Türkiye’nin ilerlemesi için gereken yol haritası net. Çözümler hazır

Fatoş KARAHASAN
Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

Son yıllarda ülkemiz eğitimli insan gücünü hızla kaybediyor. Bilim insanlarımızın ve özellikle yetenekli gençlerimizin göç etmesi, geleceğimizi tehdit ediyor.
Kişi başına düşen milli gelirimizin artmaması, verimliliğimizin düşmesi, akademik araştırmaların azalması gibi önemli gelişmelerin gerisinde insani sermayemize yeterince önem vermememiz yatıyor.
Türkiye ve dünyadaki Türklerin bilim ortamını inceleyen ve çözüm önerileri üreten “Türkiye Akademik Diaspora Raporu: Beyin Göçünden Beyin Gücüne” başlıklı çalışma durumun ciddiyetini açıkça ortaya koyuyor.
Rapor, araştırmacıların Türkiye’den gitme olasılığının, 2015 yılından sonra büyük bir artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Beyin göçünün kontrol altına alınması ve beyin göçünü beyin gücüne çevirmek için yapılması gereken politikaları aktarıyor.
Türkiye Bilişim Vakfı’nın katkılarıyla hazırlanan Türkiye Akademik Diaspora Raporu’nda, Türkiye’deki ve yurt dışındaki Türk bilim ortamının, eldeki veriler ve kamuya açık kaynaklar kullanılarak birçok açıdan resmi çekilmeye çalışılmış. Çalışma Türkiye’deki ve dünyadaki Türklerin bilim ortamının detaylı bir incelemesini yapmak ve çözüm önerileri üretmek, kullanılan tarzdaki yeni ve büyük veri setleri ışığında yapılacak başka araştırmalara örnek teşkil etmek ve Türkiye’de olan araştırmacıların yurt dışındaki Türk araştırmacılar ile olan iletişimi için bir temel oluşturmayı amaçlıyor.

Öncelik sorunları tanımlamakta

10 Nisan 2022 tarihinde, Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı’nın ev sahipliğinde düzenlenen bir basın buluşmasında, raporu Şikago Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit‘in yorumuyla dinleme fırsatı bulduk.
TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı gelecekteki fırsatları görmek için yeni bakış açıları gerektiğini belirterek, “Acaba sorunları geleceğin fırsatlarını içerecek şekilde tanımlayabiliyor muyuz? Yıllar yılı “beyin göçü” diye damgaladığımız bir sorun kendi içinde fırsatlar barındırabilir mi? Dünyanın farklı noktalarına yayılmış verimliliği kanıtlanmış kurumlardan yararlanmak için politikalar geliştirilebilir mi? İnternetin yarattığı ve hızla büyüyen network’lerle (ağlarla) yeni modeller işletilebilir mi? benzeri soruları gündeme getirdi.
Profesör Dr. Ufuk Akçiğit’in dikkat çektiği noktaları kısa başlıklar halinde aşaığda özetliyorum.

VERİLERİN GÖSTERDİĞİ GERÇEKLER VE ÇÖZÜM YOLLARI

1- Türkiye 63 yılda kişi başı milli gelirini artıramadı
Türkiye ağırlıklı olarak sermaye konusuna odaklandığı ve verimliliği artıramadığı için orta gelir bataklığına saplandı.
Türkiye’de kişi başına milli gelirin 1960’ların başından beri ABD’nin yüzde 20’leri düzeyinde olduğuna dikkat çeken Akçiğit geçmişte Türkiye’nin gerisinde olan Singapur, Güney Kore, Litvanya, Polonya, Şili ve Çin’in 2020’lerde Türkiye’nin çok ilerisine geçerek büyük hamleler yaptığına dikkat çekti. Bu dönemde, Singapur’un kişi başına milli gelirinin ABD’yi de geçtiğini, Güney Kore’nin ABD’nin yüzde 50’sine ulaştığını hatırlattı.

2- Çözüm katma değer üretebilmekte
Siyasette sıklıkla dışarıdan yabancı sermaye gelmesi konusu gündemi geliyor. Fakat, görünüyor ki verimlilik sağlanmadan gelen sermayenin ülkeye pek katkısı olmuyor. Bu yüzden, uzun vadeli bir refah düzeyi sağlamak için elimizdeki sermaye ve iş gücü ile daha fazla katma değer üretebilmemiz gerekiyor:
Akçiğit çözümün formülünü şu cümlelere özetliyor: “Türkiye, bugün verimlilik konusunda gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde kaldığı için orta gelir tuzağına saplanmış durumdadır. Bu durumun çözümü yalnızca, bilimsel araştırmalar ve uygulamalı Ar-Ge yatırımları sonucu ortaya çıkacak teknolojik atılımlarla mümkündür. Türkiye Bilişim Vakfı’nın destekleriyle hazırlanan bu raporun politika tartışmalarına faydalı olmasını, ülkedeki veri bazlı diyalogları derinleştirmesini ve diğer araştırmacılara yol göstermesini temenni ediyorum”

3- Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı
Türkiye, kamunun ilköğretim, ortaöğretim ve lise harcamasının milli gelire oranına göre, OECD ülkelerinin çok gerisinde kalıyor. Öte yandan, hane halkının ilköğretim, ortaöğretim ve lise eğitimi için yaptığı özel harcamalar miktarı diğer ülkelerin çok üstünde. Bir başka deyişle, ülkemizde eğitimin yükünü aileler taşıyor.
Ülkemizin ilköğretim, ortaöğretim ve lise eğitiminde gelir eşitsizliğinin etkilerinin azaltılması ve fırsat eşitliği yaratılması için, eğitimde ve bilimde her türlü ayrımcılığın önüne geçmesi büyük önem taşıyor.

4- Teknik insani sermaye güçlendirilmeli
Profesör Dr. Ufuk Akçiğit ülkemizin eğitim altyapısı, bilimsel araştırma eko-sistemi ve fırsat eşitliği konularının acilen gözden geçirilmesini önererek şu noktalara dikkat çekiyor.
- Üniversitelerde araştırmacıların yeni fikirler üretebilecekleri bağımsız düşünce ortamı sağlanmalıdır.
- Üniversitelerin verimlilikleri gözden geçirilmeli, araştırma kaynakları (fonlar, ders yükü vs.) iyileştirilmeli ve programları günümüz dünyasının ihtiyaçlarına yönelik olarak güncellenmelidir.
- Araştırmalarda nicelik yerine niteliğe odaklanılarak üniversitelerdeki araştırma kalitesi yükseltilmelidir.

5- Beyin göçünü durduracak ve uluslararası insani sermayemizde ilişkileri sağlamlaştıracak düzenlemeler yapılmalı:
Araştırma, Türkiye’nin “beyin göçü” ile en verimli araştırmacılarını kaybettiğimi açıkça ortaya koyuyor. Buna karşın, tersine beyin göçü ile yurt dışındaki Türkiye kökenlii araştırmacılar arasından genelde daha verimsiz olanlar geri dönüyor. Raporda durum şu ifadelerle özetleniyor:
Gidenler: Yurt dışına taşınan araştırmacılar Türkiye’nin en verimli araştırmacıları arasındadır. Taşınmanın araştırmacının akademik verimliliğine doğrudan pozitif etkisi vardır. Yurt dışına taşınan araştırmacı, kariyerine Türkiye’de devam eden eş yazarları üzerinden bilim yayılımı yaparak Türkiye bilim ekosistemine dolaylı bir pozitif etki yaratıyor.
Kalanlar: Bulgulara göre birlikte çalıştığı eş yazarı yurt dışına giden bir araştırmacı eğer eş yazarı ile bağlantıda kalırsa verimliliğinde bir artış gözleniyor. Eş yazarı yurt dışına taşındıktan sonra bağlantıda kalmayan araştırmacılarda, eş yazarın yurt dışına taşınmasının verimliliğe etkisi olmuyor.
Dönenler: Yurt dışından Türkiye’ye dönen araştırmacılar, yurt dışındaki araştırmacılar arasında ortalama daha verimsiz olanlar Bu araştırmacıların geri dönme yıllarından önceki akademik yayınlarında düşüş gözlemleniyor.
Akçiğit beyin göçünü önlemek ve gidenlerin ülkemize katkısını sağlamak için şu çözüm önerilerini dile getiriyor:

- Gidenlerin gitme nedeni belirlenmeli; artan beyin göçü oranının önüne geçebilmek için bu araştırmacıların kalmaları için elverişli ortam sağlanmalıdır.
- Gidenlerin Türkiye’deki araştırmacılara pozitif etkilerini sürdürebilmek için, gidenler ve Türkiye’deki araştırmacılar arasındaki bağ, proje ortaklıkları ve araştırma fonları ile güçlü tutulmalıdır.
- Kariyerinin tamamını yurt dışında geçiren alanında uzman Türkiye menşeli araştırmacılar; laboratuvar destekleri, veri iş birlikleri, araştırma fonları ve veri bazlı politika çalışmaları ile Türkiye araştırma ortamına katkı sağlamaya teşvik edilmelidir.
- Kalanlar; araştırma ve konferans fonları veya iş birliği projeleri ile yurt dışındaki Türkiye menşeli araştırmacılarla bağlantı kurmaya teşvik edilmelidir.

6- Bilimsel üretim artmalı
Araştırmalara göre bir ülkenin kişi başına düşen makale ve patent sayısı, kişi başı milli geliriyle doğru orantılı olarak değişiyor. Gelir eşitsizliği ile kişi başına düşen Ar-Ge araştırmacı sayısı arasındaysa ters bir orantı var.
Türkiye, makale, patent sayısı ve milli gelir açısından OECD ülkelerinin gerisinde yer alıyor. Türkiye yüksek gelir adaletsizliğinde ve Ar-Ge araştırmacı sayısındaysa OECD ülkeleri arasında sondan üçüncü sırada yer alıyor.
Tıp, bilgisayar mühendisliği, matematik gibi alanlarda Türkiye’deki üniversitelerin 2000’lerin başından beri neredeyse tüm bölümlerde gerilediği görülüyor.
Türkiye’de kamunun yükseköğretim harcamasının milli gelirdeki payı oldukça yüksek, ancak. kişi başına düşen bilimsel yayınlar sayısında da OECD ülkeleri arasında en gerilerdeyiz.
Yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin ABD’deki araştırma tez konuları incelendiğinde 1985’lerden itibaren çok büyük bir hızla büyüyen bilgisayar mühendisliği, elektrik mühendisliği gibi teknik alanlar göze çarpıyor. Türkiye’deyse ilk sıralarda işletme, ziraat, tarih, psikoloji, din gibi disiplinler tercih ediliyor.
Rapor, Sağlık çalışmalarının Türkiye’nin en büyük araştırma alanı olduğuna vurgu yaparak, sağlık alanında kaybedilecek ivmenin Türkiye bilim ekosistemi için etkisi ağır olacağı uyarısında bulunuyor.

7- Ar-Ge destekleri daha etkili hale getirilmeli
Türkiye, Ar-Ge’nin milli gelire oranı konusunda en gerilerde, buna karşın kamunun özel sektör Ar-Ge’sine verdiği desteğin oranı açısından ilk sıralarda yer alıyor. Yani, Türkiye’de Ar-Ge için gerekli teşvikler veriliyor, ancak yeterince olumlu sonuç alınamıyor. Akçiğit bu önemli noktanın altını çiziyor:
- Verilen teşviklerin etki analizleri yapılmalı, verimli olmayan destek programları kapatılıp elde edilen kaynaklar daha verimli programlara aktarılmalıdır.
- Ar-Ge teşviklerine ve diğer yatırım kaynaklarına, performans göz önünde bulundurularak en çok hak eden şirketlerin ulaşması sağlanmalıdır. Bilhassa hızlı büyüyen firmalar, teşviklerden daha çok yararlandırılmalıdır.
- Teşvikler araştırma ve teknolojinin merkezindeki kurumlar olan üniversiteler üzerinden verilmelidir.
- Teşviklerde niceliğe değil niteliğe odaklanmalıdır.

8- Kadınların bilimsel araştırmalardaki pozisyonlarının artırılmaşı
Türkiye’de kişi başına düşen araştırmacı sayısında 2015’ten sonra azalma gözlemleniyor. Bu durum akıllara beyin göçünde artan bir trend olabileceğini getiriyor. 2000’lerden beri yatay (veya kısmen azalan) bir seyir süren araştırmacıların Türkiye’den gitme olasılığının 2015’ten sonra artması dikkat çekiyor
Araştırmacılar arasında kadın bilim insanlarının oranının düşüklüğü de çarpıcı bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Rapora göre, Kadın araştırmacıların aktif olan Türk araştırmacılar arasındaki 1980-2020 yıllık ortalama oranı yüzde 37 iken, yurtdışında bulunmuş Türk araştırmacılar arasında oranı yüzde 28 ile çok daha düşük..
Kadın araştırmacılara destek vermek için;
- Araştırma kurumları içinde katı ayrımcılık karşıtı politikalar uygulanmalı.
- Kadınlar için yurt dışı yüksek eğitim bursları artırılmalı.
- Türkiye’deki kadın araştırmacıların kongre ve konferanslara katılımı teşvik edilmeli, yaptıkları araştırmaları anlatabilecekleri platformlar yaratılmalı, kadınlar için özel araştırma fonları sağlanmalı.
- Kadınların toplumda yaşadığı baskıları ve ayrımcılıkları inceleme ve toplumu bu konularda eğitmeyi hedefleyen komiteler kurulmalı.

Bütüncül bir çözüm politikası benimsenmeli
Türkiye Bilişim Vakfı’nın katkılarıyla hazırlanan Türkiye Akademik Diaspora Raporu bütüncül bir çözüm sağlamak amacıyla acilen harekete geçilmesi gerektiğini ortaya koyarak, Devlet politikasını düzenleyecek mercilere ise şu önerileri sunuyor:
- Uygulanan politikaların etkilerini ölçmek ve hem bugünün hem yarının araştırmacılarının karşılaşacağı zorlukları yakından takip edebilmek adına doktora öğrencileri ve araştırmacılar ile geniş temsiliyete sahip toplantılar düzenlenmelidir.
- Yetkin araştırmacıların yer alacağı özerk bir araştırma enstitüsü kurulmalıdır ve bu enstitü politikaların tasarlanmasında, ölçülmesinde ve geliştirilmesinde kamu, üniversiteler ve özel sektör ile yakın temas halinde çalışmalıdır.
- Bakanlıklar arası koordinasyon artırılmalıdır.
- Bakanlıklar ve kurumlar arası veri paylaşımı ve veri işleme işlerini yürütecek beşeri sermaye yetiştirilmelidir.
- Acilen veriyle barışılmalı ve politika tartışmaları veri bazlı yapılmalıdır.
- Uygulanan politikalar daima etki analizleri ile değerlendirilmelidir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar