Sermaye göçü de başlarsa Adıyaman ‘valili köy’ olacak

Necla DALAN
Necla DALAN Hikayeler&Liderler

Önceki gün depremin üzerinden geçen 6 ayın ardından Antakya’da gelinen son durumu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin’in değerlendirmeleri ile gözler önüne sermeye çalıştım. Bugün de köşemi Adıyaman’a ayırdım. Nüfus ve hane oranına göre depremden en çok zarar gören şehir olan Adıyaman’da da tablo pek iç açıcı değil… Maalesef Adıyaman acil ihtiyaçlarıyla değil daha çok adını anmak istemediğim bir tarikatla gündeme geliyor son günlerde. Oysa şehirde dert de beklenti de çok fazla… Antakya’daki gibi barınma, göç ve elektrikten işçiliğe tüm maliyetlerin yüksekliği en önemli sorunlar olarak öne çıkıyor. Özellikle üretim ve işçilik maliyetlerindeki artışın ilden sermaye göçünü tetiklemesinden korkuluyor.

Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Gani Bereket, devlet kanadında birçok karar alınmasına karşın bunların yeterince sahaya yansımamasından dert yanıyor. “Pansumanla, geçici işlerle bu şehir ayağa kalkamaz” diyen Bereket, bir an önce imar yasasının çıkması gerektiğini savunuyor. Bereket, sözlerini şöyle sürdürüyor:

‘Şehir içi imarın çok acil onaylanması gerekiyor’

“Devletimiz sağ olsun, TOKİ konut yapıyor ama onunla iş bitmiyor. Bunun yolu, sokağı, alt yapısı var… İnsanlar şehirde de yaşayacak. Şehir içi imarın çok acil onaylanması ve şehrin dokusunu bozmayacak şekilde yapılanmanın başlaması gerekiyor. Barınma sorununun çözümü için getirilen 500 bin lira hibe, 750 bin lira kredi uygulaması yetmez. Bu paralar verilene kadar maliyetler çok daha yükselecek. Bu rakamların da mutlaka artırılması gerek. İnsanlar malını mülkünü kaybetti. Bankalar kredi borçlarını 31 Ağustos’a kadar erteledi ama o da yetmeyecek. Daha şehirden geçerken insanın psikolojisi bozuluyor. Bu psikolojiyle iş yapmak, insanlara hizmet vermek çok zor.”

Devletin buraya konsantre olması gerektiğine dikkat çeken Gani Bereket, “Şehir elden gidiyor. İnsanlar mücadele etmekten yoruldu, yıprandı. İlk akıllarına gelen çözüm de göç oluyor. Yakında sermaye göçü başlayacak diye korkuyoruz. İnsanlar nereye kadar dayanacak? Küçük ve orta ölçekli esnafın ayağa kalkması için yardıma ihtiyacı var. Adıyaman ihmal edilmeden, teşviklerle korunmalı. Çünkü sermaye göçü de başlarsa Adıyaman valili bir köy olacak” diye konuşuyor.

Maliyetler İstanbul’la eşitlendi, üretim için kim gelir ki buraya?

Adıyaman’da sorunların çok olduğunu, göçün önlenemediğini ifade eden Gani Bereket, işçilik maliyetlerinin çok yükseldiğini de vurguluyor. Bereket, sözlerine şöyle devam ediyor: “Göç yüzünden zaten çalışacak insan sayısı az, üstüne işçilik maliyetleri üç kat arttı. Asgari ücretle çalışacak işçi sayısı yok denecek kadar az. İnsanların bölgeye dönmesi, işverenlerin rahatlaması için asgari ücret prim desteği verilmeli. Bölgede görev yapan kamu görevlileri brüt maaş almalı ki bölge cazip hale gelebilsin. Gerek sanayide gerek tarımsal sulamada elektrik fiyatlarının sübvanse edilmesi gerekiyor. İstanbul’daki maliyetlerle eş değer oldu buradaki maliyetler. Aynı maliyetlerle İstanbul’da mı iş yaparsınız Anadolu’da mı? İşe devam eden işverenlerin vergiden en az iki yıl muaf tutulması lazım. Ticari krediler yüksek, işletmeler finansmana ulaşamıyor. Çekler 9 Haziran’a kadar ertelenmişti. Türkiye genelinde çeki yazılan tüccar sayısı yüzde 100’ün üzerinde artmış. Bunda deprem bölgesinin önemli bir rolü olduğunu düşünüyoruz. Sigorta ve vergi ödemeleri için süre mücbir bölge olduğundan üç ay uzatıldı ama yeterli değil. Dolayısıyla buranın mücbir bölge olma özelliği en az üç yıl daha sürmeli. Sürmeli ki bu işin teoriği ve pratiği örtüşebilsin.”

‘Sektörler küçülüyor, OSB’ler yüzde 25 performansla çalışıyor’

Adıyaman’da Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı İrfan Torunoğlu da hayatını kaybedenler arasındaydı. Gani Bereket depremin ilk gününden beri bir yandan yaraların sarılması bir yandan da şehrin unutulmaması için çaba sarf ediyor. Bereket ile depremin ilk günlerinde yaptığımız görüşmede Adıyaman’da tarım ve tekstilin öne çıktığını anlatmıştı. Tarımda tütün çok büyük bir paya sahip. Tekstilde Zara ve LC Waikiki gibi dev şirketlerin de aralarında olduğu birçok markaya üretim yapan şirketler var. Son yıllarda tarıma dayalı sanayide önemli bir artış yaşandı. 250 civarında tesisin olduğu organize sanayi bölgesinde önemli bir hasar olmadı ancak iş gücünde göç yüzünden alarm zilleri çalıyor. Bereket’e son durumu soruyorum. Sektör bazında ciddi sıkıntılar olduğunu, küçülmelerin yaşandığını belirtiyor ve ekliyor: “Örneğin benim süt işletmem var ama süt bulamıyorum. Çünkü hayvan yok. Birçok sektör küçülüyor. Organize sanayi bölgeleri bile yüzde 20-25 performansla çalışıyor. Yarın bu oran yüzde 60-70’lere çıktığında işçi gerekecek ama işçi yok.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar