Gıda şirketleri stratejik sayılmalı

KERİM ÜLKER
KERİM ÜLKER Perde Arkası

ABD’de, Almanya’da Fransa’da… Liberal ekonomilerin önemli kısmında stratejik olarak belirlenmiş sektörlerde yabancılara şirket satışları neredeyse imkansız haldedir. Özellikle gıda sektörü… 2005 yılında Fransız devi Danone’un ABD’li PepsiCo’ya satış söylentilerini hatırlayın. Süt ürünleri devi Danone’un satış dedikoduları gündeme geldiğinde Fransa’da sokaklarda gösteriler yapılmıştı. O dönem Fransa’yı yöneten Chirac Hükümeti’ne ‘Danone’nin Fransız kalması için’ müdahale çağrısında bulunanların başında Danone’nin eski CEO’su Franck Riboud geliyordu. Dönemin Fransa Ekonomi Bakanı Thierry Breton ve İçişleri Bakanı Nicholas Sarkozy satışın engellenmesi için ellerinden geleni yapmayı vaat ettiler. Dışişleri Bakanı Dominique de Villepin, Danone’yi ‘ulusun en değerli mücevheri’ olarak tanımlamış, “Fransa’nın çıkarlarını sonuna kadar savunacağım” sözünü dile getirmişti. Fransız muhalefeti de sesini yükseltirken, Laurent Fabius, Dominique Strauss-Kahn, Henri Emmanuelli gibi ağır toplar Chirac’a hemen harekete geçmesi için uyarıda bulunmuştu. Sonunda, Danone Fransız kaldı ve satış süreci masaya bile getirilmedi.

16 yıl önce yaşanan bu sürecin benzeri geçen yılın sonlarına doğru Avustralya’da yaşandı. Japon şirket Kirin’in sahibi olduğu Avustralya markası Lion Dairy And Drinks adlı süt üreticisi şirket, Çinli Mengnui Dairy’ye satılacaktı. Avustralya Hazine Bakanı Josh Frydenberg, Avustralya’daki bir firmanın Çinli şirketler tarafından satın alınmasının “ulusal çıkarlara aykırı” olacağını belirtti. Açıklama üzerine satış anlaşması için onay bekleyen Çinli şirket teklifini geri çekti.

Bu örnekleri vermemin nedeni stratejik ürünlerin yabancılara satışının daha dikkatli ve temkinli olmasına yönelik.

Artık marketlerde fiyatların günlük olarak değiştiğini, vatandaşın cebinin daha hızlı boşaldığını hissediyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. 1 hafta önce aldığınız ürünün fiyatı şu anda neredeyse 3’te 1 fiyatında artmış durumda. 5 litresi 85 lirayı aşan yemeklik sıvı yağda yaşadığımız gibi.

Yudum’un sahibi Suudi devi kârını 2 kat artırdı

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla PTT asli görevinden çıkıp zeytinyağı ve sıvıyağ satışına odaklandı. Fiyatların bu şekilde kontrol edileceği umut ediliyor. Ancak bu konuda umutlu değilim ne yazık ki.

Türkiye’nin en büyük yağ markalarının hangi şirketin bünyesinde olduğunu sorsam, kaçımız Suudi Arabistan şirketi Savola Group olduğunu söyler?

Bildiğiniz üzere Türkiye’nin en büyük ayçiçeği ve zeytinyağı markaları Yudum, Sırma, Egemden gibi markaların kökeni 1878 yılına dayanıyor. Komili Ailesi tarafından kurulan bu markaların hisseleri 2003 yılında ABD’li milyarder George Soros’un sahibi olduğu fona devredildi. Ardından Kuveytli NBK Capital’in aldığı Yudum ve beraberindeki markalar, 2007 yılında Suudi Arabistan gıda devi Savola Group’a devredildi.

Hani geçtiğimiz yıl Suudi Arabistan’ın başlattığı Türk ürünlerine ambargo uygulamasına katılan, “Türk Burgeri” yerine “Yunan Burgeri” satacağını duyuran Savola Group…

Geçtiğimiz hafta Suudi devi Savola Group, 2020 yılı rakamlarını açıkladı. Şirketin kârı -sıkı durun- yüzde 92 arttı ve 243 milyon dolara çıktı.

Temel iş kolu yemeklik yağ, saf yağ, şeker ve makarna üretimi olan Savola’nın açıklamasında elde ettiği artışın “yüksek kâr” marjlarından kaynaklandığı belirtildi.

20 yılda vitrine çıkanın satışı onaylandı

Son 20 yılda birçok şirketimizi yabancılara sattık, özelleştirme ile devrettik. Kamu kurum ve kuruluşları da bu stratejik satış süreçleri hakkında yeterince inceleme yapmadı ve 1-2 haftada onay sürecini tamamladı bu devirlerin.

Serbest piyasa ekonomisinde şirket satışlarını frenlemek doğru değil tabii ki. ABD, Fransa, Avustralya, Almanya, İtalya, İngiltere gibi ülkeler ise “stratejik” gördüğü işlemleri nedense engelliyor. Konu, ülkenin ve vatandaşların çıkarları olduğu müddetçe…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar