100 yıl önce 100 yıl sonra İktisat Kongresi

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ndeyiz. “Geleceğin Türkiye’sini inşa ediyoruz” mottosuyla İzmir Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde toplanan yüzlerce STK; yönetici, politikacı, bilim insanları, halk, şu soruya cevap arıyor; “Acaba 100 yıl sonraki bu kongre; cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı için umut olur mu?”

“Yeniliğe davet” sloganıyla kürsüye gelen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i dinliyoruz; “adil, özgür, bir Türkiye’nin geleceğini yeniden inşa etmeliyiz. Bu enkazın altından kalkarak yine o muhteşem ülkeyi kuracağız. Başardık, çok çalışacağız, yeniden başaracağız.”

KÜRE ONA YAŞATTIKLARIMIZI BİZE KUSUYOR

Kongrenin ilk gününde edindiğim izlenim; iktisat kongresi ruhunu en iyi yansıtanın, Bekir Ağırdır olduğuydu. 100 yılda değişen zamanın ruhundan söz etti. İmparatorluktan ulus devlete, tarımdan sanayi toplumuna geçiş ve Kurtuluş Savaşı gölgesinde ülkenin iktisadını, eğitimini tartışanlarımız…

Bugüne geliyoruz; hukukun üstünlüğünün kaybolduğu, tek kişi ve tek kimliğinin tercihlerine göre tüm hayatın şekillenmeye çalışıldığı, deprem yıkığı bir ülke… Sadece biz değil, dünya da tıkanan sanayi üretim modeline alternatif ararken yer küre ona yaşattıklarımızı adeta bize kusuyor.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Bu kongreden tıpkı 100 yıl önceki gibi bir sonuç çıkar mı?

Çıkmalı ama zor. Zaten daha şimdiden biri belediyenin diğeri hükümetin düzenlediği 2 ayrı kongre var. Soyer, Ağırdır ve birkaç konuşmacının dışında yarına dair, iktisadın geleceğine dair söz söyleyen yok. Siyasi ikbal bekleyenlerin seçim sloganları tadında, parti liderlerine “adaylık” temennileri var. Nitelikli sunumları özenle ayrı tutarak söyleyeceğim odur ki; sloganlar, kullanışsız ezberler ortalığı kaplamış.

Kongrenin olumlu yönleri neler?

Öncelikle insanların fikirlerini paylaşması güzel… Farklı görüştekilerin bir araya gelmesi faydalı. Ancak yarını şekillendirecek görüşler, sunumlar ve fikirler daha fazla olabilirdi.

NOT

UMUDUMU MİRASA BIRAKMAK İSTEMİYORUM

100 yıl sonraki kongrede birlik çağrısı, fazlasıyla yankılandı. Ancak bu birlik, nerede ve kimlerin etrafında oluşacak? Kiminin tarihi 1553’ten başlıyor, 1923’te bitiyor. Kiminin tarihi ise 1923’te başlıyor, 2002’de bitiyor. Kimi de 1971’den başlatıyor tarihini…

Oysa aynı ufka bakma zamanı çoktan geldi ve geçiyor bile. Bir kişinin tercihleri üzerinden değil her birimizin istekleriyle kendimizi var etme zamanındayız. Temsili demokrasinin katılımcılığa dönüştüğü günümüzde aradığımız, mührü eline vereceğimiz yeni bir tek adam değildir.

Aradığımız şey; sadece yeni bir iktisat politikası değil, yoksulluk ve adaletsizliğe karşı çözüm üreten, katılımcı yaklaşımlardır. Yeni birini seçelim, mührü eline verelim ve onun hayalleri, fantezileriyle sınırlı bir hayata razı olalım… Asla bunu aramamalıyız.
Kongreden aklımda kalan son söz; yine Bekir Ağırdır’dan geliyor; “Bütün konuşmalar gelecek ve çocuklar üzerinden yapılıyor. Yaşım gereği tüm darbeleri gördüm, felaketleri yaşadım. Umudumu mirasa bırakmak istemiyorum. Umudumu yaşamak istiyorum. Hepimiz yaşamak istiyoruz.”

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sürekli alkışla olmaz 17 Nisan 2024
24 saatlik dogfighting 15 Nisan 2024
Bayram, yoksula da gelir 09 Nisan 2024