Su için yeni bir “Paris Anlaşması” gerekli

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Birleşmiş Milletler neredeyse 50 yıldır ilk kez Su Konferansı düzenledi. Hollanda ve Tacikistan’ın ortak ev sahipliğinde 22- 24 Mart tarihlerinde New York’ta gerçekleşen Su Konferansı’nın, bir tür “Paris Anlaşması” olması bekleniyordu.

Su, bugün sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın sorunu. Hatta BM İklim Zirvesi COP29’un temel gündeminin de su olması gerekiyor; çünkü bugün geldiğimiz noktada, Dünya Meteoroloji Örgütü’ne göre yaklaşık 3.6 milyar insan her yıl en az bir ay boyunca ihtiyaçlarını karşılayacak kadar su bulmakta zorlanıyor. Bu sayının 2050’de 5 milyara ulaşması bekleniyor.

İlk BM Su Konferansı’nın 1977 yılında Arjantin’de düzenlenmesinden bu yana, dünya nüfusu ikiye katlanarak 8 milyara ulaştı. Suya olan talep hızla artıyor.

BM, 2030 yılına kadar dünya nüfusunun 8,5 milyara ulaşacağını; ekonomik kalkınma ve değişen tüketim kalıplarıyla birleştiğinde su kaynaklarına olan talebin 50 yıl öncesine kıyasla çok daha fazla olacağını ortaya koyuyor.

Su talebi ve arzı arasındaki fark yüzde 40'a ulaşacak

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 Küresel Riskler Raporu’nda, su ve gıda dahil olmak üzere doğal kaynak krizleri, önümüzdeki on yılda insanlığın karşı karşıya kalacağı en büyük 10 risk arasında yer alıyor.

Raporda, BM’nin bir tahminine göre 2030 yılına kadar su talebi ve arzı arasındaki farkın yüzde 40’a ulaşacağı ve “ülkeler arasındaki talebin dramatik ve eşitsiz bir şekilde artacağı” belirtiliyor.

2022 yılında gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu Yıllık Toplantısı'nda başlatılan Küresel Su Ekonomisi Komisyonu, suyu ortak bir mal olarak değerlendirmek ve yönetmek gerektiğini savunuyor.

BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 6. Maddesi; 2030 yılına kadar “herkes için sürdürülebilir su ve sanitasyon yönetiminin sağlanması” gerektiğini söylüyor. Bu hedef, başta sağlık, gıda, kadın-erkek eşitliği, eğitim, geçim kaynakları, sanayi, iklim ve çevre olmak üzere 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın hepsini yakından ilgilendiriyor. Oysa, 2023 yılı itibariyle küresel su sistemimizin krizde olduğu bir gerçek. Birleşmiş Milletler’e göre, güvenli su ve sanitasyon bir insan hakkı olmasına rağmen, milyarlarca insan yaşam için gerekli olan bu temel ihtiyaçlara erişimden yoksun durumda.

Su olmadan yaşayamayız. Suyu aşırı tüketmeye, yanlış yönetmeye ve kötüye kullanmaya devam ettikçe, su kaynakları azalıyor ve kirleniyor. Değişen iklim koşulları su mevcudiyetini ve arzını olumsuz şekilde etkiliyor.

Su konusunda da, “Paris Anlaşması” benzeri bir anlaşmaya olan ihtiyacımız her geçen gün artıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar