İşletmelerde Sürdürebilirlik

Hakan OKAY
Hakan OKAY Helikopter Bakışı

Günümüz iş dünyasında işletmelerin toplumdaki algıları, sadece üretmiş oldukları ürünlerin (Mal ve hizmetler) kalite ve performansları ile değil, aynı zamanda çevreye ve topluma karşı sorumlulukları ile değerlendirilmektedir.

Sürdürülebilirlik, işletmelerin üretim için kaynakları kullanırken çevre ve toplum sorunlarına duyarlı olmak ve buna göre uygulamalarda bulunmayı tanımlamaktadır.

1970’li yıllardan itibaren dünyada her türlü ürüne talebin artması, endüstrilerde otomasyon ve robotik üretim, başta doğa olmak üzere üretim kaynaklarının sınırsız ve kontrolsüz biçimde kullanılmasına neden olmuştur. Bu durum dünyada ve işletmelerde, çevre ile ilgili kaygılarının giderek artmasına ve çevrenin korunması yönünde önlemlerin alınması düşüncesinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Böylellikle 1972 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Stockholm’de düzenlenen Çevre ve İnsan Konferansında sanayileşme ve ekonomik büyümenin çevre üzerinde yarattığı olumsuz etki ve doğal kaynakların kullanımı üzerinde durulmuştur.

Bu yıllarda yaşanan petrol krizi nedeniyle ekonomik büyümenin yavaşladığı yıllar olmasına karşın, tüketici hakları konusunda yasal düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.

1977 yılında imzalanan Washington Mutabakatı ile uygulanmaya başlanan neo-liberal politikalar sonucu 1980’li yıllardan itibaren dünyada ekonomik canlılık ve büyüme yeniden artışa geçmeye başlamıştır.

Devamında 1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan “Ortak Geleceğimiz” başlıklı Bruntland Raporu ile 1992 yılında Rio Konferansında sürdürülebilirlik ve çevre konularında önemli kararlar alınmıştır.

Birleşmiş Milletlerin Bruntland Raporu’nda çevre kirliliği ve yenilenemeyen kaynakların kullanımından kaynaklanan sorunlar ele alınmış; Rio Konferansı’nda ise, çevreye duyarlı ve üretim kaynaklarına dayalı sürdürülebilir büyüme olanakları üzerinde durulmuştur.

Bu platformlarda alınan kararlar, devlet, hükümet, sivil toplum örgütleri üzerinde olduğu kadar, işletmeler üzerinde de olumlu etkiler yaratmıştır.

1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan “Ortak Geleceğimiz” başlıklı Bruntland Raporu’nda sürdürülebilirlik kavramı, “İnsanlık; doğanın gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmaksızın, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir” şeklinde tanımlamıştır.

Ekonomik olarak sürdürülebilir bir işletme, mal ve hizmet üretiminde verimli ve etkili sonuçlar sağlayan işletme olarak tanımlanmaktadır. Buna karşılık, çevresel olarak sürdürülebilir işletme, kaynak ve yenilenebilir kaynak kullanımlarında aşırılıktan kaçınan, yenilenmeyen kaynakları kısıtlı kullanan, biyolojik çeşitlilik, doğal denge ve ekosistemi koruyan işletmeyi ifade etmektedir. Buna karşılık, sosyal olarak sürdürülebilir işletme ise, eşitlik dağılımı, sosyal adalet, sağlık ve eğitim, cinsiyet eşitliği, sosyal sorumluluk ve katılımı gerçekleştiren işletmedir.

Sürdürülebilir işletme oluşturmak için, kaynakların yeniden dağıtımı, örgüt kültürü değişimi, teknolojilerin yenilenmesi, üretim süreç ve faaliyetlerinin yenilenmesi ve çalışanların güçlendirilmesi gibi çalışmalar yapılmalıdır.  Bunun için işletmelerin sistem değişikliği çabalarını ortaya koymaları, yeni bir örgüt yapısı oluşturmaları, çevreye ve topluma duyarlı bir örgüt kültürü oluşturmaları, işletmeye iyi bir ün sağlamaları ve iç ve dış çevre unsurları ile sürdürülebilir ilişkiler kurmaları gerekmektedir. Kuşkusuz bunlar kolaylıkla sağlanabilecek konular değildir. O nedenle işletme yöneticilerinin sürdürülebilirliği içselleştirmiş olmaları gerekmektedir. Sürdürülebilirlik ile ilgili değişim ve dönüşüm, üst yönetimden aşağıya doğru uygulanırsa ancak başarılı olabilirler. Böylelikle işletmeler sürdürülebilir bir vizyona sahip olabilir, toplum adına sorumluluk üstlenebilir ve sürdürülebilir bir örgüt kültürü oluşturabilirler.

Günümüzde işletmeler, ancak etik ilke ve sosyal sorumluluk anlayışını benimsemiş, sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlamış olmaları, işletme ve toplum için değer yaratmaları durumunda gelecekte var olacaklardır.

Kaynakça

Redclift, M. (2005). Sustainable Development (1987-2005): An Oxymoron Comes of Age, Sustainable Development, 13 (4), 212-227

Holmberg, J & Sandbrook, R. (1992). Sustainable Development: What Is To Be Done? Making Development Sustainable: Redefining Institutions, Policy and Economics.

Mc Cann, J & Sweet, M. (2014). The Perception of Ethical and Sustainable Leadership, Journal of Business Ethics, V:121, I:3, pp:375-376

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İşletmelerde çeviklik 23 Eylül 2024
Fırsat Ekonomisi 02 Eylül 2024
Deneyim Ekonomisi 26 Ağustos 2024
Hizmet ekonomisi 19 Ağustos 2024