fiyatlarını veya maliyet hesaplarını 1,0350’ye göre yaparım. 1,05-1,06’da “işini kış tut yaz gelirse bahtına” durumu var. Ama 1,06, 1,07’ye göre yapıp 1,0350’ye göre bir ihracat bedeli tahsil ettiğinizde işiniz hakikaten çok zor olur.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir