Propolisin peşinde: Girişimci bir kadının ilham veren hikâyesi

Bir anne olarak yaşadığı çaresizlikle başlayan yolculukta, Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı arıların mucizesini patentli yöntemlerle globale taşıdı; kadın girişimciliği ve sürdürülebilir kalkınmayla bir köprü kurdu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Propolisin peşinde: Girişimci bir kadının ilham veren hikâyesi
Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı

Aslı Elif Tanuğur Samancı’nın hikâyesi, oğlu 11 aylıkken karşılaştıkları bağışıklık sistemiyle ilgili problemlerle başladı. “Çaresizlik içindeydim, oğlumun bağışıklık sistemini destekleyecek çözümler araştırmam öneriliyordu” diyen Dr. Aslı Elif o günleri şöyle anlatıyor:

“Annem pediatrist, babam kalp cerrahı, ben gıda mühendisi, ama elimiz kolumuz bağlıydı. Her gece ağlıyordum.”

Bir doktorun önerisiyle propolis ve arı sütü gündeme geliyor. Ancak Türkiye’de bu ürünlerin standartlara uygun üretimi sınırlı. Eşi ziraat yüksek mühendisi ve arıcılık uzmanı Taylan Samancı ile birlikte Anadolu’daki arıcılarla iletişime geçiyor. Çoğu arıcı propolisin değerini bilmiyor, “propolis ne?” ya da “kazıyıp atıyoruz, ne işe yarar ki?” diyor… Sonunda bir arıcıdan gelen ham propolis, Aslı Hanım’ın umutlarını yeşertiyor. Gece gündüz çalışarak bu hammaddeyi özel bir yöntemle sıvı damla haline getiriyor ve oğluna düzenli olarak vermeye başlıyor. Zaman içinde, Kıvanç’ın genel sağlık durumunun desteklendiğini gözlemliyor.

Bu deneyim, Aslı Elif’i propolisin daha geniş kitlelere ulaştırma fikrine yöneltiyor ve “doğanın sunduğu bu zenginliği bilimle buluşturabiliriz” diye düşünerek Bee’O’nun temellerini atıyor.

Bilim ve doğanın uyumu için

2013 yılında, Aslı Hanım, eşi Taylan ve hocası Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Teknokent’te, KOSGEB desteğiyle Bee’O’yu kuruyor. “Kırkından sonra girişimci oldum, düşünsenize!” diyor gülerek. Finans ve pazarlama bilgisi sınırlı; bu yüzden MBA yapıyor ve cilt ürünleri üzerine doktora çalışmalarına başlıyor. “Amacımız sadece ürün satmak değil, yüzde100 doğal ve bilimsel temelli çözümler sunmak” diye anlatıyor.

Bugün Bee’O, 10 bin 500 metrekarelik GMP, BRC, IFS ve ISO sertifikalı üretim tesisiyle, 200 çalışanı ve 36 ülkeye ihracatı olan bir marka. ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından denetlenen süreçleriyle, Anadolu propolisini patentli formüllerle dünyaya tanıtıyor. Biliyorsunuz Bee’O ürünleri ilaç değil, takviye edici gıda kategorisine giriyor ve herhangi bir hastalığın tedavisi için doktora danışmadan kullanılmaması gerekiyor.

Kadın gücü ve toplumsal etki

Bee’O’daki çalışmalar, yalnızca bilimsel inovasyonla sınırlı değil; aynı zamanda kadın girişimciliğine ve sürdürülebilir kalkınmaya olan inançla da dikkat çekiyor. Aslı Elif, “kadın girişimci olmak zor, ama bir fikre inanırsanız pes etmeyin” diyor. Bee’O’nun sözleşmeli arıcılık modelinde 10 arıcıyla başlayan yolculuk 12 yıl içinde 10 bin arıcı ve 750 binin üzerinde kovana ulaşıyor. Özellikle kadın arıcıların sektördeki varlığı artıyor. Muğla’daki arıcılık kongrelerinde daha çok kadın görünmeye başlıyor. Münhasır sözleşme çerçevesinde arıcılara ekipman ve kapsamlı eğitimler vermenin yanı sıra, arıcılıklarını sürdürmek için ürün kârının yüzde 1’i ile arıcılara katkı sağlanıyor.

Bu model, Anadolu’daki aile işletmelerini güçlendiriyor. Arıcılara alım garantisi ve eğitim desteği sunan Bee’O, köylere ekonomik canlılık getiriyor. Aslı Elif, “Arıcılar artık sadece geçinmek için değil, markalarını büyütmek için de çalışıyor, 350 – 400 bin kişi sektörden geçimini sağlıyor” diyor.

Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı ve Faruk Şüyün

Arılar ve Anadolu’nun zenginliği

Aslı Hanım, arıları “doğanın kimyagerleri” olarak tanımlıyor. Arılar, zehirli bitkiye gitmiyor, alerjen polen toplamıyor; yalnızca şifalı olanı seçiyor. Propolis, arılar tarafından kovandaki çevresel şartları korumak için kullanılıyor ve çeşitli doğal bileşenler içeriyor. “Arılar, her petek gözünü propolisle cilalar, steril eder. Yavrusunu, balını, kendisini korur” diyor Aslı Hanım. Ancak insan vücudu ham propolisi sindiremiyor. Aslı Elif’in geliştirdiği patentli yöntem, propolisi biyoyararlanımı yüksek bir forma dönüştürüyor. Anadolu’nun her bölgesi, propolise eşsiz bir tat katıyor: Ege’nin kekik kokusu, Karadeniz’in kestane aroması, Torosların çam havası…

Bee’O, pestisitsiz bölgelerde üretim yaparak bu biyoçeşitliliği koruyor. “Arı zehri gramı 100 bin lira, ama asıl zenginlik, arıcıların hayatının değişmesi” diyor.

Anadolu’dan dünyaya uzanan bir köprü

Aslı Hanım’ın anlattığına göre Bee’O, Anadolu’nun doğal zenginliklerini 37 ülkeye taşımış. Amerika, Avrupa ve Güney Kore raflarında “Made in Türkiye” yazan ürünler, Türkiye’nin biyoçeşitliliğini küresel ölçekte tanıtıyor. “Çin pazarına girmeyi planlıyoruz, ama temkinliyiz” diyor Aslı Elif. Ürünler, laboratuvar testlerinden geçirilerek güvenilirlik ve doğallık standartlarına uygun biçimde sunuluyor.

Aslı Hanım, kadın girişimciliği konusunda da ilham veriyor. Dünya Kadın Forumu’nda Türkiye’yi temsil ediyor, KAGİDER ve Türkiye İş Kadınları Derneği ile çalışarak kadınları destekliyor. “Kadınlar cesaretleriyle fark yaratır. Düşerseniz kalkın, başkalarının deneyiminden öğrenin. Ben düştüğümde kadınlar elimden tuttu” diyor.

Doğadan ilham, azimle geleceğe

Aslı Elif’in yolculuğu, bir annenin çaresizliğiyle başlamış, ancak bir biliminsanının azmi ve Anadolu’nun kadim bilgisiyle dünyaya yayılmış. Bee’O, 90’dan fazla ödül almış, ancak onun için en büyük ödül, insanlara faydalı olabilmek.

Dr. Aslı Elif Tanuğur, Anadolu’nun bereketini ve bir kadının inadını birleştirerek bir köprü kurmuş. Bu köprü, yalnızca bir markanın değil, bir ülkenin geleceğine dair umutların öyküsünü anlatıyor ve Samancı, “arıcılık; doğanın sürekliliği, biyoçeşitliliğin korunması ve sağlıklı nesiller için vazgeçilmezdir. Biz, doğadan aldığımız ilhamı bilimle harmanlayarak üretmeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki arılar olmasa, biz de olmazdık arı varsa hayat var!” diyor.

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yaşam Keyfi