Mado ‘model’ olma hedefiyle Kanada’da 3 mağazaya ulaştı

Handan Sema CEYLAN
Handan Sema CEYLAN YERELDEN KÜRESELE

Bir iş insanının yolunu “Birini model alacaksın, birine model olacaksın” sözünün aydınlatacağını söyleyen Mado Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kanbur, “Ben Mado’yu ilk kurduğum andan itibaren ‘dünyalı’ olmak istedim. Türkiye’nin dünyadaki markasının Mado olmasını istedim. Ortadoğu ile damak tadımız çok uygun. Ama Kanada’da açılan üç yeni şubemiz ile ülkede hızlıca başarı kazandık” diyor.                   

Mado’nun yurt içinde 3’ü kendisine ait olan 305 şubesi bulunuyor. Yurt dışındaki Mado şubelerinin sayısı ise 75. Ayrıca markanın Fransa, Almanya, Bosna- Hersek, Suudi Arabistan, BAE, Irak, Umman, Azerbaycan ve Çin’de devam eden 14 projesi var. Bunun yanında Mado’nun toplamda yurt dışında 20 inşaatı devam eden şubesi bulunuyor. Mado’nun en çok satış yaptığı ilk beş ülke de, Suudi Arabistan, Azerbaycan, BAE, Kuveyt ve Hollanda olarak sıralanıyor. Kanada ise pandemi sonrasında Mado için yeni bir adres. Marka Toronto’da yer alıyor. Kanada ile ilgili Mehmet Kanbur, “Kanada uzak olmasına rağmen marka bilinirliğinde ön sırada yer alıyor” şeklinde konuşuyor. Kanbur, şunları söylüyor: “Ortadoğu kültürü ve damak tadı bize daha yakın. Ama bizden çok uzak olan Kanada’da da böylesine bir ilgi görmek bizi mutlu ediyor. Amacımız model olmaya çalışmak. Yaptığımız işte model olmalıyız. Bu da kopyala yapıştır model değil. Birini kendinize model alacaksınız, kendi yorumunuzu, çabanızı katacaksınız, arkadan gelenlere de model olacaksınız. Biz gittiğimiz ülkelerde bunu amaçlıyoruz. Ben ilk rahmetli Turgut Özal zamanında 1982'de Köln’e fuara gittim. Almanlardan disiplini gördüm. Halen yurtdışında rakiplerimizi izlerim. İtalya’ya gittik, kahvecinin önünde kızlar şarkı söyleyerek, temizlik yapıyorlardı. İşte öyle işini severek yaptığında belli oluyor. Önce kendinizle barışık olmalısınız. İşini sevmek, onu en iyi şekilde yapmak…”

YURTDIŞINDAYSANIZ O ÜLKENİN DİLİNİ DE ÖĞRENECEKSİNİZ

Yurtdışı mağazalarda çalışan Türklerin özellikle o ülkenin dilini öğrenmesi için çalıştıklarını söyleyen Kanbur, “Bizim hedefimiz tüm dünyada var olmak. Pandemi bizi ciddi anlamda yordu. 3 yıl bize 30 yıl gibi geldi. Ardından tüm dünya kabuk değiştirdi. Yurtdışı mağazalarımızda da hedeflerimizi yükselterek büyüyoruz. Yurt dışında bir çalışan olacaksanız, önce gittiğiniz ülkenin dilini öğrenmelisiniz. Orada çalışıyorsanız, o ülkeye saygınız olmalı. Oraya sahip çıkmalısınız. Avrupa’da herkes siyaset konuşmuyor çünkü herkesin bir işi, bir meşguliyeti var. Japonya’da bir marka adına çalışan işçinin, markasını büyütmek için 2 saat fazladan çalıştığını gördüm. Milliyetçilik böyle olur” şeklinde konuşuyor.                 

KÜÇÜLEREK BÜYÜTECEK YENİ KONSEPT...

Mado, küçük girişimciler için yeni bir konsept oluşturmuş durumda. Mehmet Kanbur’un ‘Mado Dondurma’ olarak markalaştırdığı bu proje tamamen yatırımcılarla ‘kazan kazan’ bir iş olarak tasarlanmış. Kanbur, “Pandemide dünya küçüldü. Biz de küçülerek büyümenin modellerini oluşturuyoruz. Bu noktada gençlerin önünü açmak, küçük yatırımcıları oyunun içine sokmak istedik. Mado Dordurma alt markamız böyle doğdu” diyor. Mado’ya yıllık ortalama 250 ile 300 arasında franchise başvurusu oluyor. Ayrıca Mado, İstanbul, Mersin, Manisa, Diyarbakır, Van ve Eskişehir’de de yılsonuna kadar şube açmayı planlıyor.         

CİRONUN HER 4 LİRASINDAN BİRİ DONDURMADAN

Mehmet Kanbur’un verdiği bilgiler ilginç. Halen Mado müşterileri için dondurma birinci tercih. Cironun yüzde 25’i dondurmadan geliyor. Yüzde 20’sini şerbetli tatlılar, yüzde 20’sini içecekler, yüzde 15’ini unlu mamul grubu, yüzde 15’ini yemek grubu, yüzde 5’ini sütlü tatlılar oluşturuyor.

Romalıya da anlattık!

Mado’nun özellikle siyasi tartışmalar dolayısıyla sosyal medyada gündeme gelmesini de hatırlatıyoruz Mehmet Kanbur’a. Kanbur, bu sorumuza “Ticaretin siyaseti olmaz. Çinli'yim de desem, Rus’umda desem kimseyi ilgilendirmez. Öyle olsa yurtdışında başarılı olamayız. Önce Türkiye için çalışıyoruz. Dünya Roma Dondurması diye biliyor. Ama kökeni bizde. Mesela bunu İtalyanlara anlattık. Büyük İskender zamanında seferlere geldiklerinde bizden öğrenmişler. İtalya’ya gittiğimde Romalılara dondurmayı anlattım. İtalyan Jennefer Dergisi’ni Maraş'ta misafir ettim. Ahir Dağı’na çıktık. Oradan gelen kardan nasıl dondurma yapıldığını anlattım” şeklinde yanıt veriyor.

Liselerde ülkemize turizm elçileri yetiştiriyoruz

Biz gençken bilgiye ulaşmak çok zordu. Şimdi tüm bilgi gençlerin cep telefonlarında. İstanbul Etiler’de, Kahramanmaraş’ta ve Ankara’da uygulama otellerinde gençlere ulaşıyoruz. İş garantili ve sosyal sorumluluk projesi adı altında bakanlık ile sözleşmeli olan bir çalışma yaptık. Bu çalışma, bir sosyal sorumluluk projesi olmasının yanında gençlere istihdam sağlama amacı da taşıyor. Biz yurtdışı mağazalarımız için turizm elçileri yetiştirmeyi hedefledik. Sadece işimizi değil, kültürümüzü de yurtdışına taşısınlar diye bu okullar ile işbirliği yapıyoruz.

Gençlere ailenin yükünü almayı öğretmeliyiz

Kendi ailemden, yeni neslimizden de dünyaya model olmalarını, işlerinde başkalarına örnek olmalarını isterim. Kimse aileye ve ülkeye yük olmamalı. Çoğalmayı ve büyümeyi öğrensinler. Zengin olabilirsiniz ama itibar kazanmak çok daha önemlidir. Kanada şubelerimizde çalışan gençlerin hepsi öğrenci. Amerika’da çalışanların çoğu öğrenci. Gençlere hayatı anlatmamız, model olmayı öğretmemiz gerekiyor. Ülkenin ve ailenin yükünü almayı öğretmemiz lazım. Bakarak öğrenilmez, yaşayarak öğrenilir. “Burada kaç saat çalışırım, daha fazla çalışacak mıyız?” demekle bir şey öğrenilmez. Gençler de “Ben burada ne öğrenebilirim?” diye düşünmeli. Sonra da hayatlarında bu bilgileri kullanmalılar. Hep daha ileriye nasıl gidebileceklerinin yolunu bulmalılar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar