Teknoloji, sürdürülebilirlik, değer yaratma ve marka

Volkan AKI
Volkan AKI Türkiye ve dünyada dönüşüm

Seçim süreçlerimizi atlattık ve artık yol haritamızı tekrar oluşturmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Çünkü dönüşüm çok hızlı ilerliyor. Aslında, bir tarafında teknoloji bir tarafına sürdürülebilirlik, bir tarafına insanı koyduğumuzda bütünsel bir dönüşüme işaret ediyoruz. Bu konular üzerine geçtiğimiz günlerde TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile de sohbet etme fırsatı buldum. Bu konuları tartıştığımız gazetemizin yayınına başladık: Teknoloji, Trendler ve Gelecek… Orhan Turan ile karşılıklı sohbetimizden, öncelikle teknoloji-sürdürülebilirlik tabanlı, değer odaklı, marka oluşturan bir yaklaşımın geleceğin formülü olarak ortaya çıktığı görülüyor… Turan’ın aktardıkları şöyle:

Eski formüller artık geçerli değil

Öncelikle eski formülleri bir tarafa bırakmamız gerekiyor. Bunu Orhan Turan şöyle aktarıyor: “Ucuz işgücü ve rekabetçi kurla ihracatı patlatamayız. Bunlar geçmiş yüzyılın modeliydi. Bizim ihracatımızın arttığı zamanlar, kurun ‘stabil’ istikrarlı olduğu zamanlar. Bakanımız Mehmet Şimşek söyledi altına imza atıyorum 2002-2007 kur sabitti Türkiye’nin ihracatı önemli düzeyde arttı. Biz katma değer üretmediğimiz sürece, teknolojiyi odağımıza almadığımız sürece, markalı üretim yapmadığımız sürece 10 yıl sonra yine aynı şeyleri konuşuruz. Her sektörde bunu yapamazsak başarılı olamayacağız. Şirketlerimizde inanılmaz veriler toplanıyor. Bugün bu veriler çok değerli. İşte bu verileri anlamlandıracak ve rekabette kullanacak analitik düşünceyi getirmemiz gerekiyor. Hem alt yapı olarak hem insan kaynağı olarak”.

Günlük işlerden, global düşünmeye

Türkiye’nin yapısı ve şartları biraz günlük düşünmeye odaklı. Bence biraz kültürümüzde de bu var. Hangisi hangisinden besleniyor bilmiyorum ama bu yerleşmiş bir alışkanlık. Sürekli seçim ve geçim derdiyle uğraşıyoruz… Şimdi artık seçimlerden sonra ana konumuz Türkiye’deki dönüşüm olmak zorunda.  Orhan Turan bu konuyla ilgili şöyle konuşuyor: “Yeni dönemde artık girişimci gibi düşünmemiz gerekiyor. Günlük işlerle boğuluyoruz ve globaldeki büyük dönüşümü kaçırıyoruz. Dalgalanmaların yüksek olduğu dönemde herkes o günü kurtarma çabasına giriyor. Türkiye’de herkes sörf yapıyor ve ayakta kalmaya çalışıyor”.

İhtiyaca odaklı eğitim reformu

Geleceğe odaklanmak ve başarılı olmak ihtiyaçlara odaklı tüm planlamayı yapmaktan geçiyor. Orhan Turan bu konuda Eğitim’e dikkat çekiyor: “Bunların hepsi gidip eğitime de dayanıyor. Eğitimi çağdaş ve ihtiyaçlara odaklı gerçekleştiremediğimiz zaman büyük zaman kaybediyoruz. Dünyadaki gelişmelere göre kadrolar yetiştirmemiz gerekiyor. Tüm müfredatları buna göre dönüştürmemiz gerekiyor. Nitelikli insan kaynağı olmadan dönüşüm olmuyor. Odaklı ve rekabete dayalı eğitim öncelikli olmalı. Bizde herkes üniversiteye girmeye çalışıyor. Bu dönüşüm için bizim diğer ana alanlarda, teknik eleman ihtiyaçlarımız var. Bu insanlar bugün üniversite mezunlarından da daha iyi maaş alıyorlar. Kimse inşaatlarda çalışmak istemiyor. En azından kurye oluyor. Hizmet sektörü de diğer sektörlerden, inşaattan da sanayiden de insan kaynağı çekiyor”.

Rekabete karşı güçlü durmak

Rekabet yeni dönemin dinamiği çünkü her şey çok hızlı ve sürekli değişiyor. O zaman sürekli yenilenme gerekiyor. Bu da rekabeti yükseltiyor. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan şunları aktarıyor: “Rekabet çok yükselmiş durumda, şirketler arası, ülkeler arası hatta kıtalar arası büyük bir rekabet var. Kişiler arasında da büyük rekabet var. Çok değil 3-5 yıl sonra bambaşka bir dünya ile karşı karşıya kalacağız ve kendimizi buna hazırlamamız gerekiyor. Artık ne iş yaparsanız yapın, odağına teknolojiyi koymayan işin içine bunu katmayan bir şirketin gelecekte ayakta kalma şansı yok. Bunu artık tartışmaya yok.  Sektörlere özel biz özellikle yapay ve diğer teknoloji ve sürdürülebilirlik dönüşüm konularla bunları anlatmaya yönelik webinar’lar yapıyoruz.  Dünyanın her yerindeki ofislerimizle destek olmaya çalışıyoruz”.

İkiz dönüşüm dönemindeyiz

Bugün bir ikiz dönüşümden bahsetmek mümkün, bunu TÜSİAD Başkanı Orhan Turan şöyle aktarıyor: “Hem dijital dönüşüm hem yeşil dönüşümün AB’deki stratejik partnerliğini biz yayıyoruz. İkiz dönüşüm diyoruz buna… Yeşil dönüşüm de AB’nin aslında bir büyüme stratejisi bunun tabanında da teknoloji var. Ülke strateji için de   “Türkiye’nin 2. Yüzyılında Yüksek Teknoloji için Eylem Çağrısı” adı altında 18 maddede eylem planı oluşturup geçtiğimiz yıl yayınladık. Bu stratejilerin devletin en üst kademelerinde sahiplenilmesi gerekiyor.  Bugün teknolojiden 260 milyar dolar açığımız var. Biz teknolojinin daha çok tüketim tarafında kalıyoruz. Her yıl 20 milyar dolar açık veriyoruz. Verimliliği artırmak için teknoloji vazgeçilemez artık. Çünkü şirketlerin karlılıkları, rekabet gücü azalıyor. Dijital dönüşümü gerçekleştirebilmesi için şirketlerin 2 şeye ihtiyacı var. Birincisi finansman ikincisi insan kaynakları bunlar olmadan dijital dönüşü sadece trend ve moda gibi konuşuruz. Türkiye’nin dijital dönüşümü gerçekleştirebilmesi için 600 bine yakın nitelikli insan kaynağına ihtiyacı var. Geçen sene bu alanda çalışan 200 bin kişiydi bu sene yüzde 20 kaybettik yaklaşık 180 bin istihdamımız var. Bunlar sektörel derneklerin verileri. Hep gidiyor geliyor eğitime dayanıyor. Dijital dönüşümü hızlandıracak alt yapıyı, kod yazmayı ve diğer alanlarda insanların donanımını artırabilirsek çok hızlanırız. Bunu tabii devletin planlaması lazım”. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar