Muhalefetten TÜSİAD'a destek: Evet diyoruz ama yetmez diyoruz, daha güçlü ses istiyoruz

TÜSİAD Genel Kurulu'nda Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Aras'ın hükümete yönelik eleştirileri siyasetin gündemine oturdu. Aras ve Turan'ın açıklamalarına muhalefet cephesinden destek geldi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Muhalefetten TÜSİAD'a destek: Evet diyoruz ama yetmez diyoruz, daha güçlü ses istiyoruz

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin(TÜSİAD) Genel Kurulu'nda Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras'ın hükümetin ekonomi ve güncel politikalarını üzerine yaptığı eleştirilere hükümet cephesinden peş peşe tepki gelirken muhalefet cephesinden destek geldi. 

 

CHP lideri Özgür Özel: TÜSİAD’ın eleştirilerini son derece haklı olarak değerlendiriyorum

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: TÜSİAD hep ekonomi ile ön planda olan bir kuruluş. Hep ekonomi konuşmasını beklersiniz. TÜSİAD’ın bugün yaptığı değerlendirme, ekonomiden bağımsız değildir. Adaletin olmadığı bir ülkede, adalet sisteminin bu kadar örselendiği bir ülkede, adaletin yargıçları birer siyasi operasyon aygıtına dönüştürüldüğü, savcıların birer aparat haline getirildiği bir ülkede ekonomik çöküşün de çok yakın olduğu, sorunların altından bağımsız bir yargı ve kuvvetler ayrılığı olmaksızın kalkınamayacağı bir gerçektir. TÜSİAD’ın eleştirilerini son derece haklı olarak değerlendiriyorum. Yapılan değerlendirmeler, ülkenin geleceğini düşünen kaygılı değerlendirmelerdir ve yerden göğe kadar da haklıdır

İYİ Parti lideri Dervişoğlu: Türkiye konuşmalıdır

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu: Demokrasi korkulacak bir şey olmadığı için her fırsatta “Konuşan Türkiye” vurgusu yapıyorum. Türkiye konuşmalıdır. Konuşursa, demokrasi işler. Demokrasi işlerse, hukuk işler. Hukuk işlerse, güven olur. Güven olursa, yatırım gelir. Yatırım gelirse, refah büyür. Refah büyürse; Emekli de, asgari ücretli de "Fitreye" muhtaç olmaktan kurtulur. Bilmem anlatabildim mi?

İYİ Partili Çömez: Bakan Tunç, TÜSİAD'ın açıklamasından neden rahatsız oluyorsunuz?

İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez: Adalet Bakanı bu ülkedeki saygın bir sivil toplum örgütüne parmak salladı. TÜSİAD, 'Bu ülkede hukuk, adalet olsun; hukukun ve adaletin olmadığı bir yerde kalkınma olmaz, ekonomi olmaz, sanayi olmaz, refah olmaz' demiş. Bundan neden rahatsız oluyorsunuz. Zinhar böyle bir açıklama yapamazsın. İnsanlar bu ülkede açıklama yapmak için sana mı soracak, senden müsaade mi alacak? Senin vazifen adaletin tesis edilmesi için orada bakanlık yapmak. Ona, buna parmak sallamak değil. Herhalde ona buna parmak sallamaktan adaleti tesis edecek zamanın yok. Tekrar tekrar iktidara bir çağrıda bulunuyorum. Bu ülkenin temel ihtiyacı adalettir, Hukukun üstünlüğüdür, insan haklarıdır, demokrasidir, ifade özgürlüğüdür, yöneten ve denetlenen bir devlet anlayışıdır.

DEVA lideri Babacan: TÜSİAD'ın açıklaması olumludur, evet diyoruz ama yetmez diyoruz!

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan: Hükümet iş dünyasını da ciddi bir baskı altına almış durumda. Ne kadar çok işçi çalıştırıyorsan ne kadar büyük işin varsa bu baskı o kadar büyük olabiliyor. Fakat önemli olan şu; yani Türkiye'de biz bir avuç zengin insan mı olsun istiyoruz ya da Türkiye topyekun zenginleşsin mi istiyoruz? Bu yargı sopasının kullanıldığı sadece hükümet destekli firmaların iş yapabildiği, diğerlerinin gittikçe işlerinin zorlaştığı bir ülke. Ancak gelir dağılımının bozulduğu, fakir fukaralığının arttığı ama bir avuç renginin kaldığı bir ülke haline gelir. Dolayısıyla burada iş dünyası gerçekten şeffaf, rekabet içerisinde bir iş ortamı istiyorsa, hukukun, adaletin işlediği bir iş ortamı istiyorsa ve ülkenin topyekun zenginleşmesini istiyorsa o zaman memleket meseleleriyle ilgili biraz daha seslerinin güçlü olması lazım. Dolayısıyla TÜSİAD'ın bugünkü yaptığı açıklama olumludur. Belki evet diyoruz ama yetmez diyoruz. Daha güçlü ses istiyoruz. Çünkü esnafın KOBİ'lerin sesi bu ülkenin yarınlarının sesidir. Bu ülke için, hukuk için, adalet için geri dağılımının düzelmesi için bu sesin daha yüksek çıkması gerekiyor.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ne demişti?

Turan, konuşmasına “Gündem çok ağır. Hangi birisini sayayım” diyerek başladı. Ardından da şunları sıraladı:

  • Depremlerde, yangınlarda, iş kazalarında çok sayıda vatandaşımızı kaybediyoruz. Demek ki, hata, suistimal ve kayırmacılık çok yaygın.
  • Eleştirel ifadelere ve habercilik faaliyetlerine açılan soruşturma haberleri, çok sıklaştı.
  • 10 küsur sene önceki olaylara, şimdi yeni soruşturmalar açılıyor.
  • Tutuklu milletvekillerine, siyasi parti liderlerine ve belediye başkanlarına sürekli yenileri ekleniyor.
  • Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyor. Fakat, deprem, yangın taciz, kadın cinayeti, iş kazası, gibi kamuoyunda infial yaratan nice olayda, ya suçlular bulunmuyor ya da kısa sürede serbest kalıyorlar. Kamuoyu vicdanında suç ve ceza arasında orantısızlık kanaati oluşuyor.
  • İster seçimle, ister atamayla gelen kamu görevlilerinin görevlerinden alınmasının, yeni örneklerine şahit oluyoruz.
  • Üstelik, yeni yasal düzenlemelerle, kamu görevlilerinin Devlet Denetleme Kurulu tarafından görevden alınması ve TMSF’nin şirketlere kayyum olarak atanması mümkün oluyor.
  • Yolsuzluk, dolandırıcılık, karaborsa haberlerinin ardı arkası kesilmiyor.
  • Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, galiba artık şirket kurmaktan daha kolay.
  • Kadın cinayetlerinin de, çocuk tacizlerinin de sonu gelmiyor.

 

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ne demişti? 

Aras, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, HALK TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ve menajer Ayşe Barım’ın tutuklanması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturma, belediyelere atanan kayyımlar ve ordudan ihraç edilen teğmenlere değinerek şunları ifade etti:

  • Geçen sene tam bugün Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeninde oluşan heyelan sonucu 9 işçi hayatını kaybetmişti. İki yıl önce yaşadığımız büyük depremde on binlerce insanımızı usulüne uygun yapılmadığı için çöken binalar altında kaybettik.
  • 2014 yılında Soma kömür madeninde çıkan yangında 301 işçi hayatını kaybetti.
  • Tüm bu ve benzer ölümlerin arkasında tesis sahiplerinin yönetmeliklere uygun yatırımları maliyet nedeniyle yapmaması ve denetim eksikliği var. California'da koca Los Angeles şehri yandı, Japonya'da çok daha şiddetli depremler oldu. Kaç kişi öldü? Lütfen bakın ve mukayese edin. Bizdeki ölümlerin nedeni maliyet odaklı kural tanımazlık ve denetimsizliktir.
  • Yeni mezun teğmenler ordudan ihraç ediliyor. Bu olaylarda suç vardır yoktur diyemeyiz. Ancak çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz.
  • Ayrıca tutukluluğun istisna değil kural haline gelmesi gibi kangrenleşmiş bir sorunun kanunlar değişse de çözülmediğini görüyoruz.
  • Kişiyi, bir gün dahi olsa, özgürlüğünden mahrum edecek tutuklama ve adli kontrol kararlarının, hatta gözaltı kararlarının ne denli titiz verilmesi gerektiğini yıllar sonra gelen tahliyelerde, beraat kararlarında görüyoruz. Ancak bugünkü endişe ve güvensizlik ortamına rağmen ülkemizin geleceği ile ilgili umudumuzu hiç kaybetmiyoruz. Çünkü biliyoruz ki doğru politikalarla ülkemiz kalkınır ve vatandaşlarımız kendilerini mutlu ve huzurlu hisseder.
  • Bu nedenle inandığımız doğruları bıkmadan usanmadan dile getireceğiz. "Söylesek de hiçbir şey değişmiyor" zihniyetine kapılamayız. Bizim görevimiz doğru bildiklerimizi söylemektir. Mevcut uygulamaları eleştirmekle kalmayıp yeni politikalar önermektir.

 

 

 

Gündem