Gazeteye uygulanan reklam ambargosunun nedenini şimdi daha iyi anladım

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

1980’Lİ yılların sonlarına doğru, Milliyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde muhabir olarak çalışıyorum. Ekonomi Müdürümüz Necati Doğru

Ekipteki muhabir arkadaşlarımızdan Erkan Çelebi, Doğubank piyasasından aldığı bir haber yazdı:

-Arçelik buzdolabı, çamaşır makinesi piyasada bayi fiyatından daha ucuza satılıyor…

Haberin içeriği özetle şöyleydi:

- Nakit sıkışıklığı yaşayan Arçelik bayileri, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ürünleri Doğubank’a daha düşük fiyata veriyor. Doğubank esnafı da sıfır ürünleri daha düşük fiyata satabiliyor.

Piyasanın durumunu ortaya koyan bu önemli haberi müdürümüz Necati Doğru ekonomi sayfasında oldukça büyük kullandı. Haber gazetenin birinci sayfasında da manşet oldu…

Haber, Hasan Subaşı yönetimindeki Arçelik’i, Cengiz Solakoğlu yönetimindeki Atılım Pazarlama’yı oldukça rahatsız etti. Çok geçmeden Arçelik yönetimi, Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Milliyet’e bir yıllık reklam ambargosu uygulama kararı aldı.

Aydın Bey’in Koç Ailesiyle çok yakın olmasına rağmen Koç Grubu’na bağlı Arçelik’in gazetemize bir yıllık reklam ambargosu uygulaması hepimizi şaşırttı. Necati Abi’nin izinli olduğu günlerde yazı işleri toplantısına her girdiğimde söz sırası bana gelince Genel Yayın Yönetmenimiz Doğan Heper, okuma gözlüklerinin üzerinden bakar, sorardı:

- İktisat, başımıza dert açacak haber yok değil mi gündeminizde? Bak, sizin haber yüzünden Arçelik bize bir yıl reklam vermeyecek

Dünya havalimanı şirketlerinin bir araya geldiği “ACICX Global Summit” için İGA Genel Müdürü Kadri Samsunlu’nun davetiyle katıldığım Tokyo-Seul seyahati sırasında uçakta Cengiz Solakoğlu’nun “Koç’ta 38 Yıl” kitabını okudum.

Solakoğlu, kitabın “Atılım’lı Yıllarda İz Bırakan Anılar”- bölümünde, “Taksitli Satışlar Rehberi” alt başlıklı kısımda söze şöyle girdi:

- 1980’li yıllarda ne kredi kartı, ne de tüketici finansmanı diye bir sistem vardı. Belirli bir miktarın üzerinde değeri olan ürünleri satabilmek için üreticiler gerekli olan finansmanı sağlamak durumundaydı.

Arçelik’in de ürünlerini daha geniş kitlelere satabilmek için 18 aya varan taksitli satışları finanse ettiğini belirtip, sürdürdü:

- Yetkili satıcılar ürünleri vadeli olarak satın alır ve tüketiciye taksitle satarlardı. Genelde yetkili satıcılarımız bu satışları yaparken dikkatli olmalarına rağmen, belirli bir oranda batak alacakları oluşurdu.

Özellikle büyükşehirlerde bu işi profesyonelce yapan dolandırıcıların türediğinin altını çizdi:

- Bunlar taksitli aldıkları beyaz eşyayı “spotçu” tabir edilen yerlere götürüp peşin paraya satar ve ortadan kaybolurlardı.

Bunu yapanları “çete” olarak tanımladı:

- Öyle ki bunu yapan çeteler, aynı gün birkaç yerden taksitle aldıkları ürünleri peşin paraya dönüştürüp sonra da adres değiştirerek sırra kadem basıyorlardı.

Bunları önlemek için düşündüğü çareyi anlattı:

- Tüm yetkili satıcılarımıza mektup yazarak kendilerinden ürün alıp parasını ödemeyen müşterilerinin ad, soyadı ve baba isimlerini istedim. Yaklaşık 15 bin kişilik bir liste oluştu.

Listeyi bir kitaba dönüştürüp yetkili satıcılarına gönderdiğini vurguladı:

- Kitabın ismini “Dolandırıcılar” yerine bir dava konusu olmasın diye “Taksitli Satışlar Rehberi” koydum.

Kitabın o günlerde Sabah Gazetesi’nde manşet olduğunu aktardı:

- Taksitle alıp parayı ödememeyi meslek haline getirenler isimlerinin yetkili satıcılara bildirildiğini görünce Arçelik yetkili satıcılarındaki batak önemli ölçüde azaldı.

O dönemin Atılım Pazarlama Genel Müdürü Cengiz Solakoğlu’nun “Koç’ta 38 Yıl” kitabının bu bölümünü okuyunca, “Doğubank’ta Arçelik ürünleri daha ucuza satılıyor” haberine gazeteye reklam ambargosu koyacak kadar bozulmalarının nedenini daha iyi anladım.

Bu bölümü okurken rahmetli Doğan Heper’in yazı işleri toplantısındaki uyarısı kulağımda çınladı:

- İktisat, başımıza dert açacak haber yok değil mi gündeminizde?

‘Tanrı’ demeyin, ‘Allah’ deyin uyarısı Diyanet’e mi ait?

CENGİZ Solakoğlu, “Koç’ta 38 Yıl” kitabında Koç Holding’in kurucusu Vehbi Koç’un şu tutumunu ortaya koydu:

- Vehbi Koç, yalnız işiyle ilgili kararlar verirken değil, hemen her konuda duyduğunun doğruluğunu araştırır, öyle inanırdı.

Vehbi Koç’un bu tutumuna örnek olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na yazdığı 10 Ocak 1975 tarihli mektubunu kitabında paylaştı:

- Sayın Lütfü Doğan, Diyanet İşleri Başkanı, Ankara… ·

Sayın Bay Doğan,

- Geçen hafta Dolmabahçe Camii’nde Cuma namazında hatip, hutbede bir takım Türkçe terimlerden bahsetti. Bu arada “Bazıları Tanrı” diyor,

Tanrı’ demeyin, ‘Allah’ deyin” dedi. Bunu hayretle dinledim.

- O akşam, başka bir camiye giden bir arkadaşımla beraberdim. Onun gittiği camide de hatip, “Günaydın” demeyin, “ Selamünaleyküm” deyin, demiş. Arkadaşım da buna hayret etmiş.

- Bu bir talimatla mı oluyor, yoksa hatipler kendileri mi söylüyorlar? Büyük bir reaksiyon yaratmaktadır. “Tanrı” sözü çok güzel bir sözdür. Bu hususu sizin gibi geniş görüşlü bir din liderimize duyurmak için bu mektubu yazıyor, saygılarımı sunuyorum.

- Vehbi Koç

Cengiz Solakoğlu, kitabında Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan’ın Vehbi Koç’a gönderdiği 3 Şubat 1975 tarihli cevaba da yer verdi:

- Sayın Vehbi Koç, Koç Holding A.Ş. İdare Meclisi Reisi

- Başkanlıkça “Tanrı, Günaydın” demeyin, diye özel bir talimatımız yoktur. Hatipler kendi anlayış seviyesine göre hareket ediyorlar.

- Sürdürdüğümüz eğitimlerle uygun anlayışa getirmeye çalışıyoruz. Takdir edersiniz ki bu, zaman isteyen bir konudur.

- Uyarınıza teşekkür eder, Yüce Tanrı’dan sağlıklar, başarılar diler, selam ve sevgilerimi sunarım.

Tokyo’dan Google Haritası’nda uçağı seçince THY neden görünmüyor?

JAPONYA’nın başkenti Tokyo’da Google Haritası’na İstanbul’daki adresimi yazıp, uçak seçeneğini işaretledim. Şu veri çıktı:

Tokyo, Japonya İstanbul

Aktarmasız uçuş (günde 1-2): 13 saat 15 dakika

Aktarmalı uçuş: 15 saat 45 dakika

Etihad, Qatar Airways, Emirates

Güney Kore’nin başkenti Seul’de de aynı denemeyi yaptım, şu bilgiler yer aldı:

Seul, Güney Kore İstanbul

Aktarmasız uçuş (günde 1-4): 11 saat 35 dakika

Aktarmalı uçuş: 14 saat 45 dakika

Turkish Airlines, Korean Air, Asiana Türk Hava Yoları’nın (THY) İstanbul-Tokyo, Tokyoİstanbul direk seferleri olmasına rağmen Google Haritası’nda neden yer almıyor acaba? THY’nin Tokyo’da Google Haritası’nda seçenekler arasına girmesi için bir bedel mi ödemesi gerekiyor? Diğer havayolu şirketleri bunun için Google’a bir ödeme mi yapıyor? Merak ettim doğrusu…

 

 

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar