Seçim dış ticaret dinamiklerini değiştirir mi?

Hasan AKDOĞAN
Hasan AKDOĞAN GÜMRÜK VE DIŞ TİCARET

Günümüzde bir ülkenin zenginleşmesi ile dış ticareti arasında doğrusal bir ilişki bulunuyor. Bazı parametleri göz ardı etsek de önemli olan ihracatın ithalattan fazla olmasıdır. İhracatın içine bakılırsa katma değeri yüksek olan ürünlerin oranının yüksek olmadığını görürsek, sağlıklı bir ihracat yapısından bahsetmek mümkün olamaz.

Türkiye’de katma değeri yüksek ürünleri üretebilmek için yatırım imkânının yaratılması şarttır. Seçim bunu sağlar mı? Seçim mantığı buna uygun olmayabilir ama yönetimin bu konudaki iradesinin önemini seçimden sonra göreceğiz. Bugüne kadar pek parlak bir sicil görünmüyor. Nitekim yüksek katma değerli ürünlerin ihracatı hiçbir zaman yüzde üçü geçemedi. Karşılaştırılacak ülkeleri geçmek için bu oranın en azından yüzde onlara tırmandırmak ve bunu kısa zamanda yapmak gerekir.

Şu anki ihracat konseptinin için de dahilde işleme sisteminin çok önemli bir paya sahip olduğu görünüyor. Yani hammaddeyi ya da yarı mamul ürünü getirip işleyerek ihraç etme ülkeye işçilik gibi bir döviz kazandırma işlevi olabilir. Bu sistem küresel ekonomide işlemeye devam ediyor ama bunun yapısının değiştirilmesi de elimizdedir. Yani ithal girdi oranını düşürmekle bu mümkün olabilir. dahilde işleme kapsamında yapılan ihracatın top içindeki oranının yüzde 25’i geçmemesi arzulanır. Oysa bu oran ülkemizde yüzde kırklardadır.

Dış ticaretin diğer boyutu ithalattır. İthalatın döviz kuru ile yakın bir ilişkisi bulunmaktadır. Bu ilişkinin cari açık üzerindeki etkisinin azaltılması için yerli üretime gerçek destekler verilmesi gerekir. Desteklerin teknolojik alana ve Ar-Ge’ye önemli ölçüde yansıtılması sağlanabilir. Tarımsal alanda ise, yurtdışı ürün fiyatlarıyla bir kıyaslama yapılması yerine yerli üreticinin pahalı da olsa üretiminin desteklenmesi ülkenin olmazsa olmazlarından olmalıdır. Milli gelirin belirlenen oranından daha fazla katkı yapılması lazım. Bu orana ulaşılamaması istihdamı da vurur.

Seçimde oy kullanacakların, bu politikaları benimseyen cümleler beklediğini herkes bilebilir. Ancak, iradenin seçimden sonra realize olup olmayacağına bakmak gerekir.

Transit ticaret ülkemizin bulunduğu coğrafi konum açısından rekabetçiliği lehimize c-çevirecek bir alandır. Bu tür ticaretten elde olunan tecrübeler ışığında ticarete konu olan malların üretiminin sağlanabilme potansiyeli vardır. Sanayimizin altyapısı bunu sağlayabilecek çaptadır. Özellikle iş aleminde sanayicilerin bu alana el atmasında yarar vardır. Ticaret erbabı da yapsın bu işi tabi.

Yine coğrafi durumumuz nedeniyle lojistik sektörünün dış ticaretteki önemi bakımından desteklenmesi ve bunların örgütlenerek merkezi idare içinde söz sahibi olmaları sağlanmalıdır.

Dolayısıyla seçimde seçmen ya da seçilen olacak kimselerin bu alanları da göz önünde bulundurmaları ülke için yararlı olacaktır.

Bir diğer alan da bacasız endüstri olarak tanımlanan turizm sektörüdür. Ucuzluk rekabet açısından önemlidir ama bu sektörü çeşitlendirmek ve sınıflandırmak hatta üst gelir grubuna sahip yabancıları da cezbedecek yatırımlara ihtiyaç vardır. Seçim propagandalarında bu alandaki vaatleri göreceğiz. Esas olan seçimden sonraki iradedir.

Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ve fuarcılık hizmetlerini de unutmamak gerekiyor. Kuşkusuz bu alandaki destekleri ve yukarıda belirttiğim alanlardaki destekleri yeni bir anlayışla ele almak lazım. Desteklerin yerinde kullanılıp kullanılmadığı ve rasyonalitesinin iyi bir denetim sistemi ile gözlem altına alınması gerekir.

Kuşkusuz ülkeler arası siyasi yakınlaşmalar ticaret hacminin büyümesine yardımcı oluyordur. Türkiye’nin AB ile ticaretinin gelişmesinin temelinde diğer unsurlarla birlikte bu unsurun da rolü vardır. Keza, komşularla iyi dostluk ilişkisinin sonunda karşılıklı çıkarlar da realize olabiliyor. Keza, Yabancı yatırımcının sermayesinin de ülkeye çekilmesi dış ticaret perspektifini genişletecektir.

Son olarak şunu söyleyeyim, dış ticaret yön verecek olan merkezi idarenin liyakatli ehil kişilerden oluşması şarttır. Piyasa ile aynı dili konuşmak ve uluslararası ticaretin dinamiklerini iyi bilmeleri gerekiyor. Zaman içinde ticaretin bileşenleri farklılaşabiliyor. Günceli takip çok önemlidir. Aynı zamanda mevzuatsal dağınıklıkların giderilmesi ve vergilendirme politikalarının rasyonelleştirilmesi de nitelikli yöneticilerle yapılabilecek işlerdir.

Bütün bunlar seçimin önemli olduğunu ve oluşacak iradenin dış ticaret dinamiklerini değiştirebileceğini düşünüyorum. Bu iradeyi görmez isek, uluslararası rekabette yaya kalırız ve iç sorunlarla boğuşuruz. Dış ticarete mevcut durumu koruyarak bakamayız. Proaktif bir yapı oluşturmamız şarttır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gümrüğün adı yok 28 Mart 2024