Savaş ekonomileri büyütüyor mu?

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Vergi rekortmenimizin savunma sanayiinden çıkması, bu alandaki ekonomik yetkinliğimizin ispatıdır; üstü örtülemez bir başarı bu… Selçuk Bayraktar’ın 564 milyon lirayla Koç’u bile geride bırakarak vergi rekortmeni olması manidar. Görünen o ki savunma sanayii, ekonominin belkemiği haline gelmiş…        

Uçak, denizaltı, savaş gemisi gibi alanlarda savunma sanayiinin güçlendirilmesi gerekliliği açıkça ortada. Ancak SİHA, SİDA yeterli mi? Teknolojik gelişmelerin sadece İnsansız Deniz Aracı (SİDA) ve silahlı insansız hava aracı (SİHA) dışına taşınması gerekiyor. Misal kendi F35’imiz, S400’ümüz gibi…        

DÜNYA İLAN EDİLMEMİŞ SAVAŞLAR SAHNESİNE DÖNÜYOR

Şu anda irili ufaklı 17 farklı yerde çatışma var ve artık savaşlar resmi olarak ilan edilmiyor. ‘Barışsız savaşlar dönemi’ olarak tanımlayabileceğimiz bu süreç, barış ekonomilerini küçültüyor. Ekonomiler, savaş üzerinden büyüme eğiliminde. ABD’nin F-35 programı, Rusya’nın enerji politikaları; özellikle Avrupa’ya doğalgaz sağlama kapasitesi, hem askeri hem de ekonomik bir araç olarak kullanılıyor.     

Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki askeri varlığı, ABD’nin Ortadoğu müdahaleleri ve İsrail'in savunma ihracatı, ekonomi ile savunma sanayii arasındaki karmaşık ilişkiyi özetliyor. Avrupa ve Amerika’da herkes kendini duvarların arkasına saklıyor. Türkiye’nin savunma sanayiine olan önceliğini sürdürmesi, bu bağlamda anlamlı bir strateji olarak öne çıkıyor.        

İKİ SORU İKİ CEVAP

Savaş ekonomileri sürdürülebilir mi?

Görünen o ki savaş, ekonomilere kısa vadede büyüme sağlıyor; ancak uzun vadede savaşın getirdiği belirsizlikler ve maliyetler, ekonomilere ağır bir yük oluşturacaktır. İnsan kayıpları, yıkılan altyapı ve bozulan endüstri ilişkileri sebebiyle kısa vadede kazandıran savaş, orta ve uzun vadede büyük yıkım yaratıyor.           

Savunma sanayii neden ö nemli?

Savunma sanayii, bir ülkenin kendi güvenliğini sağlaması açısından hayati öneme sahiptir. Özellikle coğrafi ve politik risklerin yüksek olduğu bölgelerde, güçlü bir savunma sanayii, bağımsızlık ve egemenliğin korunması için elzemdir. Türkiye, 3 tarafı denizler ve 4 tarafı sorunlarla çevrili bu coğrafyada savunma sanayiinde zaaf kaldıracak durumda değil. İsabetle vergi rekortmeninin bu endüstriden çıkması, şu ana kadar işlerin yolunda gittiğini gösteriyor.

not

HAZIR OL CENGE EĞER İSTER İSEN SULH-Ü SALAH

 Şair ve hekim Abdülhak Molla’nın bundan 150 yıl öncesinden adeta bugüne seslenen beytine kulak verelim; “Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh / Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.”         

Günümüz Türkçesine aktaralım; “bütün devletlerin kurtuluş başarısını bu ibretlik sözde bulur / Şayet barış istiyorsan savaşa hazır ol.” Mustafa Kemal, 1 Mart 1922 günü Meclis’teki açık konuşmasında bu mısraları boşuna seslendirmemiştir zira ülkemiz Kurtuluş Savaşı’na girmiştir.       

Burada dikkati çekmek istediğim, elin silahıyla kendi vatanını savunmanın artık tarih olduğudur. Küresel dengeler, savunma sanayii ve savaş ekonomileri üzerinden yeniden şekilleniyor.        

Bir güç olarak etkinliğini korumak ise sadece SİDA ve SİHA’lar ile değil; diğer alanlarda da yetkinleşmekten geçiyor. Misal drone sürüleri, robotlar, roketler, laser topları, yeni nesil savaş uçakları, siber güçler gibi… Elin silahıyla vatanı savunmak, giderek tarih oluyor. Aman dikkat!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar