150 yıldır kuru kahveci….
Kuru Kahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları’nın 150 yıllık hikayesi, Sirkeci Tahmis Sokak’ta birçok yenilikle sürüyor.
Mehmet Efendi, 1857 yılında Konyalı Hacı Hasan Efendinin oğlu olarak dünyaya geldi. Çocuk yaşta çırak olarak babasının dükkanında çalışmaya başladı. 18 yaşındayken babası Hacı Hasan Efendi vefat edince işin başına geçti.
İlk yeniliği, çiğ olarak satılan kahve çekirdeklerini kavurup, dibekte döverek müşteriye hazır satmaya başlaması oldu. Bu yenilikle Sirkeci Tahmis Sokağını kahve kokusu kaplarken, satışlarında da artış oldu. Mehmet Efendi, ‘’Kurukahveci’’ lakabıyla anılmaya başlandı.
Mehmet Efendi 1931’de 74 yaşında vefat edince, kuru kahveci dükkanını önce kardeşi Ahmet Rıza devraldı, sonrasında da çocukları yönetime geldi. 1934 yılında soyadı kanunu çıkınca, aile Kurukahveci soyadını aldı.
1933 yılında firmanın amblemini dönemin ünlü hatta tek olan grafik sanatçısı İhap Hulusi’ye çizdirdiler. Tahmis Sokak’taki dükkana dönemin ünlü mimarı Zühtü Başar’ın yenilikçi projesi uygulandı. Anadolu’ya hazır paketlenmiş ürünlerini göndermesi, tüm ülke geneline yayılmasının aracı oldu. Halen 55 ülkeye ihracat yapıyorlar.
Günümüz yönetiminde Kuru Kahveci Mehmet Efendi’nin 4. kuşak torunları yer alıyor. Aile geleneğine bağlı bir aile şirketi olarak, hep yenilikçiliği esas alarak yönetiyorlar. Bu örneğin benzeri Türkiye coğrafyasında yok.
150 yıllık öykülerini kitap haline getirdiler. Çok özel bir firma öyküsü olarak sundular. Ülkemizde 1,5 asırlık firma sayısı bir elin on parmağını bulmuyor.
Son olarak Tahmis Sokak’ta satış mağazasının yanında bir ‘’Kahve Kütüphanesi‘’açtılar. Bu kahvede dünya kahve kültürüne ait tüm kitaplar yer alıyor, bu zenginlik de Türkiye’de bir ‘’ilk’’ olma özelliği taşıyor.
‘’Bir kahvenin 40 yıl hatırı olur!‘’ sözünün anlamını bu kurumlar yaşayarak bize hatırlatıyorlar, bunu unutmayalım…
GÜNÜN SÖZÜ:
Türkiye’de 100 yaşını aşkın firma sayısı sadece 12, bu kurumsal kültürümüzün zayıflığını göstermiyor mu?