Tüm tuşlara bastık, şimdi sırada ne var?

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Önceleri piyasaya kulak asmıyor, kafamıza göre epistomolojik kopuş yaşıyorduk. Heterodoks rüyalar içinde cari fazla vermek adına; faizi sebep, enflasyonu sonuç sayıyor, bu sayede üretim, büyüme, istihdam, ihracat artacak sanıyorduk. Ama olmadı, döviz fırladı, faiz zıpladı, enflasyon katlandı.

Sonra piyasaya kulak kabarttık, 22 ay boyunca yanlış yöne giden ekonomi trenine rasyonel bir makinist oturttuk, taşlı tarlaya sürdüğümüz arabayı, doğru yöne çevirmeyi denedik. Hatta Merkez’e kadın guvernör dahi bulduk, buluşturduk. Ama olmadı, döviz fırladı, faiz zıpladı, enflasyon katlandı.

ALINAN HER TEDBİR NEDENSE BOŞA ÇIKTI

Harpte eğer stratejiniz yanlışsa, taktik başarılar sizi kurtarmaz, aksine hezimetinizi hızlandırır. Bu yüzden temel strateji sorgulanır, taktik başarıyla övünülmez. Oysa bizim stratejimiz; zenginden yana tutum almak, yandaşa kaynak aktarmak, üretimi arttırmak yerine tüketimi kısmak oldu ve çuvalladık.

Bilgeler der ki; “Servet ile biz sanırdık ki rahat artar / Rahat ile umardık ki taat artar / Bulduk bir ehli tahkik sorduk, dedi ki / Servetle gaflet, rahatla illet artar." Nitekim öyle oldu ve içi boş büyüme ile seçim ekonomisiyle, ucuz kredi, bol ihsan ile enflasyonu zıplattık, şimdi de çözemiyoruz.

İKİ SORU İKİ CEVAP / Ekonomiyi yönetmeye dair…

Hangi tuşlara bastık?

Dövizi durdurmak için KKM tuşuna bastık, faizi arttırdık, biri diğerinden merdane(!) 250 regülasyon ürettik. Seçimde kaşıkla verdiklerimizi kepçe ile geri aldık. TÜİK marifetiyle ücretleri frenledik, köprüsünden enerjisine yapılmadık zam, kokpitte basılmadık tuş, ellenmemiş mandal bırakmadık.

Hangi tuşlar duruyor?

Oysa reform tuşunu ellemedik, tarımdaki sahte müjdeleri sorgulamadık, hukuk dedik, guguk sesi çıkardık, tasarruf dedik, israf anladık, üretene teşvik dedik ama zombi şirketi destekledik. Yapısal hiçbir reformu göze alamadık. Muhalefetin de böyle derdi kaygısı olmadı, onlar da yan gelip yattı.

not/BİZE YENİ İKTİDAR DEĞİL, YENİ BİR ZİHİN LÂZIM

Bir sorun, zaten onu var eden zihin düzeyi ile çözülemez. Bugün ekonomi hastadır ve kök sebebi; reformsuzluk ve ahlaksızlıktır. İktidarı da muhalefeti de sorunun cevabını bu kök sebepler dışında aradığından, biri diğerine alternatif oluşturamamakta, topluma her ikisi de çözüm sunamamaktadır.

Ekonomide çözüm var mı? Elbette var fakat bu çözümü doğru yerde aramalı. Piyasa “faiz artmalı” dedi arttırdık ama bad-el harab-ül Basra (Basra harap olduktan sonra) yaptık. Piyasa “Şimşek gelmeli” dedi getirdik ama “yandaşa dokunma, vergi çıkarma, zengini üzme” dedik, avara bıraktık.

Ancak tüm bunları yapmamıza rağmen enflasyonun düşeceğine dair umut üretemedik. Algıyı yönetmeye öylesine odaklandık ki iktidar yakınlarının kâr salgısını ıskaladık. Hal böyle olunca hiç kimsenin geleceğe dair beklentilerinde olumlu ayrışma yaşanmadı. Şimdi soruyoruz; sırada ne var?

Gece vakti bir sokak lambası altında endişeli duran adama sorarlar; “ne ararsın burada?” “Düşen anahtarımı arıyorum” der. Peki, anahtarını burada mı düşürdün? Adam, lambanın aydınlatmadığı tarafı işaret ederek; “orada düşürdüm. Ama orası karanlık bu yüzden ışığın altında arıyorum…”

Biz, kirli siyaset lambasının loş ışığında, hasta ekonomiye çare arıyoruz. Muhalefeti ve iktidarıyla… Anahtarı, reform lambasının aydınlatmadığı, zihin değişikliğinin olmadığı yerde arıyoruz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar