Deprem, şirketler ve kurumsal vatandaşlık

Volkan AKI
Volkan AKI Türkiye ve dünyada dönüşüm

Şirketler ve şirketlerin kurumsal bir yapı olarak toplum içinde durma biçimleri değişiyor. Sorumlulukları ve var olma amaçları farklılaşıyor. Şirketler toplum içinde yapay bir unsur olmaktan çıkarak artık toplumların bir parçası olmak ya da yeni yaşadığımız düzen içinde toplumla entegre olmak zorunda. Bunun pek çok nedeni var. Öncelikle bu dünya içinde birlikte var olabilme gerçeği ile karşı karşıyayız. “Sürdürülebilir” olmak yani ayakta kalmak her anlamda hayatımıza devam edebilmek için “Değer yaratma” bilinci içinde varlığımızı sürdürmek zorundayız. Geçtiğimiz haftalarda kolektif bilinçten bahsetmiştim aslında işi kurumsal tarafındaki bir diğer boyutunu konuşuyoruz şimdi…

Her şeye rağmen dönemi bitti!

Topluma rağmen, dünya’ya rağmen veya ‘sorunlara’ rağmen sadece onlarla bir “hesap verebilirlik” ilişkisi içinde yer alma dönemi geçiyor. Devir “Birlikte Var Olma-Birlikte Değer Yaratma” dönemi. Çünkü her şey baştan kurgulanıyor. Sadece kendim için var olmak, sadece kar için var olmak kendi içinde de artık devam ettirilebilir olmaktan çıkıyor. Toplumsal kabul edilme, onaylanma önemli hale geliyor. Eğer toplum ve bireyler sizi, ürünlerinizi, hizmetlerinizi kabul etme noktasındaysa geleceğe ilerleyebilmek mümkün olmaya başlayacak. Unutmayalım ki şirketler de insanlardan oluşuyor. O yüzden yeni kurallar; insanlarla birlikte, onların görüşleriyle yönetmek, toplumla birlikte el ele gelişmek, onların desteğini almak, dünya ile ona saygı duyarak ilerlemek….

İtibarın yeni boyutları

Şirket bu yeni dönemde yetenekleri de çekmek, inovasyonla yenilikleri oluşturmak ve büyümek zorunda… Şirketlerin bu noktada yetenekleri çekmesi onlarla birlikte bunları başarması için tüm bu değerler kavramı içinde kolektif sistemin içine entegre olması gerekiyor. Yoksa yetenekli çalışanları çekebilen bir şirket olmanız da mümkün değil… Toplumda kabul görmeyen, tepkisel tavırlarla karşılaşan şirketlerin başarılı en azından ‘itibarlı’ bir biçimde hayatlarını sürdürmeleri mümkün değil… İtibar kavramından hep bahsediyorduk ama burada da yeni bir boyuta geçiyoruz.

Kurumsal Vatandaşlık kavramı

Tüm anlattıklarımızı bir çatı kavram içine oturtursak aslında, hangi şirket olursa olsun ister tüketiciye ister şirketlere yönelik iş yapsın, önce ülkesinin sonra içinde yaşadığı dünyanın vatandaşı olmak zorunda. Bu birliktelik ve toplumla entegre olmayı ben “Kurumsal Vatandaşlık diye özetliyorum. Vatandaş’ın nasıl sorumlulukları var, nasıl kurallar içinde yaşamak zorunda, nasıl bir düzen içinde olmak zorunda ise aslında şirketler içinde bu geçerli. Kurumsal Vatandaş olacağız, ama aynı zamanda itibarlı bir Kurumsal Vatandaş olmak çabası öne çıkacak.

Yeni bir anlayış gerekli

Şirketler geçmişte toplumla ilişkilerini aslında bir al-ver ilişkisiyle yürütüyorlardı. İşte yeni dönemde bunun içinden çıkmak gerekiyor. Zaten sosyal medya veya adına dijital iletişim de diyebiliriz. Şirketleri toplum içinde ‘Vücut’ bulmaya sürükledi. Yani toplumlar, bireyler şirketleri artık bir ‘kişi’ olarak görüyor. Siz de sosyal medyada adeta bedenleniyorsunuz. Bir kişiliğiniz, kültürünüz, algınız oluşuyor. Tıpkı bir Kurumsal Vatandaş gibisiniz adeta…

Deprem ve şirketler

Kurumsal vatandaşlığın gerçek hayatta karşılığını yaşadığımız deprem felaketinde çok yakından gördük. Bu yazıyı bana yazmayı teşvik eden de aslında buydu… Depremde ‘iyi ki şirketler var’, ‘iyi sivil inisiyatifl er var’ dediğimiz nokta aslında yeni kolektif yönetme, kolektif inisiyatif alma olarak yaşanan ve işin içine şirketlerin, kurumların da girdiği yeni bir dönüşümü gösteriyor. Sosyal medya sayesinde hem şirketler hem sivil inisiyatifl er de çok daha kolay organize olabiliyor. Aktivizmin yükselişi de bu şekilde gerçekleşiyor. Tabii şirketler noktasına geri dönersek, depremin yaralarının sarılmasında, şirketlerin tüm yaptıkları bir Kurumsal Vatandaş olarak aldıkları sorumlulukla başlıyor. İşin ilginç yanı toplum, önde gelen fikir önderleri de bunu şirketlerden bekliyor. Örneğin pazarlama bütçeleri buraya yöneliyor. İşte şirketler için toplumla var olabilme, kısaca artık birlikte yaşamanın kuralı da Kurumsal Vatandaşlık’dan geçiyor. Önümüzdeki günlerde bu kavramın başka sac ayaklarıyla da bütünleşmesini tekrar konuşuruz.

SON SÖZ; Topluma ve dünyaya entegre olamayan, dolayısıyla hem içinde toplumun hem de içinde yaşadığı dünyanın Vatandaşı olamayan şirketler, gelecekte var olmakta zorlanacak. Yeni ayakta kalmanın kuralı, Kurumsal Vatandaşlık’tan geçecek.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar