Kaldor Kanunları’ndan ders çıkarmak…

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan

Mesleğe yeni başladığım 1962‘de ‘’ünlü’’ İngiliz maliyesi ve bilim adamı Profesör Nicholas Kaldor Türkiye’ye davet edilmişti. ‘’Kalkınma’’ adına ondan istenen reçeteye o ‘’ Gelin şu boş duran arazilerinizi vergilendirin adına potansiyel vergi koyun ‘’ şeklinde yazdı. Zamanın İnönü Hükümeti bu öneriye olumsuz bakınca, Kaldor sessiz sedasız gitti. Geçenlerde karıştırdığım bir kitapta karşıma ‘’ Kaldor Kanunları ‘’ çıktı, paylaşmak istiyorum:

1.Kanun: Kalkınma, bir birikimli nedensellik konusudur.Yapısal dönüşümde büyüyen sanayi sektörü, artan istihdam ve gelir birbirini besleyen süreçlerdir.Sanayi sektörünün büyümenin motorudur ve ‘’kritik’’ bir işlevi vardır.Bu olumlu ilişki için Prof. Dani Rodrik 2016’da ‘’ ekonomik büyümenin asansörü ‘’ifadesini kullandı, bu tesbit bana çok anlamlı gözükür.

  1. Kanun: Sanayi sektörünün ileri ve geri üretim bağlantıları diğer sektörlere göre daha kuvvetlidir. Sanayi sektörü büyümesiyle toplam ekonomik büyüme arasında pozitif yönlü ve güçlü bir bağlantı mevcuttur.
  2. Kanun: Ekonomideki toplam üretkenlik artışları, sanayideki üretim artışlarıyla pozitif, sanayi-dışı istihdam ile negatif bir ilişki içindedir. Sanayiye kaynak ayırımı, ortalama üretkenliğin artış oranlarını kalıcı ve yapısal yönde etkiler.

Prof. Kaldor’un 1963-1967 arasında yazdığı 2 kitap ve derlemede ele aldığı bu 3 kanun bana ‘’sanayisizleşme’’ konusuna bakmamı sağlıyor.

Gelişmekte olan ülkeler sanayileşme açısından yeterli bir olgunluk düzeyine erişmeden, sanayisizleşme sürecine geçebilir. İşte bu noktada olabilecekleri Prof.Dr.Erinç Yeldan ‘’ istikrarsız ve sürdürülemez spekülatif bir büyüme’’ şeklinde tanımlıyor. Ekonomik yapıda ağırlık, sanayiden hizmetler sektörüne kayar. Ihracatın yapısında yurtiçi katma değer oranında bir gerileme

hali başlar. İhracatın yapılablmesi için ara malların ithalatı yapılması yaşamsal bir önem kazanır. Bununla ihracatın ithalata bağımlılığı artar.

Ya bu süreçte Türkiye’nin yeri nerede?

1-Türkiye verimlilik kazanımlarını 2006 sonrasında hızla yitirdi.

2-Ülkenin küresel katma değer zincirine eklemlenmesi 2011’den sonra ‘’ net kayıplara ‘’ yol açtı. Ülke ara malı ve girdi ithalatına daha fazla bağımlı hale geldi.

3-Türkiye için ‘’erken sanayisizleşme ‘’ kadar ‘’ derinleşen sanayisizleşme ‘’ tanısı koyulabilir.

4-Gelir dağılımı aynı dönemde mülk sahibi sınıflar lehine gelişti.

5-Türkiye’nin yapısal dönüşümleri bir toplumsal mutabakattan çok dünya ekonomisinde yaşanan ekonomik ve siyasal dönüşümler belirleyici oldu.

Günün sözü: Akkuyu Nükleer Santralı’nın mülkiyeti önümüzdeki günlerin sıcak tartışmasını oluşturacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
VEDA 03 Kasım 2023