Eskişehir OSB Başkanı Nadir Küpeli: Sanayiciye, küresel vizyon kazandırmalıyız

Büyüklüğü 34 milyon metrekare olan Eskişehir OSB’nin altyapısı ile ‘mükemmel’ olduğunu söyleyen Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, mükemmelliği koruyarak daha da büyümek istediklerini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Eskişehir OSB Başkanı Nadir Küpeli: Sanayiciye, küresel vizyon kazandırmalıyız

LEVENT AKBAY

OSB’lerde yeni iddianın ‘daha fazla yol’ olamayacağını belirten Küpeli; misyonu, yüksek teknolojiyi içeren ihracata götürecek Ar-Ge ve Ür-Ge projeleri konusunda sanayicilere yardımcı olmak olarak tanımladı. “Daha yüksek teknolojiyi, üretimde çevre ile barışık yeni prosesleri hedeflemeliyiz. Ancak sanayicideki endişeleri gidermek, ön yargılar kırmak gerçekten zor” diye konuşan Küpeli, “Kapalı kutu” gibi davranan sanayiciye küresel vizyon kazandıracak güven ortamını oluşturmak için akademi ile birlikte daha çok çalışmak gerektiğini söyledi. Eskişehir OSB olarak 10 milyon metrekare ek gelişme alanına sahip olduklarını ifade eden Nadir Küpeli “Bazen büyüklük nedeniyle eleştiriliyoruz. Ancak aynı alanda 7 OSB kursak her biri için ayrı ayrı personel, ayrı ayrı harcamalar gerekecek. Bence tasarruf ve verimlilik için OSB’lerin birleştirilmesi düşünülebilir. Böylelikle kaynak israfının da önüne geçilir” şeklinde konuştu. 

Eskişehir OSB olarak yeşil ve dijital yönlerde birçok ilkin altına imza attıklarını söyleyen Nadir Küpeli görüşlerini şöyle dile getirdi: 

OSB MODELİ EN DOĞRU MODEL 

OSB modeli sanayileşme açısından en doğru en başarılı model. İyi niyetli bir şekilde fabrikasını kurmaya çalışan sanayiciye mevzuat ve uygulama her şekilde yardımcı oluyor. OSB olmayan alanlarda mevzi imar planı ile yaptığımız yerlerde o kadar çok uğraşıyoruz ki… Örneğin Eskişehir, İnönü ilçesinde bir çimento fabrikası yaptık. İzinlerini almak 3- 4 yıl sürdü. Oysa burada en fazla sizin proje hazırlatma süreniz kadar zamanınız gidiyor. Hazır proje ile gelindiğinde ruhsat alınması kural olarak 15 günü geçmiyor. OSB’de olmasaydınız yıllarca üretimden kalıyor ve üstelik çok ciddi paralar kaybediyor olacaktınız. Biz burada herhangi bir ücret, inşaat harcı, ruhsat harcı almıyoruz. Ayrıca birçok kurumdan görüş almanız gerekiyor. Bize ÇED gerekli değildir belgesi ile sanayi sicil belgesi ile geliyorsa izni çok kolay veriyoruz. 

MÜKEMMEL ALTYAPI 

Bölgemizde mükemmel bir altyapı var. Mesela bizim hiç asfalt olmayan yolumuz yoktur. İnterneti var, çok hızlı çalışan bir enerji ağı var. Genelde bütün bölgenin arıtması var. Bizim bölgemiz için söylüyorum mesela sıfır enerji kesintisi garanti ediyoruz. 

ESKİŞEHİR OSB’DE HER ŞEY VAR 

Düşündüğünüzde; Eskişehir OSB’de “şu da olmalı” diyeceğimiz bir şey yok. “Burası ne iş yapar?” diye düşündüğümde; burası insanların evinden çok vaktini geçirdiği bir üretim alanıdır. Demek ki burada üretim tesislerinin yanında sosyal donatıları, yaşam alanlarını da oluşturmak gerekiyor. Biz onu da yaptık. Hemen şurada görüyorsunuz; 150 dönümlük bir alanda, bir yaşam parkı oluşturduk. İçinde restoran binaları, kapalı ve açık spor alanları, müze, kreş, çok amaçlı salonlar, ticaret merkezleri, fitness salonları, yürüyüş yolları, bisiklet alanları var.

 MÜKEMMELLİK İÇİNDE DİJİTAL VE YEŞİL ARSALAR 

Artı sanayici neye ihtiyaç duyuyor? İnterneti kendimiz veriyoruz. Başka bir aracı yok. Hem de kullanıcıya çok yüksek hızda ve ucuza veriyor. 10 GB’e kadar hızımız var. Bazı robotlar veya haberleşme cihazlarımız var. Bunların çok hızlı bir şekilde ve kesintisiz çalışacak internete ihtiyaçları var. 

DİJİTALLEŞMEDEN NE ANLIYORUZ?

 Bir kere bizim her şeyin ulaşılabilir olduğunu katılımcılarımıza kanıtlamamız gerekiyor. Türkiye’de ilk defa biz, LoRaWAN diye bir sistem kurduk. Teknolojisi Eskişehir’de faaliyet gösteren Midsoft tarafından bir TÜBİTAK projesi olarak geliştirilerek, nihai ürün olarak sanayicilerimizin kullanımına sunuldu. Bu, kablosuz iletişim ağı üzerinde çalışan, bir tür nesnelerin interneti protokolü. 23 baz istasyonu ile fabrikalar, makineler, CNC tezgahları birbirine bağlandı. Sistem ne kadar çalıştığını, ne kadar durduğunu, ne kadar üretim yaptığını size söylüyor. OSB’de tüketilen gazın takibi de bu sisteme bağlandı. Sayaçlar dijitale taşındı. Uzaktan okunabilen, kayıp kaçağı çek edilen 2500 sayacın takibi bu şekilde yapıldı. LoRaWAN teknolojisini ve sensör altyapısını, ESART Arıtma tesisimizde makinelerin takibi amacıyla da kullanmaya başladık. Bu sistemle Türkiye’nin ilk akıllı OSB’sini Eskişehir’de hayata geçirmiş olduk 

YEŞİL OSB OLDUK AMA… 

Yeşil OSB beratımızı aldık ama ‘yeşil olmak’ ağaç dikmek, çim yapmak değil. Bu, verimli bir üretim metodu anlamına geliyor. Bunu sanayicilerle paylaşmak ve öncülük etmek gerekiyor. Atığınızın bir başkasının ham maddesi olduğunu anlatmanız, karbon sıfır bilinciyle üretim yapmanız gerekiyor. Ürünlerinizin sevkiyatından depolanmasına kadar ya da satın aldığınız hammaddenin vahşi mi, yoksa kabul edilebilir yollarla mı üretildiğine kadar her şeyi incelemeniz gerekiyor. Geçtiğimiz yıl bu proje ile ilgili olarak bir ödül aldığımızı da belirtmeliyim.

 SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK 

Firmalar kırığını, çıktısını kimi çöpe atıyor, kimi yok etmeye çalışıyor. Eskiden testereden çıkan talaş derelere atılırdı. Şimdi sunta fabrikalarında hammadde olarak kullanılıyor. PVC’de de benzer bir durum var. Bunlar artık hammadde olarak kullanılıyor. Veya arıtmanın çamuru yakılarak enerji olarak kullanılıyor. Şimdi hem doğayı kirletmiyoruz, hem de onunla elektrik üretiyoruz. Arıtmanın aynı şekilde bu mantıkla çalışması gerekiyor. Deşarj ettiğimiz su Çevre Bakanlığı tarafından 7 gün 24 saat hiç aralıksız inceleniyor. Geçen sene 11 milyon liraya civarında bir teşvik aldık. Sürekli standart bir deşarjımız olduğu için. Bununla da tarımsal sulama yapılıyor.

 10 YILLIK PERSPEKTİF 

Yeşilleşme ve dijitalleşme adımları sürerken geleceğe nasıl bakıyoruz? Hem istikrarımızı korumak, hem tabanımızı genişletmek istiyoruz. Ulaşabildiğimiz katılımcı sayısını, zihin olarak bizim gibi düşünmeyenleri de katarak artırmak istiyoruz. Ancak buna ayak uydurmayan, zihinsel olarak bunu kabul edemeyen çok daha firma var şu anda. Hatta bence yüzde 70-80’i de böyle. Onları da bu vizyona getirme yükümlülüğümüz var. İnsanlara “Biz daha fazla yol yapacağız, daha fazla alt yapı yapacağız.” demeyeceğiz artık. Artık çok daha fazlasını yapmak zorundayız. 

KAPALI KUTUDAKİ ÖN YARGILAR 

Bizim daha fazla ihracat için, daha mükemmel üretim alanları için sanayicilere yardım etmemiz lazım. Onların, ayıramadığı kaynakları ayırarak Ar-Ge, Ür-Ge çalışmalarına hız vermemiz gerekiyor. Maalesef, sanayicilerin kapalı bir kutu olduğunu da görüyoruz. Bunu yıkmak inanın bazen atom parçalamak gibi zor oluyor. Üniversitelerdeki hocalarımızla, konunun uzmanları ile sanayicimize gidiyoruz. “Sana daha fazla teknolojik bilgi vereceğim. Sen bunu 100 liraya mal ediyorsan mümkünse 85’e 90’a mal edeceksin. Daha az emisyon hazırlayacaksın, çevreyi daha az kirleteceksin ve daha rekabetçi olacaksın.” diyoruz. Ancak muhatabı prosesini göstermiyor, bilgiyi paylaşmıyor, rakipleri ile paylaşılacağından endişe ediyor. Aslında bir şey yok, know how’ı var ancak üretimi eskiden olduğu gibi aynı metotla yapıyor. Sonuçta sanayicilerin çok büyük bir kısmı sıcak bakmıyor bu işe.

Geçen sene Kore ve Dünya Bankası ortaklığıyla yaptığımız çalışmalarda 106 tane firmayı ziyaret etmişiz. Yeşil çevre ve atıklar konusunda destek vermek istedik. 106 tane firmadan kaç tanesinde sonuç aldık biliyor musunuz? Ne yazık ki sadece 3 tane. 

ESKİŞEHİR’DE YÖNETİMİN RUHU… 

Eskişehir’de geçmişte iyi bir yönetim ruhu varmış. İleriyi düşünmüşler. Günü kurtaracak çalışmalar yerine 20 yıllık, 50 yıllık programlar yapılmış. 2017’den bu yana yönetim kurulu başkanıyım. O dönemlerde yapılanlar kadar daha yatırım yaptık biz de. Burası 1 milyon metrekare ile başlamış, 34 milyon metrekareye gelmiş. Aslında nasıl yönetildiğini inceleyerek herkesin ders çıkartması gereken bir süreç var. 

GELİR GETİRİCİ SİSTEMLER KURDUK

Şu anda daha 8-10 milyon metrekare yerimiz vardır ama hepsini imara açmadık. Çünkü onu açtığımız zaman altyapıyı da yapmak lazım. Biz ihtiyacımız kadar yeri imara açıp parselasyonu oluşturuyor ve bitiriyoruz. Satıldıkça da geri kalanı yapıyoruz. Birçok bölgede yönetim, para talebi yüzünden sanayicilerle karşı karşıya geliyor. Biz gelir getirici sistemler kurmaya çalıştık. Burada ticaret alanları var, kiralanabilir antrepolar var, lojistik merkezi var, benzin istasyonları var. Biz bunları kiraya veriyoruz. Oradan aldığımız gelirler ile giderlerimizi karşılıyoruz. Ve katılımcılardan da hiçbir şey istemiyoruz. 

İŞ BÖLÜMÜNÜN BAŞARISI 

Yönetim Kurulundaki bütün arkadaşlarımız iştiraklerimizde görevli. Hiçbir işi ben kendi başıma yapmıyorum. Burada 7 tane iştirak var; elektrik santrali var, eğitim birimleri var, arıtma var, altyapılar var, üst yapılar var. Her birinin başında bir yönetim kurulu üyesi var. Onlar konu neyse iki ay çalışıyor, sonra birlikte oturuyor, beş dakikada karar veriyoruz. OSB yönetiminin son 6-7 yıldaki başarısı konuşuluyor. “Çok iş yaptınız, anormal büyüdünüz.” diyorlar. Aslında altında bu iş bölümü yatıyor. 

EKONOMİYİ NASIL GÖRÜYORUM?

Çiftçilerin karnını kesmişler. İçinden umut çıkmış, gelecek sene çıkmış, harman çıkmış. Bir insanı yaşatan ve hayata bağlayan en büyük meziyet umudu. Bardağın boş tarafından bakarsak 1940’ların gazetesinde yazanlarla bugünküler birbirinin aynı. Ama dolu tarafından bakarsak biz orada değiliz. Sanayici ve orta gelirdeki insanların çok büyük bir kısmı o günden çok daha fazla konforlu yaşıyor.

 

Yeni yatırımlar gelecek

Nadir Küpeli, Türkiye’nin halen çok fazla yatırıma açık bir ülke olduğunu belirterek şunları söyledi: “Önümüzdeki 25 yıl boyunca çok ciddi iş olur bu ülkede. Bir kere özellikle bu 6 şubat depremi bize şunu gösterdi. Türkiye’nin yapı stokunun yenilenmesi lazım. Eskişehir’de 348 bin tane konut varmış. Bunların takriben yüzde 40’ı yenidir. Gerisi hepsi yenilenecek. Bu bir iş demektir. Yani Türkiye’nin kalkınma ile ilgili çok yolu var daha. Bu da ne demektir? Bizim ekonomimiz önümüzdeki on yıllarda da dinamik olacak.”

Türkiye çok büyük potansiyele sahip

Nadir Küpeli, “Ülkemizde ciddi bir potansiyel görüyorum, kesinlikle görüyorum. Yani dünyada Türkiye’nin önemi çok daha iyi anlaşılacak. Türkiye dünya coğrafyasının tam merkezinde, 3-3,5 saatlik bir uçuşla aşağı yukarı dünya nüfusunun yarısına ulaşabiliyoruz ve bunların da çok büyük bir kısmı alım gücü yüksek olanlar. Böyle bir yerdeyiz Türkiye olarak. Bu nedenle Türkiye’nin geleceği var” diye konuştu.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Şehirler